Uyanır uyanmaz çatıya çıktım. Orası tavanarasına benzer biryerdi. Ayakta durulmayacak kadar alçak tavanlı (ben dört ayak pazisyonunda sürünüyordum) olması tam bana göreydi. Arenaya gitmek için altı saatten az zamanım vardı. Güneşin ufuk çizgisinde yavaşça süzüldüğünü bana gösteren ufak, bir kenarı çatlak pencereye baktım. Burası odanın (belki oda denilmeyecek kadar pis ve küçük olsa de benim için oda) tek ışık kaynağı ve penceresiydi. Burası biraz pis olsa da, pencerenin yanındaki beş metrekarelik alan idare edilebilecek düzeydeydi. Hatta eski mıntıka halkı için normal bir düzey olsa da, biz eski Capitol'den çıkmalar için pisti. Neyse ki bunu umursamayan bir insandım.
Dün olanlar aklımdan çıkmıyordu. Burada rahatça dinlenirken (hayır kesinlikle şekerleme yapmıyordum) Yanıma bir adam gelmiş ve beni çekiştire çekiştire çıkarmıştı. Katniss ve Peeta yanıma gelmişlerdi. Katniss önce yanıma ulaştığı için tüm açıklama ona yapılmıştı. Yani buna açıklama denirse:
"Biz onu götürüyoruz. Belki puanı değişir. Geri getiricez," demişti. Süper açıklama! Arkamdan birinin "Liroy!" diye bağırdığını duymuştum. Önce onun Lily olduğunu zannettim ama nerde! Kimin bağırdığını anlamam zaman aldı. Önce Lily'yi duyduğumu zannedip, içimi bir umut patlamasıyla dolmasına izin vermiştim. Bana veda etmeye geldi, diye düşünmüştüm. Kurada bakışmıştık. Bana sakin ol. Zaten sen çıkmazsın. Sen veya ailen ne yaptı ki? demişti. Haklıydı. Hep haklı çıkardı. Zaten o yüzden kurada ismim çıkmayınca ifadesi değişmedi ya...
"Liroy!" diye bağırdı biri. Bu Peeta idi. Yanına gittim. Ne olduğunu anlamam uzun sürmedi. Beni kolumdan tuttuğu gibi odama götürdü. Bana ne olduğunu bilmiyordum. Uykudayken oluyordu. Sanırım uyurgezerdim.
Odam hakkında nutuk çektikten sonra stilistim gelene dek oyalandım (tam dörrt saat). Ardından stilistim geldi ve bana giyeceğim kıyafeti gösterdi. Hazırlık ekibim odaya daldı.
Yarım saat - bir saat sonra hazırdım ve oyalanıyordum. Sonunda beni platforma götürdüler. Stilistim ile kuru bir veda (daha çok elveda) ettikten sonra platform yükseldi. Ama yarı yolda durdu. Vakit erkenmiş! O zaman benim burada ne işim vardı! Ama ben platformdan çıkmadım ve parmak ucuma basarak arenayı izledim. Burası bir çayırdı ancak ileride bir orman vardı. Bu ormanın yanında bir kayalık ve ardında dağ, onun yanında çöl ve bitişiğinde buzullardan oluşan bir alan. Cornucopia silahlardan çadırlarla ve akla gelebilecek her şeyle dolu...
Sonunda izlemeyi bırakıp oraya çıkmaya karar verdim. Ellerimi halkanın çizgisi olan Küçük bir duvar gibi olan çembere tutturdum. Platform tıpkı diğer oyunlardaki gibi tüm daireyi kaplamıyordu. Parmak ucuma basabileceğim kadar bir çember vardı duvarın içinde!
Önce tutunduğum ufak duvara doğru kendimi çektim. Göğüs kafesimİn en altındaki kemiklerim boşlukta kalacak çekilde çıkmıştım ki, destek alamayıp düştüm. Boyum kısaydı ben güçsüz değildim! Tekrar denemeden önce camı araladım ve kablolardan bir tuzak yaptım. Tekrar deneyip çıktığım sırada bunu ikinci mıntıkadan gelen, şimdiye dek gördüğüm en güçlü kariyer olan çocuğun çemberinin önüne fırlattım. Cornucopia'ya koşarsa takılıp, tuzağıma düşecekti. Kameraların kapalı olduklarını biliyordum çünkü hem daha önceki Açlık Oyunları'nı babamla oyun kurucu kameralarından izlemiştik, hem de oyalanırken şöyle bir kamera odası yapmıştım.
Ardından platforma atladım ve planımı gözden geçirmek için camı açtım ve Jason'u bulmaya karar verdim. Ama çok dikkat çekeceğinden ve biri duyarsa yakalanıcağımdan korkarak onun platformuna bir not yazdım:
Dostum seni koruyacağım. Vakit kaybetmeden silahlara ve çantalara, işimize ne yararsa kap. Bana güven. Bir planım var.
Not: Bunu gizlice imha et.
Ardından bir "keşif " daha yapıp, beni tekrar çağırıncaya kadar oyalandım. Sonra geri geldim ve platform yükselmeye başladı. Jason bana bakıp sırıtttı. Notu okumuş olmalıydı. İkinci mıntıkadan kız şahin taklidi yapıyor gibi etrafı süzerken, aynı mıntıkanın erkek haracı tuzağımı görmemiş gibiydi. Sonra bir duyuru yapıldı:
HARAÇLAR! KURALLAR AYNIDIR! HAYATTA SADDECE BİRİNİZ KALACAK! UMARIZ ŞANS HEPİNİZE UĞRASIN... 76. AÇLIK OYUNLARI BAŞLASIN!
Geri sayım...
Bir dakikadan az vaktim vardı. Jason hızlıca kafasını yukarı aşağı oynatarak bana "hazırım" yaptı. Ben de aynı hareketi yaptım.
10,9,8,7,6...
Zaman azalıyordu.
5,4,3,2,1... ve sonra siren sesi... Oyunlar başlamıştı.
Merhaba!
Not bırakmayı sevitorum da.
Bu bölüm çok yazım yanlışı içerdiğinden silip tekrar yayınladım.
Bu nedenle okunma sayısı ve vote sıfırlandı.
Destek olursanız seviniriz görüşmek üzere!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
76. Açlık Oyunları
FanfictionBaşkan Snow ölmüştür. Ancak hala Başkan Coin'in oylaması yani Capitol çocuklarının Açlık Oyunları bir rafta bekliyor. İşte 76. Açlık Oyunları! Ve de bu oyunları yaratan gizemli bir el... Aralarında Snow'un yiğeni de olan bir oyun... Peki ya içlerind...