55.Bölüm

40.6K 2.7K 1.7K
                                    

Elim titrerken neşteri uzattım.
Emre bana dönüp, "iyi değilsin sen." deyince cevap veremedim.dilim düğümlenmiş gibiydi..

Emre, "sen bir çık dışarıya. hem dışarıda kız arkadaşı var galiba, sor nasıl olmuş olay."
Kız arkadaşı?
Sevgilisi mi vardı?
bu kadar basit miydi yani her şey?

Ellerim ve ayaklarım titrerken zorlukla ameliyathaneden çıktım.
Bir o yana bir bu yana dönen biri sarışın üzerinde siyah simli mini elbisesi olan bir kız,diğeri esmer ve yine siyah mini payetli elbise vardı üzerinde. Onlara daha fazla bakmadan kısık sesimle, "hanginiz yakınısınız?" diye sordum.

İkisi aynı anda "ben sevgilisiyim." deyince 3. Kez ölmüştüm..

1.Onurun beni terk etmesi
2.Onurun vurulması
3.Onurun sevgilisinin olması
Ölmek için yetmez miydi?

Şimdi ikinizde mi diye sormak isterdim ama içeride beni sevmeyen ama benim her şeyden fazla sevdiğim adam can çekişiyor.

Karşımda Onuru paylaşamayan iki geri zekalıyı aldırış etmeden,
"olay nasıl oldu?" diye sordum.

Sarışın kız, "barda vuruldu bir anda,hiç bir şey anlamadık bizde."
Onur göreve gidecekti?
Buda mı yalandı yani?
Ah be ben sevdiğim adamı hiç tanıyamamışım ki..

Bir saniye kızım Gökçe aklını çalıştır,Onur kesinlikle yalan söylemez. Sana söylese de Arya'ya söylemez.

Deniz'in söyledikleri?
Tabii ya Onur bordo bereliydi.
Görev için bu kızlarla barda olmuş olabilirdi.
Ama bu benim içimi rahatlatmıyordu. ben ona,onu unutamadığımı bile söyleyememiştim
Belki bizden bir daha olmazdı ama benim onu kendimden çok sevdiğimi bilmeliydi..

Güçlü durdum, daha hiç bir şeyden emin değildim ama hâlâ ona güveniyordum.. her şeye rağmen.

Ameliyathaneye geri girip yeni eldivenlerimi taktım ve aklımdaki tek söz "benim askerim ölemez." di.

Asker sevmek her kadının harcı değildir.
Her kadın ölüme nefesi kadar yakın adamı sevmeye cesaret edemez.

Kalp atışlarını kontrol ediyordum ve o lanet düz çizgi..ve o ses kör olmak istedim..
sağır olmak istedim..

Denizin hazırlamaya çalıştığı defibrilatörü sert bir şekilde elinden çektim, "üç yüz altmış!" diye bağırdım, Emre "bir,iki,üç" dediği anda kalbine elektro şoku bastırdım hala normale dönmemişti, kalp atışı dümdüzdü yine. "üç yüz altmış!" diye bağırdığımda Emre durdurdu, "olmaz çok..çok riskli!" yapmamam için kolumu tutan elini ittirdim, "yaşayacak.duydun mu!?" diye bağırdım. Emre zaman kaybetmemek için kabul edercesine Denize dönüp onayı verdi.ve bir kez daha bastırdım kalbine, Onur hafif gözlerini açtı ve güçlükle konuştu. "sen bana aradan seneler geçse bile gün gelir başımı omzuna yaslarsam saçlarımı karıştıracağını bildiğim bir sevgi tattırdın ölsem de unutmam... Aryaya iyi bak olur mu?" deyip gözlerini yumdu. olamaz Onur olamaz, yaşamalısın Onur.. ben sana seni sevdiğimi bile söyleyemedim Onur...

Emrenin omuzlarını sertçe tutup sarstım, "yaşamalı anlıyor musun?o yaşamalı!" Emre bana cevap vermeden Denize döndü.
"ölüm saati ; sabah on bir,gün dört ocak." dedi ve Deniz o beyaz iğrenç şeyi Onurun üstüne örterken bir şey oldu, bu sefer buradaki herkesin ölmesini sağlayacak olan...

senelerdir sesini duymadığım çocukluğumun sesi, "1 Nisan Kankaağğğ!" ve o sırada hemen Onura döndüm, sırıtıyordu ve ben neredeydim böyle?

Karşı Komşunun Oğlu |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin