0.8

199 16 3
                                    

Bir insanın canı daha ne kadar yanabilirdi ki? Ya da daha ne kadar kaybederdi hayat ile olan mücadelesini? Ben çok kaybettim ve kaybetmeye devam ediyorum. Sanırım tanrı benim canımı daha çok yakacaktı ve ben daha çok kaybedecektim. Ama bu sefer sevdiğim insanlara olan güvenimi ve inancımı da kaybediyordum. Daha ne kadar yük taşıyacaktım sırtımda, kendimi bile taşımaya gücüm kalmamışken.
Eun beni tekrardan yıkıp gitmişti. Yanımda sevdiğim adam vardı ama bu sefer. Endişeli bir şekilde bana ve vereceğim tepkilere bakıyordu. O beni seviyordu, beni sevdiği için sevmediği biriyle oldu, canı yandı ve yanıyor. İkimizinde canı şu an yanıyor. Ama bu konunun Jungkook ile ilgisini merak ediyorum. O böyle bir şeyi nereden biliyordu ve annem nasıl benden saklayıp bu kadar güçlü davrandı. Çıldıracaktım. Babam. Yaşamanın güzelliğinden bahseden babam kendi canına mı kıymıştı? İnanmıyorum cidden çıldıracaktım ki kahkah ile gülmem bunu kanıtlar nitelikteydi. Deli gibi gülüyordum ve bir yandan konuşuyordum. Sevdiğim adam ise bana daha çok endişe ile bakıyordu. Bu sefer biraz da şoka uğramıştı sanırım. Ama ben daha da şoktayım, deli gibi gülüyor ve babamın böyle bir şey yapmayacağını söylüyordum. " Babam yapmaz böyle bir şey. Bana bok gibi olan hayatımda yaşamanın güzel olduğuna inandıran adam beni bırakıp kendi canına kıyamaz. Olmaz, yapmaz benim babam." Sözlerine devam edecek iken beni kendine çekip yüzümü göğüsüne yaslayan Jungkook ile sesim kesildi, bir yandan saçımı okşuyor bir yandan gerçek olduğunu ve üzgün olduğunu fısıldıyordu.
" Üzgünüm güzelim, çok üzgünüm ama engel olamadım. Babanın gidişine engel olamadım. Yemin ederim yalvardım yapmaması için ama o geldiğimde sandalyeyi çoktan devirmişti. Özür dilerim güzelim çok özür dilerim." Duyduklarım ile daha da yıkılırken nefesim kesildi. Okyanus kokulu sevdiğim adamın göğüsünde nefesim kesildi. En sonunda ağzımdan hıçkırık koptu. Deli gibi ağlamaya başladım. Gerçek olmadığını söylüyordum. Babam yapmazdı benim. O bırakmazdı bizi. "Babam kıyafet değil ki Jungkook neden kendini assın? Neden böyle bir şey yapsın benim babam. O beni, annemi bırakmazdı niye canına kıydı ki? O kendini de bizi de yaşamayı da seviyordu niye böyle bir şey yapsın. Niye kendi nefesini kessin? Neden nefesimizi kessin?" Daha fazla konuşamamış kendimi sevdiğim adamın kollarına bırakmıştım. Çok ağırdı, bana hayatı sevmeyi öğreten benim biricik babam kendini mi asmıştı?
En son hatırladığım şey Jungkook' un yüzüme düşen göz yaşlarıydı.

🌙

Tenin bir kağıt değil, onu kesme.
Vücudun bir elbise değil, onu asma.
Hayatın bir film değil onu sonlandırma.
Vücudun bir kitap değil onu eleştirme.
Vücudunu ve kendini sev çünkü o sana ait, bir başkasının değil.

Bu yazıyı bir yerde okumuştum ve cidden çok hoşuma gitmişti, özellikle ilk iki cümle. Günümüzde acıma duygusunu kaybetmiş bir çok insanla karşılaşıyoruz yada bazen bu acımasız insanlar bizler olabiliyoruz. Arkadaşlar kendinizi sevin, ayrıca birini sevmek zorunda değiliz ama ondan nefrette etmeyelim yaşamasına, düşüncelerine, bedenine saygı gösterelim. Belki onun bedeni sizin kalıplarınıza uymuyordur ama o kendi kalıplarını oluşturmuştur. Lütfen ağzımızdan çıkan kelimelere dikkat edelim o anlık şaka gibi gelebilir ama ruha derin bir bıçak gibi saplanır.

loser' Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin