11 /Eylül /2019
#felsefe
Merak eden bir adam ile sorulardan hoşlanmayan bir âdemin konuşma çizgileri.
-peki, sen neyi merak ediyorsun okuyucu?
Ciddi değil, ancak gerçekçi,
Güvenilir değil, ancak bildirici,
Acımasız değil, ancak dürüst,
Mükemmel deği...
Zihnimdeki kapıyı çaldığımda bizi meraklı bir adamla meraksız bir adam karşıladı.
Biz hangisiyiz?
Meraklı mı, meraksız mı?
Sohbetlerini sessizce dinleyeceğimize emin olduktan sonra bizi içeriye aldılar. Ses çıkaranlar ise kapının dışında kaldı...
Şimdi onlar hakkında ne düşünüyoruz?
Neden bu kadar meraklı ya da değiller?
Neden bu kadar soru soruyor, cevaplıyorlar?
Bu dünyadan ya da zihinlerimizden ne istiyorlar?
Peki, onlar bizim hakkımızda ne düşünüyor?
Siz bu bölümü neden açtınız? Neyi bekliyorsunuz?
Gerçeği mi?
Yalanı mı?
Yoksa sadece sizi rahatlatmak için dile getirilen ve gerçek gibi görünen yalanlar kumpanyasından bir ısırık mı?
O adamların ne düşündüğünü söyleyeyim mi size?
Hiçbir şey bilmediğinizi düşünüyorlar.
Aynı zamanda hiçbir şey bilmediklerini de düşünüyorlar.
Onları kimi zaman tasdikleyeceksiniz.
Kimi zaman gülümseyecek ya da belki üzüleceksiniz.
Kimi zaman itiraz da edeceksiniz; el izlerimiz bile farklılık için savaşır.
Ve böylece siz de felsefe olacaksınız...
Bu gerçek ve aynı zamanda yalan dünyaya hoş geldiniz.
¿
Küçük bir not; Ne soru soran ne de cevaplayan kişi ben değilim. Onlar da diğer hikâyelerde olduğu gibi bedenleri olmayan, ancak hayal dünyasında var olan karakterler. Unutmayın ki bizler yazılan hiçbir kurgudaki karakterin ebeveynleri değiliz. Sadece onlarla sizler arasında bir sözcüyüz ve bu da bizim onlar gibi yaşadığımız anlamına gelmiyor. Bazen karakterlerin huyu bana benziyor, bazen hayranlık duyduğum bir kahramana, bazen hoşlanmadığım bir karaktere, bazen de hiç tanımadığım bir yabancıya...
Yani asla bir yaratıcı değilim, belki bir postacıyım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
