"Ahmer? Neden dünya da bu kadar kötü insan var?"
"Belki de sandığımız kadar kötü değildir."
"Ne demek istiyorsun Ahmer? Doğayı ne hale getirdiğimize bir bak."
"İnsanlar, çoğu zaman kötü davranmakla doğru davranışı karıştırıyorlar da ondan."
"Ne gibi?"
"Doğru hareket ettiğini düşünen biri, gerçekte yanlış seçim yapabiliyor. Bazen de karşı taraf için kötü hareket olarak algılanan bir durum, doğru seçim olabiliyor. Önyargılar ve seçimler bizi bazen kendimizden bile uzaklaştırabilir."
"Kötülük bilinçsiz mi yapılır diyorsun yani?"
"Sıklıkla. Sonra da kötülüğün iyi gözükmesine alışan insanlar, iyi olanı da kötü görmeye başlarlar."
"Peki, kötü olan insanlar?"
"İnsanlar hiçbir zaman isteyerek kötü adam olmazlar. Filmler de gördüğünüz ya da hikâyeler de okuduğunuz o; hahaha, kötü olmayı seviyorum, tüm dünya benim olacak, şimdi hepinizi öldüreceğim adamı diye bir şey yoktur. Böyle biri varsa bile bir anda dünyayı yok etmeyi düşünmez; zamanla kötülük içinde evrilir ki ona sorduğunuzda insanlık için masum planları olan bir hizmetkârdan başka biri değildir. Her insan bir şey yaparken bu dünyaya ya da belki de sadece kendine iyilik etmek niyetindedir. Yalnız bunun için yanlış yolu seçtiğinin farkında değildir. Veya ne yaptığını sorgulayamayacak kadar ayakta uyuyan, uyutulan bir kimsedir ki buna da gaflet denir."
"Filmler tarafından mı kandırılıyoruz?"
"Sadece öyle insanlar olduğuna inanmak istiyoruz. Çünkü öyle insanların varlığı bizi daha iyi gösteriyormuş gibi geliyor. Ancak diğer insanların daha kötü olması bizim masumluğumuzu kanıtlamaz. İşte bu gerçeği unutuyoruz; her beyazın içinde bir siyah vardır ve hiçbir günahın suçlusu tek bir kişi değildir."
"Neden bu kadar çok insan ölüyor o zaman?"
"Doğru yol olduğunu düşünüyorlar. Kimi insan dünya için seçtiği yolun, kimisi de bağlı olduğu kurumun ya da fikrin doğru bir seçim olduğuna gönülden inanır. Bu da her denileni yapmak gibi bir hareketi ortaya çıkarır. Bazen yanlış olduğunu hissederler, ancak çoğu zaman iş işten geçmiştir. Bu dünyadaki en aşağı kötülük kavramlarından biri de intikamdır, kişi onda da kendisine iyilik ettiğini düşünür."
"İntihar hakkında da buna benzer bir şey söylemiştin."
"Evet, çünkü intikam da bir intihardır. Ölmezsin belki ancak ruhun ölür."
"Peki, ben kötü bir insan mıyım Ahmer?"
"Burada kimse bir diğerine şahit olacak kadar yakın değil. O yüzden bunu en iyi sen bilebilirsin. Ayrıca her insan ufak da olsa hata yapar. Bu o an için ufak görünen, ama daha sonra çok büyük hatalara dönüşen şeyler de olabilir."
"Peki, sen hiç kötülük yaptın mı Ahmer?"
"İnsan hiçbir zaman kendisi hakkında şahitlik yapamaz. Öyle olsaydı mahkemelerde bu yeterli olurdu."
"Bak şüphelendim şimdi."
"Kimden?"
"Hem senden hem de kendimden."
"İşte o yüzden af gibi çok büyük ve cömert bir duygu var. İnsan çoğu kez kendini de affetmelidir. Sonuçta biz tanrı değiliz, ancak kendimize ve başkalarına karşı affetmek konusunda tanrı gibi davranıyoruz. Sanki her şeyin en iyisini biz biliyoruz ve karşı tarafa ya da kendimize hiç hatada bulunamazmışız gibi yaklaşıyoruz. Yaratıcı bile tövbe edip pişman olan kulunu adam öldürse dahi affedeceğini söylüyorsa, bize affetmeme hakkını kim veriyor? Hatalı olanı biz değil tanrı ya da devlet cezalandırır. Kendimizi ve kendimize ait olan şeyleri korumaktan başka üzerimize düşen bir görev yok, ancak insan çoğu zaman başka birinin giyindiği bir kıyafete karşı bile saldırganlaşabiliyor. Bazen tüm dünyayı durdurup biz insanız, hayvan değiliz, ona göre yaşayın, demek istiyorum."
"Bu gün çok uzun konuştun Ahmer."
"Belli ki yarama bastın sen de."
"Hım, bundan şikâyetçi olmayacağım."
"..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Felsefe Taşı
Random11 /Eylül /2019 #felsefe Merak eden bir adam ile sorulardan hoşlanmayan bir âdemin konuşma çizgileri. -peki, sen neyi merak ediyorsun okuyucu? Ciddi değil, ancak gerçekçi, Güvenilir değil, ancak bildirici, Acımasız değil, ancak dürüst, Mükemmel deği...