Başım ağrıyordu. Kalbim ve bedenimde ona ayak uyduruyordu.
Gözlerimi açtığımda evdeydim. Ellerimden sıkıca tutan Jungkook kafasını yattığım yastığa yaslamıştı. Okyanus kokusu beni rahatlatıyor inanılmaz huzura kavuşturuyordu. Ama maalesef ki okulda yaşananların her dakikası aklımdaydı ve ben gerçekleri öğrenmek istiyordum, eksiksiz.
Hareket etmedim, yorgun görünüyordu hareket edersem uyanabilirdi. Susamıştım ama biraz daha bekleyebilirdim. Yaklaşık yarım saat kadar güzel yüzünü yakından inceledim. Olanların hiçbiri gerçekmiş gibi gelmiyordu, ama gerçekti. Üç yıldır kazaya kurban gittiğini düşündüğüm babam kendini aşmıştı hemde sevdiğim adam bu olanlara şahit olmuştu neden ve nasıl bilmiyorum. İki buçuk yıldır sevdiğim, aşık olduğum adamda beni seviyormuş hem benim için istemediği şeyleri yapmış ve bunca yıl omuzlarında yük ile yaşamış, sırf ben daha fazla üzülmeyeyim diye. Bir yandan herkese her şeye sinirliydim yakıp yıkmak istiyordum ama bir yandan bu yanımda bebek gibi masum uyuyan adam bana güç veriyordu.
Peki annem, hem bana yalan söylemişti hemde bu ağır yükle yaşayıp bana belli etmemeye çalışmıştı. Hepsi bana yalan söylemişti Eun bile. Ama benim için söylemişlerdi. Tabii Eun' u saymıyorum, sırf Jeon ile sevgili olmak için onu tehtid etmişti, kendimi toparladıktan sonra onada gününü gösterecektim.
Hareket eden Jungkook ile biraz geriye kayıp doğrulmasını bekledim. İlk başta yakından onu inceliyor olduğum için şaşırsada kendine gelip alnıma minik bir öpücük koymuştu ve kalbim teklemişti, gözlerim büyümüştü. O bu hareketime minik bir gülücük yollasada ben hala öpücüğün etkisindeydim.
.
.
Toparlanıp salona indiğimde kafasını önüne eğmiş ağlayan annemi gördüm. Her ne kadar benden gizlemeleri yanlış olsa da benim için yapmışlardı o yüzden gidip boynuna sarıldım. Sıcak damlalar bol tişörtümden tenime değdikçe ürperiyor göz yaşlarıma engel olamıyordum.
Biraz daha öyle durduktan sonra ondan ayrılıp arkamda ayakta olan Jungkook' a döndüm gözleri dolmuş bana bakıyordu. Gidip tekrar sıcak okyanus kokusuna sığındım. Bu sefer benim göz yaşlarım onun tişörtüne, onun inci taneleri ise benim öpücük koyduğu başıma dökülüyordu, arada benden özür ediliyordu fısıldayarak. En sonunda dayanamayıp geri çekildim ve yüzüne baktım. Gerçekten üzgün ve yorgun görünüyordu kıyamadığım yüzü. Sessizce fızıldadım. " Yalvarırım özür dileyip durma senin bir suçun yok, kendini suçlama canım daha çok yanıyor." Gözlerini kapatıp kafasını minik hareketlerle aşşağı yukarı sallayıp eğilip anlımı öptü. İçim titredi kalbim gibi. Geri çekildiğinde bende bira geri gidip aralarına geçtim. "Bana her şeyi anlatın."🌙