SAMAR PART 2

76 18 9
                                    

'' İnsan zamanı durdurmak istediği yere aittir.''

''Çiğdem çiçeğini sulamayı yine unutmuşsun Züleyha''

Yutkundum ve afallamış bir halde ''Efendim?'' diye sorunca aniden kafasını baktığı çiçeklerden bana doğru çevirerek ''Şey, ben bir an dalmışım özür dilerim'' dedi yutkunarak. Ve gözlerini benden kaçırıp kahvesinden bir yudum aldı. Ben de ayakta dikildiğimizi fark edince ortamın garipliği ile tam bir tezat oluşturacak şekilde aşırı normal ve sevecen bir tavırla ''Otursana'' dedim. O ise yine bana bakmadan onayladı ve oturdu. Bende aynı şekilde karşısına oturdum. Bir süre şarkı eşliğinde kahvelerimizi yudumladık. Ben bu durumun garipliği karşısında başka ne yapabilirim diye düşünürken bir anda aklıma bu güzel şarkının sözleri gelince kendimi tutamayıp gecenin sessiz ve güzel karanlığına anlamını hediye ettim.

''Söyle şarkını güzel bülbül,
Kalbin sevinç dolu, asla susma
Kalbin sanki güler gibi,
Benimkisi ağlıyorken hâlâ

Nicedir içimde sana olan sevdam,
Unutmayacağım seni asla

Sevdiceğimi yitirdim,
Hiçbir sebep yokken ortada
Ona sırtımı çevirdim,
Bir demet gül adına''

Şarkı Naomi Watts'ın güzel sesi eşliğinde devam ederken ben de ''Yıllar önce izlediğim bir filmde duyduğum bir şarkı'' dedim sessizliği bozarak. Fakat içim garip bir hüzünle dolmuştu. Uraz yüzüme dikkatle bakarak buruk bir sesle ''Çok güzel bir şarkıymış'' dedi. Ben de ona baktım ve kırık bir gülümseme ile ''Bence geçen gün bahsettiğin kişiye de kesinlikle önermelisin. Eminim o da çok sevecektir'' dedim ve vereceği tepkilere odaklandım. O ise dalgın bir ifade ile ''Şey biz çok uzun bir süredir konuşmuyoruz.'' dedi ve kahvesinden bir yudum daha aldı. Ben ne tepki vereceğimi şaşırmış bir halde ''Çok üzgünüm, ben...'' derken sadece kafasını sallamakla yetindi.

Öncekinden daha uzun bir sessizliğin ardından konuyu dağıtmak adına gülümseyip ''Zambak'ı hatırlıyor musun? Yanımda çalışan arkadaşım. Çok komik ve eğlenceli biridir. Yaşamı da ilginç olaylarla doludur. İçlerinden en çok sevdiğim ise eşiyle tanışma hikâyeleri. Bir gün çarşıda gezerken ileriden bir teyzenin çığlıklarını duyuyor ve yardım etmek için koşmaya başlıyor. O sırada Serkan da Zambak'ın eşi kendisi polistir. Hırsızın biri teyzenin birinin çantasını kapmış kaçarken Serkan da olayı görüp hırsızın peşine veriyor. Hırsız önde arkasında Serkan onun arkasında da teyze kilosunun el verdiğince koşmaya çalışıyor. Hırsız yakalanacağını anlayınca çantayı yere atıp ara sokağa sapıyor. Serkan da garibim yerden çantayı aldığı sırada ana caddeden Zambak fırlıyor ve o hararetle elinde ne varsa Serkan'a vurmaya başlıyor. Tabi Serkan şok olmuş elleriyle engellemeye çalışıyor Zambak'ı. Zambak üstüne bir de teyzeye bağırıyor 'Teyze polisi ara!' diye teyze de korkudan ne yapacağını şaşırmış o korkuyla 112'yi aramış. Polismiş, 112'miş derken ortalık karışıyor tabi vee sonuç olarak şu an 7 yıldır evliler.'' ben anlatırken ikimiz de dayanamayıp hikâyenin sonuna doğru kahkaha atmaya başladık. Uraz'ın ruh halinin düzelmiş olması sevindirmişti beni. Kahkahâlârımız bitince gülümseyerek birimize baktık. Sonra bana ''Peki Zambak'la ne zaman tanıştınız?'' diye sordu. Ben de tam olarak hatırlayamasam da ''2 sene önce babam işleri bırakmak zorunda kalınca burayı tek başıma işletmeye başladım. Zambak da evlendikten sonra hayatında yeni bir heyecan arıyormuş ve bu yüzden de birlikte burayı işletmeye başladık. O zamandan beri de arkadaşız hatta kardeş gibi görürüz birbirimizi'' diye yanıt verdim. Başını anlayışla salladı ve ''Peki buralı mısın?'' diye sordu. Ben de ''Hayır pek sayılmaz. Şey ben..'' dedim ve biraz buruk bir gülümseme ile devam ettim ''5 sene önce bir kaza geçirdim ve sıfırlandım'' dedim ve bunu derken aynı zamanda parmağımla kafamın yanından daireler çiziyordum. Uraz kaşlarını bir şeyleri anlamaya çalışır gibi çatarak ''Nasıl yani hafızanı mı kaybettin?'' diye sordu.

FURTUNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin