"Babama kar topu atarsan seni cezalandırırım."diye bağırdı Felix'in oğlu Kangjoon. Felix'in önüne geçmiş ve ona kar topu atmak için hazırda bekleyen babası prens Changbin'e tahta kılıcını çekmişti.
O sırada Seungmin'in kızı Jinyi elindeki kar topunu Kangjoon'un kafasına fırlatmış ve koşarak babası prens Hyunjinin yanına gitmişti. "Baba bak, Kangjoon'u tam kafasından vurdum. Tam bir nişancıyım."
Prens Hyunjin kahkaha attı ve kızını kucağına alıp eşine yaklaştı. Seungmin havanın soğuk olmasına rağmen üstünde ince bir gömlekle gelmişti kızını gözetlemeye. Ona kızmıştı. Hava soğuktu ve eşinin hasta olmasını istemiyordu.
Kangjoon saçlarında ki karı temizledikten sonra prens Changbin'in yanına gitti. Prens Changbin oğlunu kolunun altına aldıktan sonra elindeki kar topunu Felix'e doğru fırlattı. Felix her zamanki gibi yakınarak prens Changbin'in üzerine atladı.
Minho ile atları muhafızlara teslim ederken onları gülerek izliyorduk.
Yowon koşarak yanımıza geldi ve Minho'nun kucağına atladı. Minho, Yowon'u kucağına aldı ve soğuktan kızarmış olan burnunu sıktı. "Hasta mı olmak istiyorsun, prenses?"
Yowon hızla kafasını iki yana salladı. "Hayır ama çok eğlenceli. Baba, sende bizimle oynasana."
Yowon, savaşta ailesini kaybetmiş bir Malezyalıydı. Geçen bir hafta sonra Minho ve muhafızlar etrafı gözetlemek için dışarı çıktıklarında soğuktan donmak üzere bulmuşlardı onu. Minho onu ilk getirdiğinde anneme benzetmiştim. Yüz hatları, saçları, gözleri her şeyi ile tıpkı annemdi.
Minho ile konuştuk ve krala onu evlat edinmek istediğimizi söylemiştik. Kral bunu kabul etmişti. O zamandan beridir kızımız olmuştu.
"Önce bir babanı hekime götürelim, sonra gelip seninle oynayacağım."
Yowon'un bakışları bana dönerken "Neyin var, baba?"diye sordu.
Minho gülerek Yowon'un kulağına doğru eğildi. "Sana kardeş geliyor olabilir, prenses."
"Hamile misin?"diye sordu Yowon sevinçle.
Dirseğimi Minho'nun karnına geçirirken "Çocuğu heveslendirme."diye tısladım.
Minho, Yowon'u kucağından indirip omuz silkti. Kolunu omzuma attıktan sonra beni saraya doğru götürmeye başladı.
Benden ve Yowon'dan daha heyecanlıydı Minho.
"Boşu boşuna heyecan yapma. Olmayabilirimde."
"Olabilirsin de."dedi ve göz kırptı.
Göz devirdim. "Sadece şüphelerim var. Yani olmayabilirim."
"Olsun."
•••
"Prens Minho," dedi kalfa büyük salona girerken. Ancak burda kral, kraliçe ve diğer prenslerde vardı.
Salondakiler karşısında eğildi ve kraliçe Sekyung konuştu. "Söyle kalfa."
"Prens Han, bir varis bekliyor."
...
Angst yapmakta kararsız kaldım aq
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who was able to stand in love/ MinSung
Teen FictionHan Jisung, başka bir ülkeye köle olarak giden bir prensti.