[15]

3.7K 476 296
                                    

Bir gün önce Minho'nun bağlı olduğu direkte şimdi ise Soeun bağlıydı. Gözleri bağlı olmasına rağmen korktuğu çok belliydi. Korkudan titriyordu adeta.

Minho eline aldığı yayı gerdi ve tam Soeun'u hedef aldı. O öldüğü zaman her şeyi bitecekti.

Kore Hanedanlığının idam tarzları da farklıydı. İhanet edenleri bir direğe bağlayıp kalbine ok saplıyorlardı. Diğer suçlarda ise asılıyorlardı.

Okun yaydan çıkışı ve Soeun'un kalbine saplanmasını izledim.

Minho ilk başta tereddüt ediyormuş gibi duruyordu. Sonuçta iki yıllık cariyesiydi onun. Ama sonra ciddi bir hal alıp okun yaydan ayrılmasına izin vermişti.

Oturduğum tahtan kalkıp koşar adımlarla Minho'nun peşinden gittim. Yayı yere fırlattığı gibi saraya doğru yürümeye başlamıştı. Kral, halkın dağılmasını söylediğini duymuştum.

Minho'nun yanına gittiğimde kolunu belime koyup gülümsedi. "Sana resmi nikah kıyacağım."

"Ama cariyelere resmi nikah kıyılmıyor."dedim şaşkınca. "Bu imkansız gibi bir şey."

"Ben prensim. Ve seni kralım olarak istiyorum. Var mı bundan daha ötesi?"diye sorduğunda kafamı iki yana salladım. "Ayrıca küçük prensimize veya prensesimize güzel bir gelecek hazırlamış oluruz."

•••

Ölü bedenlerin hepsi yakılmıştı. Ve yakılanlar arasında Malezya kralı ve prensleri de vardı. Onları öldürenin ben olması, Kore halkında yankı yapan bir ses getirmişti.

Amacım tebrik edilmek veya övgü toplamak değildi. Ben sadece intikamımı almıştım. Soysuz birini korumak için ölen annemin intikamını almıştım. Bende o soysuz kanı taşıyordum fakat annemin asil kanı da vardı.

Kalfanın birkaç hafta önce verdiği kitabın kapağını açtım. Daha üç sayfa falan okuyabilmiştim.

İçeri giren cariye ile kafamı kitaptan kaldırıp ona baktım. "Prens Han, kral ve kraliçe sizi çağırıyor."

Kafamı sallayarak ayağa kalktım. Niye çağırdıkları hakkında hiçbir fikrim yoktu ama iyi bir şey olması için dua ediyordum. Büyük salonun gri kapısının önüne geldiğimde derin bir nefes aldım.

İçeri girdiğimde kral, kraliçe ve prensleri gördüm. Cariyeler çocukları ile dizilmişlerdi. Kral ve kraliçenin önüne geldiğimde saygıyla eğildim.

"Prens Han," dedi kral. "Seni tebrik ediyorum, oğlum. Düşmanın kalbini öldürdün. Bende oğlumun bana ilettiği isteğini gerçekleştireceğim."

Kafamı hafifçe kaldırıp Minho'ya baktım. Tel tel uzamış saçları burnunun üzerine düşerken geriye ittirmiş ve bana bakarak gülümsemişti.

"Artık prensler, cariyelerine nikah kıyabilecek. Ve yakında Prens Han ile oğlum Prens Minho'nun düğünü olacak."

Bakışlarım şaşkınlıkla önce kralı sonra Minho'yu bulmuştu. Woojin, Felix, Seungmin Daehwi gülümserken ben şaşkındım.

"Bu yeni yasayı, Prens Han sayesinde getiriyorum."

...

Karar verdim bu kitabı angst yapacağım.

Who was able to stand in love/ MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin