Duyduğum gürültü ile sıçrarken kollarımı sardığım yastığı bırakıp ayaklandım. Kapı gürültüyle çalınırken kıyafet yığınları arasından odanın kapısına zar zor ulaşabilmiştim. Koridorda ilerlerken tahta kapının, yumruklarla sarsılışını görebilmiştim. Yıkıldı yıkılacaktı zaten. Kapıyı aralarken gözlerim hemen kapının yanındaki boy aynasından gözlerime takılmıştı. Kanlanmış ve şişmiştiler.
Kapıyı yumruklayan kişinin yumruğu boşa düşerken, hızla içeri girmişti. Bana bir adım attığında rahatsızlıkla geri çekildim. ''Şükürler olsun iyisin.'' Konuşmak içimden gelmezken, onun durumu anlayıp gitmesini diledim.Yine gözleri endişe doluydu. Bakışlarıyla bedenimi süzerken öylece yüzüne bakıyordum.
''Korktum Asrın.''
Onu orada öylece bırakıp odama doğru ilerledim. Değil kimseyi görmek, nefes dahi almak istemiyordum. Odamın kapısını arkamdan kapattım. Bedenimi tekrar yatağa bıraktığımda duyduğum kapı sesi ile gülümsedim. Sonunda vazgeçiyordu.
-
''Asrın. Hadi kahvaltıya bekliyoruz.'' Asrın duyduğu sesle sıçramıştı. Gitmemiş miydi bu adam? Neler olduğuna anlam veremezken, bir kez daha tekrarlamıştı. ''Bekliyoruz? Neden hala evimdesin?'' Sorusuna cevap alamazken ayaklandı. O salona ulaştığında Asrın koridordaydı.
''Ne bu yüzsüzlük? Sana evimden gitmeni kaç kez söyleyeceğim?'' Asrın sanki hiç kendisine hakaret etmiyor gibiydi. Tavrından ödün vermeyerek masadaki yerini aldı ve karşısında tıpkı Asrın'ın kopyası olan güzel kadına gülümsedi. Asrın'ın yaşlandığında bile çok güzel olacağını kanıtlıyordu resmen. ''Teknik olarak benim evim ve Barış burada kalıyor.'' Asrın duyduğu ses ile hızla bir küfür mırıldandı. ''Siktir.''
Çabucak yanlarına ulaştığında hızla kadının üzerine yürüdü. ''Ne sikim dönüyor burada?'' Şule Hanım'ın da ayaklanması ile bir terslik olduğunu anlayan Barış hızla kadının önüne geçmişti. Asrın hızla yanından sıyrılıp kadını iteklemişti. ''Ne arıyorsun burada?!'' Asrın bağırırken sinirden deliye dönmüş gibiydi. Barış hızla Asrın'ı çekip kadından uzaklaştırdı. ''Asrın. Annen hamile. Görmüyor musun?'' Asrın'ın kocaman açılmış mavi gözleri kadının karnını bulurken yeni fark etmiş gibiydi. Sessiz salonda yutkunma sesi yankılandı Asrın'ın. Beline sarılı elleri itti. Barış'a bakarak mırıldandı.''Siktir git.'' Barış yerinden oynamazken Asrın'ın yapacağı hareketlere engel olmak için hazırda bekliyordu.
''Kimden?'' Şule Hanım sessiz kaldı. Asrın'ın yüzünde alaycı bir gülüş peydahladı. ''Hiç şaşırtmıyorsun. Ne yapacaksın? Onu da doğurup bir köşeye mi atacaksın?'' Asrın ardı ardına hakaretler ederken kadın susmakla yetiniyordu.''Ne yapacaksın, onun başına da sevgililerinden birini sarıp öldürtecek misin?'' Barış şaşkınlıkla olanları izliyordu. Asrın'ı daha önce bu halde hiç görmemişti. Bağırmak ne kelime o konuşma gereği bile duymazdı. Şule Hanım, karşısında bu tavrı görmeyi bekliyordu fakat kızının her an kendisini bir kaşık suda boğabilecekmiş gibi davranması ise hiç de beklediği gibi değildi. Kızı merhametli biriydi. Böyle davranıyor olması onu incitmişti. Kendisini tuttuğunu biliyordu. Kollarını istemsizce epey büyümüş karnına sardı. Kimi kimden koruyordu? Kardeşi kardeşten.
Yutkunup boğazındaki yumruyu geri gönderdi. Kalan son cesaret kırıntıları ile dudaklarını araladı. ''Her şeyi düzeltmek için geldim kızım. Hayatımızı. Yaptığımız hataları.'' Asrın kadının söylediklerine kahkaha attı yalnızca. Sanki çok komik bir şey söylemiş gibi , sanki hiç gülmemiş gibi. Hayatımızı düzeltmek demişti. Asrın, aynı cümleleri tekrar tekrar duymaktan bezmişti.
Gülüşü yüzünde solduğunda sakince kapıyı işaret etti ve sanki karşısındaki kırk yaşındaki bir kadın değilde çocukmuş gibi sakince konuştu. ''Evimden siktir git.'' Kadın yutkundu. Korkmuştu. Kırılmıştı. ''Burası benim evim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASRIN// Texting
ChickLit+90538...: Sen korkarsın mezarlıklardan Asrın. +90538...: Veda vakti.(01:17) +90538...: Bugün onlara veda etmen uzun sürdü. +90538...: Her zamankinden 38 dakika geciktin. +90538...: Narin bedenin hasta olacak Asrın. +90538...: Veda vakti.(01:38)...