7-Kutuplar (Yılbaşı özel)

112 22 0
                                    


Hepinizin yeni yılı kutlu olsun, 450 kişiyiz! Çok teşekkür ederim. Bölümü ben(Aysel) atıyorum. Çünkü dün Meltem'in doğum günüydü ve bu bir süpriz.
Umarım yeni yılınız istediğiniz gibi geçer. İyi seneler...

Gül'den...

Ölümden kurtulmuş bir insan olarak ben , ondan nasıl kaçacağımı bilemiyordum. Gecenin bir vakti ne yaptığımdan habersiz hiç tanımadığım bir adamın yanında olmam yetmezmiş gibi bir de kendi kendime konuşmaya başlamıştım. Aman Tanrım! Bu olanları Melin'e anlatsam çıldırırdı. Ama Onunla da konuşmuyoruz. Of... Şimdi bu konuyu hatırlamam gerekmez. Hem zaten o benimle iki gün küs kalmaya dayanamaz ki. Bu sefer farklı tabi... Daldığım yerden ayrılıp yan tarafımda sakince arabayı kullanan yabancıya baktım. Onda değişik bir şey var beni kendine çeken... Bu çok tuhaf daha önce tanımadığım biri bana hiç bu kadar tanıdık gelmemişti. Dur bir dakika. Bu dün akşam gördüğüm ve sadece gereksiz şeylerle uğraştığını düşündüğüm, özgüven canavarı değil mi?

" Durdur arabayı!" dedim. Ve bir tepki vermesini beklemeden kapıyı açtım. Bunun ne kadar delice olduğunu anlamam biraz geç olsa da bozmadım. Büyük bir şaşkınlıkla bana baktı ve " Ne yapıyorsun sen? Delirdin mi? " dedi. " Durdur dedim sana yoksa atlarım. Çok ciddiyim!" diye bağırdım. Doğrusunu söylemek gerekirse intihar etmeyi beceremeyen birinin şimdi kendini arabadan atacağına inanmak zordu. Buna ben bile inanmamıştım. Onun inanmasını beklemek Melin'in beni affetmesinden daha zor.

Ediz'den...

Ne? Ciddi mi? O ve ciddi olmak? İnanmak zor doğrusu. "Saçmalamayı bırak da bana ne olduğunu anlat. " en azından bu daha mantıklı bir seçenek. "Sana söylediğim şeyi yap! Durdur arabayı!" Yine aklından neler geçiyor acaba? Onun farklı bir kişiliği var, kesinlikle farklı düşünceleri. Sürekli değişen duyguları. Nedense gözlerim bir an dudaklarına kaydı, gözleriyle anlattıklarını kanıtlayan saf dudaklarına.

Ona baktığım an nefes alış verişleri yavaşladı ve kısık bir sesle, "Neden öyle bakıyorsun?" benden korkuyor, evet şu an o saf dudakları bunu anlatıyor. Onu öpmek, şu an hiçbir şeyi umursamadan onu öpmek istiyorum. Aklıma yüzümde oluşabilecek kırmızı el izi gelince duygularımı kalbime gömdüm.

"Eğer arabayı durdurmayacaksan sana sorduğum soruya cevap ver, o akşam kulüpten çıkarken yanındaki kızı perişan edecek ne söyledin?" Evet şu an beni şok eden soru, üzerime kar yağıyormuş gibi hissetmeme sebep oldu. Alev'i biliyor... ve onu bilmesine rağmen yanımda... ya Alev onu bilseydi?... hayatımda olmasına rağmen yanımda başka bir kızın olduğunu bilseydi?... ben Alev'in hayatımdaki yerini biliyor muyum? Bu kız, şu an yanımda oturan kız, saf ve sorgulayı gözlerini bana dikmiş olan kız, ondan daha mı değerli? Peki öyleyse neden?

Belki de benim ona uygulamaya çalıştığım hayata bağlanmasını sağlayan şeyleri aslında o bana uyguluyor. O benim nefret ettiğim dünyadan olmadığı için tüm gücü üzerine çeken, mıknatısın öteki kutbu gibi. O kutup beni hayata bağlayan güçlerin ta kendisi.

"Sana, ona ne söylediğimi anlatırsam yarın benimle birlikte gelip verdiğin sözü tutar mısın?"

Ne? Ama ben az önce kalbimi sorgulayan, bunların saçmalığını idrak etmeye çalışan insanım ve ayrıcaaa, evet dostum ben Ediz'im!

Sonuçta Arın gibi aklı başında bir insanı bile çıldırtabilmiş ben, Ediz Serman, tamam bu benden beklenebilecek şeyler... Fark etmeden dudaklarım yukarıya doğru kıvrıldığında,

"Aklından ne tür şeyler geçtiğini bilmiyorum ama ben sana zaten bir öneride bulunmuştum bay ukala! Sinir bozucu gülümsemeni bir kenara bırak ve bana bir cevap ver artık!" dedi.

"Bir, aklımdan geçirdiklerim seni ilgilendirmez. İki, bana ukala diyemezsin. Üç, dudaklarım hakkında düşündüklerinin bunlar olmadığına eminim ve son olarak sana o akşam neler olduğunu anlatacağım ama yarın benimlesiniz küçük hanım." Çok ve hızlı konuşmuştum. Aklı karışmış ve şaşırmış görünüyordu. Saat gece yarısı 3'ü bulurken o, yaşadığı yerden çok uzakta bir yerde kalkıştığı intiharın etkisinden çoktan kurtulmuş ve beni zor durumda bırakacak sorularla uğraşıyordu.

Ondan cevap alamayınca sözlerime devam ettim, "Peki. Cevabın 'evet' olduğuna göre anlatıyorum." Hala bir şey söylememişti. "Ben o akşam her gün olduğu gibi nefret ettiğim hayattan kaçmak için piyanoya, müziğe başvurmuştum..." Ona tüm olan biteni anlattıktan sonra yüz ifadesinden ruh halinin ne olduğunu anlamaya çalıştım.

Garip görünüyordu. Sanki ona anlattıklarımı zaten biliyormuş gibiydi ve başını bir şeyi ölçer gibi iki yana sallıyordu. Nihayet konuştuğundaysa,

"Tahminlerimde yanılmamışım." dedi. Neyi kastettiğini anlamamıştım. Bunu anlamış olacak ki hemen ardından, "Sizin gibi insanların ancak saçmalıklarla uğraşabileceğini biliyordum. " dedi.

Bu da ne şimdi? O akşam bizi nasıl görmüş olabilir ki? Bu tahminleri yapabildiğine göre her şeyi görmüş olmalı. Anın şoku ve biraz da siniri ile, "Sana bu durumdan nefret ettiğimi söylemiştim! Ayrıca birlikte piyano çalarken böyle düşünmüyordunuz küçük hanım!" dedim. O an utançtan yerin dibine girmişti. Zaten piyano çalarken evin içini dolduran yanlış çalınmış notalarla, ellerimizin birbirine değişiyle yeterince utanmıştı. Şimdi bu söylediklerimle bana, ona ihanet etmişim gibi bakıyor. Ama bu duyguyu iyi bilirim. Annem beni babama karşı korumayacağını söylediğinde, daha doğrusu tehdit ettiğinde kendimi savunmasız ve ihanete uğramış hissetmiştim.

Sadece ihanete uğramanın değil, ihanet etmenin de can yaktığını şimdi anlıyordum. Aslında bu saf kızdan yararlanmak isteyen biri onun duygularına önem vermezdi. Peki benim amacım ne acaba?

"Durdur.." bu sefer kelimeler ağzından fısıltı olarak dökülmüştü. Hemen ardından ağlamaya başladığında arabayı durdurup aşağıya indim.

Ben ne yaptım? Kesinlikle amacım bu değildi. Onu üzmeye de kırmaya da hakkım yok.

Gül'den...

Bana kendimi, olmadığım biri gibi gösteriyordu. Acaba onun gözünde gerçekten bir fahişe gibi miyim? Bu umrumda değil. İstediğini düşünebilir. Ben kendimi bildikten sonra başkalarının benim hakkımda düşündükleri umrumda olmaz. Peki o zaman ben neden ağlıyorum?

Ben en başından hata yapmıştım. İntihar etmek, sadece buni düşünmek bile bir kurtuluş değildir. Tüm bu olanlar benim suçum ona evet dememeliydim. Bir an önce eve gitmek istiyorum... Aynı anda gitmemek...

İmkansızın ŞarkısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin