Göz kapaklarım çok ağır da olsa açmayı başardım. Hastane odasında yatıyordum. Odada hafif vanilya kokusu vardı. Sanırım bu koku Tae'den yayılmıştı. Kafamı hafifçe çevirdim ve Tae orada uyuyordu. Masumdu, hemde çok masumdu. Hafifçe yerimde doğruldum. Keşke haraket etmeseydim, gözleri anında açılmıştı. Gerçekten bu durum beni şaşırtmıştı.
"Dün ne oldu?"
Bana sadece boş gözlerle baktı. Kötü bir şey söylediğimi düşünmüyordum. Gerçekten kötü bir şey de dememiştim. Ne olmuştu buna bir anda. Gözlerini kırptı.
"Sadece bir kaza..."
Gerçekten çok soğuk bir şekilde cevap veriyordu. Ne olmuştu buna bir anda?
Bir anda kapıyı sertçe çarpıp gitti. Hemen telefonuma uzandım ve Hoseok'u aradım. Nedenini şahsen bende bilmiyordum. Hoseok açmadı.2 dakika sonra...
Herkesi aramıştım ama hiç biri açmamıştı. Gerçekten bir gariplik olduğunu fark etmiştim. Hemen hastaneden çıkmak istiyordum. Uyusam iyi olurdu. Çünkü 3 gündür hiç gözümü bile kapamadım. Gözlerimi kapatıp, kendi içimde uyku meditasyon yapmaya başladım. Bu insanı gerçekten rahatlatıyordu. Ve daha fazla dayanamayıp gözlerimi sonsuz karanlığın içinde yumdum... aradan sanırım 30 dakika geçmişti! Ama kimseden ses çıkmıyordu. Endişelenmem mi gerekiyordu? Onlar kendilerini koruyabilirlerdi. Sanırım... Aniden telefonuma bildirim geldi.
Taetae:
Jungkook çok üzgünüm! Benim kim olduğumu sana söylemem gerekirdi. Ama tehdit edildim. Anla beni lütfen...Sadece gözlerimi kırptım. Ne demek oluyordu bu?
Taetae:
*KONUM*
Attığım konuma gel!
Gelmezsen arkadaşların ölür!!Bu mesaja ile sadece sırıttım. Peki kimdi bu? Hemen üstümü giyinip, dışarı çıktım. Yakındaydı.. Sanırım. Koşmaya başladım, sanki son defa koşuyordum. İçimde kötü bir his oluştu bir an için. Ne oluyordu bana? İşte depo... Ailemin öldüğü depo... Kötü bir şey yaptın Tae! Ve sen bunun farkında değilsin!!