sanat silahı.

150 9 15
                                    




Zaman kavramım kaybolup da sonbaharın rüzgârıyla savrulan bir yaprağa dönüştüğümde anlamıştım. Burada kalmam kimsenin umrunda değildi.

Zaten hayatımın herhangi bir vaktinde de çok aranan, etrafta olmadığında endişe duyulan biri olmamıştım. Varlığım ile yokluğum birdi. Sessiz biriydim. Sessizliğimin yegâne sebebi büyüdüğüm yetimhanede yapılan haksızlıklara göğüs geremeyecek kadar güçsüz olmamdı. Sessiz kal, içine at, ağlama. Avuçlarını kanat. Ama ağlama. Dilini bağla. Sus. Fiziksel gücümün aksine beni zihinsel olarak da güçsüz kılan bu kimsesizlik hâli, hiç bilmediğim anne ve babamın bana bıraktığı tek ve korkunç mirastı. Bağladığım dilimin düğümleri yutkunduğum her cam kırığını göğsüme göğsüme ittiğinde artık bu düğümler kör kalbimin pompaladığı kanla her bir zerreme yayılmış; beni kendi irâdemle hareket edemeyecek bir vaziyete koymuştu. Ve ben ömrüm boyu bu bıçağı sırtımdan, bu yükü göğsümden atamayacaktım.

Katil olmadığını söyleyen katil, kafamın içerisinde dağılan solucanları göremiyordu. Beyin kıvrımlarımı mesken edinip kayan, oradan zihnimin en derinlerine dadanan bu yapış yapış illeti ben de göremiyor fakat hissediyordum. Oradalardı, beynimin her zerresinde dolanıp kıvrılıyor ama ısırmıyor; beni rahatsız etmeye yemin etmiş gibi sürünüp duruyorlardı. Bulunduğum bu zihinsel buhran, içerisinde kalkmak zorunda bırakıldığım bu kahverengi duvarları daha da berbat hâle getiriyor; içimden kustuğum stres sebepli bulantı mahsülünün o nahoş rengini anımsatıyordu.

Bana eliyle yedirdiği güzel sayılacak yemeğin midemden acı bir suya sarılarak yukarı tırmandığını, boğazıma tutunduğunu ve ne kadar yutkunsam da gitmek bilmediğini hissediyordum. İçinde zehirleyecek bir şey mi vardı, düşünmeden edememiştim. Buraya geldiğim andan beri toplamda ne kadar uyumuştum bilmiyordum fakat, karnım hiç acıkmıyor; bana zorluk çıkartmıyordu. Aynı şeyi tuvalet konusunda da söylemek isterdim fakat zordu.

Tamamen gözle görülür bir hâlde bırakılmış tuvaleti her kullanışımda kapıya bakmak zorunda kalıyor; endişe ile kendimi toparlamaya çalışırken yeterince temizlenemiyordum. Bu durum beni o kadar rahatsız ediyordu ki; ne yattığım zaman sırtıma saplanan yatak yayları, ne de midemin bulantısı ve uyanık kaldığımda bitmek bilmeyen sıkıntım bunun önüne geçebilirdi.

Gözlerim buradan kaçabilmek için kullanabileceğim birkaç nesne, bir çıkış aradıysa da hiçbir durum aklıma yatmamıştı. Tek bir yolum vardı; bu üzerinde küçük sürgülü bir cam taşıyan, dışarıdan açılıp içerisinin gözetlenebildiği o demir kapı. Ağır ağır ve gıcırtılı açılıp kapanışı, bana sanki yıllar gibi geliyordu. Ardından gördüğüm beden ise o yıllarımı çalacak kişiydi ve bunu her saniye zihnimde yinelemek hayli güçsüz düşürüyordu.

Uyuyup uyandığım zamanı nasıl biliyordu bilmiyordum fakat ben uyandıktan kafa hesabı ile on dakika sonra yanıma geliyordu. Buraya beni tıktığından beri yaklaşık üç defâ gelmişti. Şimdi de ben henüz gözlerimi ovuştururken kapıdan içeri giriyordu işte. Gözlerim üzerindeydi. Bedeninde hep aynı kıyafetler yer edinirken, maskesi de hâliyle değişmiyor; ürkütücülüğünü bir an olsun kaybetmiyordu.

Ben çok konuşkan bir adam değildim. Fakat onunla konuşmam gerekiyordu. Bunu bir şekilde hâlledip, ağzını yoklamam gerekiyordu. Şimdiye dek benimle konuşmayı başlatanlar ve bir şekilde devam ettirenler hep karşı taraftaki bireyler olmuştu. Okuduğum okullarda arkadaş edinemeyen bir tiptim. Biri gelip de benimle konuştuğunda ancak zamanla açılabilirdim. Bu sebeple yalnızca bir arkadaşım vardı. O da yetimhanede tanıştığım zamanlardan kalmaydı. Yeni bir şehire, buraya, taşındığım zaman görüşmelerimiz kısıtlanmıştı.

Özetle, silik bir karakterim vardı. Bundan üç dört sene evveline kadar göz önünde olmayı hiç bilmeyen bir gençtim ve bundan kaçınırdım. Fakat daha sonra bir mucize oldu. Resim çalışmak için hem de biraz para kazanıp karnımı doyurmak için temizlik işlerine baktığım atölyede biri beni keşfetti. Yüzümün şeklini, yan profilimi öve öve bitiremedi. Sonradan öğrendiğime göre inanılmaz zengin ve yetenekli bir adammış. Atölyenin sahibine benim hakkımda düşüncelerini söylediği vakit benim için birçok iş imkânı doğdu. Çekimlerle uğraşırken aynı zamanda resim tabloları ve üniversitelerde uygulanan ders çizimleri için de modellik yapmaya, bedenimi sunmaya başladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 14, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

𝘣𝘦𝘢𝘶𝘵𝘺 𝘢𝘯𝘥 𝘵𝘩𝘦 𝘣𝘦𝘢𝘴𝘵Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin