dark {final}

773 52 77
                                    

Nefes al, nefes ver. Sonra tekrardan nefes al ve nefes ver. Böyle devam edeceksin.

Kirli bedenini, kirli bir suda öldürmek istediğin zaman, nefes almak için çırpınacaksın.

Bileklerini paslanmış bir jiletle kestiğin zaman, mor damarlara denk gelmemesi için ellerin titreyecek.

Kokusu hoşuna gitmeyen bir halata kendini astığın zaman, altındaki tabureyi ayağınla itmek için, seni bu raddeye getiren kişilerin yüzlerini düşüneceksin.

Ne işe yaradığını bilmediğin, isimlerine dahi bakmadığın hapları ağzına aldığın an, bunların bir zamanlar seni iyileştirdiğini anımsayacaksın.

İntihar yöntemlerinin içinde en sevdiğim beyin ölümüdür. Normalde bu kasıtlı olmaz, işlerinde master yapmış doktorlar seni kurtarmaya çalışır. Ama benim söylemek istediğim durumda ise her şey çok farklı. Bunu kendi ellerinle yaparsın, katlanamazsın insanların sana dayattığı saptırıcı sisteme. Ama doktorlar gibi kurtaramazsın kendini, gelişi güzel bırakırsın.

Ne katlanabildim, ne de dayanabildim. Saldım biliyor musunuz? Ama tüm olanlara şöyle bir bakınca; saydığım intihar yöntemleri kurtarabilir mi?

Bulduğum yöntemle uçmadan önce, size söyleyecek iki kelimem var.

Yaşattığımı yaşıyorum.

Jennie Ruby Jane

"Lisa?" en sevdiği yerdeyken, yani kucağımdayken uyuya kalmasın diye seslendim. Eğer böyle uyursa sabah kalktığında onu uyandırmadığım için şikayet edecekti.
"Hı?"
"Yatağımıza geçelim."
"Olur." kollarını boynumdan çekti ve ayaklandı. Tanrı'm, sonumu bu kadınla getirmelisin.

Yatağa geçtiğimizde vakit kaybetmeden kafasını göğsüme yerleştirdi. Bugün olduğundan daha da yılışık ve güzel bakıyordu. Garipsemedim, regl olduğu için normal bir durum olduğunu düşündüm.

"Jennie, beni seviyor musun?" rahatsız olmasın diye kafamı sallamadım, onun yerine bildiğine rağmen sorduğu soruya cevap verdim. "Evet bebeğim."

"Peki. Bensiz yapamazsın değil mi?"

"Ne sensiz, ne de Peter olmadan yapamam bebeğim."

"Diyelim ki artık yokum, başka birisiyle olur musun?" şakaysa komik, değilse daha komik. "Şimdi mutluyum, sonrasını düşünemem. Yanımdan gitmeyeceğin için bu soruyu cevaplamak da istemiyorum, anlayış göster." bir süre derin derin nefes aldı. Sorduğu her bir sorunun mantıksızlığıyla yanarken, kendi içinde sorunlar yaratmış olacağını düşündüm. Sonuçta bir birey, kafasında oyunlar kurabilir ve onları defalarca bozabilirdi. Fakat ben onun yazdığı kitabı okumadan, değerlendirmeden bana sunmasını izlemiştim. Yazarın okumadığı, gelişi güzel yazdığı, bir gün son bulacağına inandığı kitabı okumak güzel bir his.

"Ne olursa olsun, eskisi gibi olmayacağız sevgilim, söz veriyorum." dağınık saçlarına doğru fısıldadım. "Yalandan hayat sunmayacağım sana, söz. Mutlu edeceğim ikinizi. Belki şu an da mutlusunuz ama hayır, daha fazlasını ve daha güzelini hak ediyorsunuz."

Başını boynuma sokup yavaşça burnunu sürttü. Saçlarıyla oynamamı istemesinin bir işaretiydi bu. Bekletmeden gözlerim kadar siyah olan saçlarına daldırdım ellerimi. Tanrı'm... Hayatımda hissettiğim en yumuşak ikinci şey Lisa'nın saçlarıydı. Birincisi ise vajinasıydı.

"Seni seviyorum Jen." boynuma doğru gülümsediğini hissettim.

"Ben de seni seviyorum Lis."

Sabah güçlükle gözlerimi açtığımda oda da sadece kendi kokumu alabildim. Garipti. Saf saf etrafıma bakmayı kestim ve gözlerim odamızda Lisa'yı aramaya başladı. Yatakta yoktu, büyük ihtimalle her sabah olduğu gibi Peter ile birlikte mükemmel kahvaltılarından birini hazırlıyordu. Yataktan zıplayarak kalktım ve üstümdeki yorgunluğa aldırmadan gülümseyerek mutfağa girdim.

Orpheus & JenLisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin