15

27 4 0
                                    

''Atla.'' Asrın, uzun süre sonra gördüğü kişiye şaşırsa da, şaşkınlığını gizleyip arabaya bindi. ''Kemerini bağla.'' 

Asrın aldığı emri kulak ardı edip başını cama yasladı. Aniden zihninde beliren düşünce ile doğrulup yanındaki adama baktı. Barış ile bu kadar benziyor olmaları tesadüf olamazdı değil mi? ''Oğlun?'' 

Asrın'ın sıkıntıyla söylediği kelime ile söylemek istediğini anlamıştı Mete Bey. Başıyla onu onayladı. ''Barış.'' 

Asrın rahatsızlıkla kıpırdandı. ''O istedi diye mi?'' Asrın'ın sorusu ile hızla başını itiraz etmek için salladı. ''Asla. Gerçekten Barış istediği için değildi.'' Yol boyunca ara sıra Asrın'a baksa da o dışarıyı izlemeye devam etmişti. Bu durumdan rahatsız olduğunu anlamıştı. Arabada telefon sesi yankılandığında ikisinin de bakışları Asrın'ın çantasına çevrildi. Pek de aceleci olmayan bir tavırla telefonunu bulup gelen bildirime baktı Asrın.

+90538...: Babama kızma Asrın

+90538...: O gerçekten sana yardım etmek istediği için yapıyordu

+90538...: O aile sana haksızlık ediyordu

Asrın yanıt vermek yerine telefonu sessize aldı. Tekrar çantanın içini boylarken çoktan gidecekleri yere gelmişlerdi. Mete Bey'in ardından yavaş adımlarla kafeden içeri girdi. Ahşap kapıdan çıkıp arka bahçeye geçtiler. Kilyos'un güzelliği ile minicik de olsa gülümsedi Asrın. Masadaki yerini alırken çoktan silinip gitmişti gülümsemesi. 

''Sanırım bir açıklama yapmam gerek fakat öncelikle sana fırça atacağım Asrın. Annenin geldiğini Barış söylemese ne yapacaktın? Nereye gidecektin? Hani en ufak bir olayda haber verecektin?'' Bakışları genç kızın boynuna kaydı. Asrın tekrar kıpırdandı. 

''Şikayet de etmemişsin.'' Karşısındaki kadından cevap alamayınca onu daha fazla sıkmak istemedi. ''Barış ile ilgili olan kısmı dilersen ondan dinlersin. Ben benimle ilgili olan kısmı anlatacağım. Sana yardım ettim çünkü Korhan'ın ailesi sana haksızlık ediyordu.Sen ne kadar kendini suçlasan da o olaydaki en masum kişiydin. Ailesinin kanunlar önünde oğullarını koruma hakkı olsa da benim vicdanıma göre oğullarını korumaları gereken kişi sen değildin. Oğulları için seni korumaları gerekiyordu. Korhan eminim ki bunu isterdi. Benim de çocuğum var. Benim de ailem yoktu. Bunları zaten biliyorsun. Sana yardım ettim ve sen dilediğince hep edeceğim. Hep yanında duracağım söz verdiğim gibi.'' Gelen garsondan iki kahve istedi. 

Korhan'ın doktoruydu Mete Bey. İki yıl boyunca ne kadar acı çektiğine şahit olmuş, kendi kızı yerine koymuş ve yanında olmuştu. Asrın'ın kötüleştiği birçok seferde onu buraya getirmiş, o susarken ona kendi hayatını anlatmıştı. Pek de farksız değildi onun da hayatı. Barış'ın annesiyle tanışana kadar bir yıkıntıdan ibaret olan hayatı, onun gelişi ile adım adım toparlanmış, koca bir çiçek bahçesi gibi güzelleşmişti. İlmek ilmek işlemiştiler birbirlerinin hayatını. 

Kahveleri geldiğinde bir yudum alıp sözlerine devam etti. ''Barış'ın sonunda karşına çıkmasına sevindim. Çok uzun zaman önce çıkmasını söylemiştim. Korktuğunu düşünüyor. Yine hayatına giren birini kaybetmekten.'' Asrın kahve kupasını eline aldı. Kokusunu içine çekerken gözleri ufuktaydı. 

''Sana her baktığımda kendimi görüyorum, biliyorsun değil mi?'' Başıyla onayladı Asrın. ''Umarım çabucak ışığını bulursun kızım.'' 

Asrın'ın zihninden de kalbinden de tek bir isim geçiyordu. O ışık çoktan sönmüştü. 

Bir başkası olamazdı. Olacaksa yalnızca Korhan olabilirdi. O da imkansızdı artık. Bir başkasının olabileceği düşüncesi fazlasıyla çirkin geliyordu. Korhan'a hakaretmişcesine. Hızla def etti düşünceyi zihninden. ''Eğer verdiğimiz sözleri tutmazsak bize çok kızarlar mı?''

Mete Bey karşısındaki kızın yüzünü inceledi. Konuşurken sesi titremiş, acıyla yüzünü buruşturmuştu. Bahsettiği sözün ne olduğunu ismi gibi ezbere biliyordu. ''Onlar giderken bile bizim mutluluğumuzu düşünüyordu Asrın. Eğer öyle olsun istediyse bırak öyle kalsın. Korhan sana kızacaktır.'' 

Asrın gülümsedi. Korhan'ın onu azarlayışı aklına gelmişti. ''Göz bebekleri kocaman olur, yeşilleri koyulaşırdı. Kaşlarının arasında hep iki çizgi beliriyordu. Biri kısa biri uzun. Küçücük çocukmuşum da o bir babaymış gibi.Eğer tekrar azarladıktan sonra kollarını sarmalayacaksa-'' Mete Bey'in bağırışı ile birkaç bakış onlara dönmüştü. ''Aklından bile geçirme Asrın!'' Çevredeki insanlara özür dilercesine bakıp ses tonunu düzeltti.'' Yaşamak zorundasın. Tüm olanlara inat. Sımsıkı tutunmak zorundasın. Kalbin ne kadar acırsa acısın, toprağın altında seni bekleyen kaç kişi olursa olsun yaşamak zorundasın. Verdiğin sözü tutmak zorundasın. Korhan ölmeni isteseydi, o tanıştığınız gün kurtarır mıydı seni? Canı pahasına engel olur muydu? O yaşamanı istiyor. Her şeyi yoluna koymanı. Tekrar gülümsemeni, güzel bir hayatın olmasını.'' 

Asrın cevap veremedi. Mete Bey'e gelen telefonla kalktılar. Asrın'ın itirazlarına rağmen onu kendilerine ait eve bıraktı. Asrın onu dinlemek yerine, sokaktan çıktığı anda mezarlığa yürümeye başladı. Onun evi oradaydı.

ASRIN// TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin