wear mask

2.5K 116 27
                                    

Bu gezegende yaşayan her insanın kendisine özgü, eşsiz bir çift gözü vardır. 

Benim adım Lalisa Manoban. Bir anne, eş ve bilim insanıyım. Küçük bir çocukken fark ettim ki; kameralar aynı insan gözü gibi dizayn edilmiş. Lens aracılığıyla ışığı topluyor, görüntüleri oluşturuyor. Çekebileceğim kadar göz fotoğrafı çekmeye başladım. 

Size gözlerin benim dünyamı değiştirdiğine dair anlatmak istediğim bir hikaye var.

Her şey ben 22 yaşında bir doktora öğrencisiyken New York'da başladı. 8 yıl öncesinde, bir cadılar bayramında... 

Lalisa Manoban

Olmak istediğim kişiden farksız, üzerime giydiğim beyaz önlükle ve boynumda asılan fotoğraf makinemle kendinden geçmek için an kollayan insanların arasında yürüyordum. Gözlüklerimi çıkartıp elime aldım ve tekrardan taktım. Neden yaptığımı sorgulamayın, belki birinin dikkatini çekerim diye yapmıştım. Şöyle bir düşününce... Cadılar bayramında önlük giyen bir aptalı kim takardı ki? Işıklandırılmış terasa doğru yürümeye devam ettim. Önlüğün cebinden sigara paketimi çıkarıp içinden bir dal aldım. Elimi siper ederek yakıp sanki her şey normalmiş gibi sigaramı içmeye başladım. Sol tarafıma baktığımda, ışıklandırılmış kiremitlerin üstünde oturan maskeli bir kadının bana baktığını gördüm. Cadılar bayramıydı, öyle değil mi? Ona doğru yaklaştım. 

"İyi misin?" dedikten sonra sadece başını salladı ve "Sadece mehtabı izliyorum." dedi. Baktığı yöne baktım ve tekrar kafamı ona çevirdim. Gözleri güzeldi, çok güzeldi. Bu fırsatı tepemezdim. "Gözlerinin fotoğrafını çekebilir miyim?" dedim. 

"Neden?" dedikten sonra gözlerini kapattı. Hafif kıkırdadım bu haline, tatlı gözüküyordu. "Yaptığım bir şey sadece." dedim kapalı gözlerine bakarak. Kiremitlerden atlayıp yanıma geldi ve önümde durdu. Bunun 'tamam' demek olduğunu düşünerek sigaramı ağzıma aldım. Boynumda asılı duran kamerayı alıp gözlerine yaklaştırdım. Siyah maskeyi çıkarmamıştı, ben de garipsemedim bu durumu. Flaş yandığı an küçülen göz bebeklerini izledim saniyesinde. 1, 2 ve 3. Tamam, gözlerinden etkilendiğini belli etme. Fotoğraf makinesini yavaşça indirdiğimde aramızda garip bir sessizlik oluşmuştu. Sigaramı yere atıp ayağımın ucuyla ezdim. Sessizliği bozan o oldu. "Sülüngiller ile ilgili hikayeyi biliyor musun?" şaşırmıştım. Deli falandı sanırım ama aldırış etmedim. Nasıl olsa yalnız değildi. "Şey... Hayır. O da ne?" dedim şaşkınlığım geçer geçmez. "Bir kuş." deyince siktir canım demek istedim ama devam edeceğini anladım. "Tüm zamanları kısa bir süre içerisinde tecrübe ediyor. Aşk ile öfkenin, korku, eğlence ve üzüntünün şarkısını bir kerede birleştirerek muhteşem bir sesle söylüyor." anlaşıldı benden de deli bu kadın. Dediklerine aldırmadan aklıma takılan soruyu sordum. "Nerelisin sen?"

"Başka bir dünyadan." deyince oyunu devam ettirmek istedim. "Kuşun nasıl bir sesi var?" dedim kaşlarımı kaldırarak. Meraklı olduğumu düşünmüş olacak ki "Sesi şöyle..." diyerek yaklaşmamı söyledi. Kulağımı kafasına doğru götürdüm. Diyorum ya, o gece ben de deliyi oynuyordum. Kulağıma sesli bir şekilde bağırınca kafamı çektim hemen. "Daha çok gürültü gibi." derken gülümsemeye başlamıştım bile. Suratındaki maske ile birlikte yüzüme yaklaştı. Ve evet maskeyi vurguluyorum çünkü sinir bozucu bir hal almaya başlamıştı. Merak ediyordum onu. "Ve bu kuş... Hayatının aşkıyla tanıştığı zaman," kulağıma yaklaşarak fısıldadı. "sevinir çünkü onun için bu bir başlangıçtır. Ve üzülür çünkü çoktan bunun sona ereceğini biliyordur." sözünü bitirdikten sonra geri çekilip gözlerimin içine bakmaya başladı. Kaba bir davranış olmasa şu an maskesini çıkaracaktım. Elimden tutup terasa geldiğim gibi, beni içeriye yönlendirdi. İşte o zaman bu evin tek katlı olmadığını anladım. Elini tutup geri çektim ve "Bir şeyler içmek ister misin?" dediğimde "Ben içmem." dedi. Hadi ama, zaten maskelisin güzelim... Elimden tutup tekrardan çekmeye başladı. Takip ediyordum, deli gibi. Bir banyonun önüne geldiğimizi anladığımda, kapıyı açıp içeri geçmemi sağladı. Klozet kapağının üstüne oturtup, pantolonumu sıyırdıktan sonra taytı olduğunu düşündüğüm şeyi çıkartarak kenara fırlattı. Kucağıma oturup sürtünmeye başlayınca belinden tutup vücudunu daha çok kendime bastırdım. Her ne bok oluyorsa bilmiyordum veya bilmek istemiyordum çünkü kucağımda bana sürtünen ve gözleri dehşet derecede güzel olan maskeli bir kadın vardı. Gerçi en son kuşta kalmıştım ben.

Orpheus & JenLisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin