Saturnalia ||ChanBaek

Have Been Authorised For Use

Bölüm şarkısı: two lanes-away
*************

"Efendim..."

"Park Chanyeol, Arınma için bana üç erkek bulmanı söyledim. Bu kadar zor mu?" Başkan sinirli sinirli nefes alıp veriyordu.

"Değil, efendim."

"Ben ve ailem de vatani görevimizi yapmak için senin bize birilerini getirmeni bekliyoruz."

"Elbette... Sizin için en uygunlarını arıyoruz. Sizin Arınma'nıza layık olabilecek birileri."

"Hızlı ol."

"Emredersiniz. Tanrı devletimizi korusun." Telefon kapandığında arkasına yaslanıp gözlerini devirdi. Daha ikinci gün yeni bitiyordu ve Başkan sanki gün kalmamış gibi davranıyordu.

Birilerini bulmak için ara sokağa daldı. Karanlıkta kimseyi göremiyordu. Yine de her ihtimale karşı 'Öp beni' yazan maskesini yüzüne taktı ve birilerini yakalamaya hazırlandı.

"Chanyeol. Bir saniye kenara çek." Loco heyecanla arkadaşının omzuna vurduğunda Chanyeol frene bastı.

"Ne oluyor be? Birilerini mi gördünüz?"

"Dostum, iki saniye düşündüm ve harika bir karar aldım."

Chanyeol, Jackson ve Hyejin boş bakışlarla onu inceliyorlardı. Loco bir karar aldıysa bu pek de iyi bir karar olmazdı genelde.
"Loco... Şu an görevdeyiz, biliyorsun."

"Lütfen!" Loco eğilip Chanyeol'un sert maskesine birkaç kere vurdu. "Erkek erkeğin halinden anlamaz mı?"

Jackson ağzındaki kürdanı Loco'ya doğru fırlattı ve bir kahkaha attı. "Erkeğin halinden senden daha iyi anlıyordur muhtemelen, herif gay."

Hepsi birbirine bakıp gülerken Chanyeol gözlerini devirdi. İşaret parmağını baş parmağına yaklaştırdı ve onlara gösterdi. "Sizi öldürmeme şu kadar kaldı."

"Bunu şoför koltuğuna kim oturttu ya?" Loco mutsuz bir şekilde eğilip el frenini çekti. Bunu o kadar ani yapmıştı ki hepsi öne doğru büyük bir hızla savruldular.

Chanyeol sessiz bir küfür savurdu ve maskesini çıkarıp ona baktı. Elini arkadaşının yakasına attı ve kendine çekti. "Bak, Loco. Şoför benim. Takım kaptanı da benim. Ben duruyoruz demeden durmak yok, anlaşıldı mı?"

"Anlaşıldı kaptan. Başkan'ın verdiği görev yüzünden çok gerginsin. Anlıyoruz." Loco onun elinden kurtuldu. "Ama biraz bize de güvenmen gerek."

Loco silahını boynuna asarak arabadan indiğinde Chanyeol cama vurdu. "Loco! Hemen arabaya geri geliyorsun!"

Loco onu duymamış gibi davrandı. Birkaç adım attı ve kepenkleri kapalı olan kuyumcu dükkanına yaklaştı. Jackson'dan yürüttüğü el bombasının pinini çekti. "Kulakları tıkayın!" Gülerek birkaç adım geri çekildi ve kuyumcu tellerinin havaya uçmasını izledi.

Loco kuyumcunun içinde kaybolurken diğer üçü de arabadan indi. Hepsi maskelerini yüzlerine geçirmişlerdi. Jackson elindeki patlamaya hazır el bombalarını havaya atıp tutuyordu. Chanyeol'un eli silahından bir an olsun ayrılmamıştı. Hyejin kılıcını belinden çıkarıp etrafı kontrol etti. "Aptal Loco eğer bana kolye falan çalmak için bu kadar ses çıkardıysa..."

Loco tekrar geldiğinde elinde küçük bir şey tutuyordu. Ne olduğu anlaşılmıyordu. Chanyeol ve Jackson'u iki yanına aldı. "Bizi koruyun. Çok önemli bir şeye tanık olacaksınız."

İkisi onlara kalkan olup etrafı gözetlerken Loco Hyejin'in elini tuttu. "Prenses, izninizle..." Onu Chanyeol ve Jackson'un arasına çekti. Bir süre sevgilisinin yüzüne baktı ve mutlu bir şekilde gülümsedi.