3- Gül'ümsü şeyler

194 32 9
                                    


Gül'den...

"Kendini böyle saçmalıklarla yıpratmamalısın kuzum. Hem senin biricik can yoldaşın ne güne duruyor ? Melin Tarkan tüm benliğiyle yanında . Anlaştık mı kuzum ?"

Melin olmasa ne yapardım hiç bilmiyorum. Bazı şeyleri kafamdan atamıyorum, hele de gerçekten yaşandıysa. İşte, Melin benim olmak isteyip olamadığım insan. O hep işin çocuksu ve can acıtmayan tarafına bakar ben ise mutlu olmam gereken anlarda bile tedirgin ve olmam gerekenden daha olgun davranıyorum. Keşke ben de sorumluluk sahibi biri değil de çocuk gibi yaşayan biri olsaydım.

Ben yine kendi içimde soyutlaşırken elindeki kırmızı ojeleri tırnaklarıyla mahveden Melin bana dönüp, "Heyy ! Kime diyorum kuzum ben ? Dinlemiyor musun yoksa ?" dedi.

"Benim kendimi yıprattığım konu babamın bizi geçindirecek parası olmadığından beni okutamayabileceğini söylemesi , saçmalık değil yani Melin. "

"Ooooo! Bana ismimle hitap ettiğine göre önemli bir konu bu kuzum. Ama yine de takma sen bunları. Biliyorsun benim ailemin de desteği olacaktır sana. Nasıl olsa sen çok başarılı bir öğrencisin. Hem biliyorsun babam başarılı öğrencilere her türlü destek vermekten onur duyar." Bu kez mutsuzluğumu yüzüme vurmaması için, onu şüphelendirmemeye çalışarak, " Teşekkür ederim Melinciğim, aşkım, hayatım, şirinonyumum benim ! Ama ben yardımlarınızı nereye kadar kabul edebilirim ki ? " "Şşşştt ! Duymak istemiyorum kuzum! Sen hep kendi içine kapanık bir kız olarak mı kalacaksın ? Hem yardımseverlikten mahrum bırakma babacığımı lütfen. Anlaştık mı kuzum? "

Şirinonyumumun bize para vermek konusunda babasını ikna edebileceğini biliyordum ama kabul edersem hem ben hem ailem onlara karşı mahcup oluruz. Bu konuyu Melinciğime çalışarak halledebileceğimi söylemiştim, ama beni bir türlü dinlemiyordu.

Hafta sonu gittiğimiz huzur evindeki teyzelerin ve amcaların önünde bile beni ikna etmeye çalışmıştı. Bizim durumumuza tüm huzur evi kahkahalarla güldüğünden huzur evinin sahibi daha sık gitmemizi rica etmişti bizden.

Ama şu an benim yapmam gereken şey şirinonyumumun vazgeçmesini sağlamak. Ben nasıl yapabileceğimi düşünürken, " Ahhhh! Sen yine beni dinlemiyorsun kuzum. Nedir benim senden çektiğim? " dedi. Kahverengi saçları, kırmızı dudakları ve ojeli elleriyle bana kızmış olan kusursuz Melin.

Tam o sırada beni kurtaran ses Efsane teyzenin sesi olmuştu, " Kızlar! Siz iki saattir ne yapıyorsunuz odada?" Benden cevap alamayan Melin iyice kızgın görünüyordu. O benim yatağımın bense yatağımın yanındaki koltuğun üzerinde hareketsizce kalmıştık. Annesinin kapıyı açması üzerine Melin ellerini dizlerine vurup sinirini belli etti.

Efsane teyze gözlerini kısıp, sen o bakışı bana mı attın dercesine Melinime baktı. Annesinden hiç hoşlanmayıp, sürekli davranışlarını eleştiren Melin başını duvara doğru çevirdi.

Neden böyle yaptığını hiç anlamıyordum. Benim hayattaki tek idolüm Efsane teyzeydi oysaki. Aslında buna idol denmez, o bana hayata nasıl bakmam gerektiğini öğreten kişi. Onu örnek alarak yaşamak, sürekli onu inceleyip ne yapmam gerektiğini anlamak...

Ben çocukluğumdan beri onunla büyüdüm. Annemden çok onu sevdim. Ama o da Melinden çok beni sevdi, kızından çok beni...

Belkide Melin bunun farkında olduğu için annesini sevmiyor, onu görmek bile istemiyor ama babası olmadan yapamıyor. Başımı kaldırıp kızı çoktan dışarı çıkmış olmasına rağmen, hala kapı aralığından bana bakan Efsane teyzeye baktım. Ona baktığımda bugüne kadar benim için yaptığı şeyleri düşündüm. Herkesin beni suçladığı olaylarda o beni savunmuş, suçsuzluğumu birlikte kanıtlamıştık. En küçük vazo kırma olaylarında bile yanımda olan Efsanem beni bu durumda asla yalnız bırakmaz.

Aniden ayağa kalkıp ona sarıldım. Sarıldığım an ikimiz de ağlamaya başladık. O benim için bir melekti. Yönümü bulmamı sağlayan bir melek... " Ne oldu sana küçüğüm? Neden böyle ağlattın bizi? Bir sorun mu var yoksa ? " Bu soru üzerine ona daha sıkı sarılıp daha çok ağlamaya başladım. O olmasa ben kendi yolumu bulamazdım. Benim okulumda, eşiyle birlikte öğretmen olması benim şansım sanırım.

Efsanem 'in kollarında ağlamayı kestikten sonra yüzüne bakıp , "Sen olmasan bugüne kadar başıma gelen hiçbir şeyle baş edemezdim. Biliyorsun değil mi? " dedim. Bu sözlerim kaşlarını çatmasına sebep oldu. Ve yüzüme bakıp, " Bu asla doğru değil sen çok güçlü bir kızsın ve ben olmadan da her şeyle baş edebilirdin. Seni böyle düşündüren şey ne, bilmiyorum ama bir daha böyle birşeyi senin ağzından duymak istemiyorum. " " Teşekkür ederim. Bugüne kadar yaptığın her şey için teşekkür ederim Efsane teyze... "

Ben sözlerimi bitirir bitirmez aşağıya indiğini sandığımız Melin koşarak basamaklardan indi. İkimiz de aynı anda birbirimize bakıp arkasından koşmaya başladık. Melin yanaklarından süzülen gözyaşlarını silerken ağlıyordu. Aniden arkasına dönüp , " Ben sana ne yaptım Gül?! Ne yaptım da sen benim annemi benden kopardın? O seni benden çok seviyor Gül! O-seni-benden-çok-seviyor! Ben onun öz kızıyım. Sizin aranızda ne oldu umrumda bile değil. Anladın mı? Ben annemi senin yüzünden tanıyamadım Gül. Onu anlayamadım. Senin yanında küçüklükten beri benim annem var. Peki ya benim? Dur ben söyleyeyim istersen, hiç kimse! Şimdi peşimden gelmeye çalışıp rahatınızı bozmayın. "

İmkansızın ŞarkısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin