1.6

1.2K 76 13
                                    

Bilincim kaybolmuştu ve sanırım üstünden 1 gün falan geçmişti. Kafamın arkası feci şekilde ağrıyordu. En son duyduğum ses kime aitti peki? Hiç bir şeyi artık kafam almıyordu. Rüyanın içinde rüya görüyordum?

"Hayır rüya da değilsin?"

Duyduğum ses ile arkama bakmak istedim ama sandalye de bağlıydım, haliyle hareket bile edemiyordum. Neden bağlamak için tırmanma ipi kullanırlar ki?

"Korkak mısın önüme gel ve konuş sıkıyorsa!"

Tok ayakkabı sesleri daha da çok yaklaşmaya başladı. Geliyordu, bakalım kimsin piç! Dibime girdiğine emin olduğum zaman iğrenç bir kahkaha attı.

"Bok gibi gülüyorsun..."

İnadına tekrar tekrar gülüyordu. Özürlü olduğu buradan zaten kesinleşti.

"Kurallarım var..."

Açıklama bekler gibi kaşlarımı kaldırdım.

"1. Kural/ Bana asla karşı gelme!"

Amacı neydi bu malağın?

"Neden sana karşı gelmemem mi gerek, sahibim misin?"

Tekrardan iğrenç bir kahkaha attı. İnadı büyüktü, onunla işim zor olacaktı.

"En yakın zaman da senin sahibin olucam bebeğim!"

Bu adamı tanımıyordum, ve yaptığı hareketler beni sinir ediyordu. Belki de amacı oydu ama ne istediğini almayacağı kesindi.

"Olamayacaksın, benim zaten bir sahibim var! Ama bir dakika sen ondan daha çok yakışıklısın, seninle olabilirim..."

Tabiki de olmayacaktın. Planım vardı ve umarım bir sıkıntı çıkmadan bitirebilirdim.

"2. Kural/  Bana istediğim her şeyi vereceksin!"

Sırıttım...

"Götümü al!"

Yine iğrenç kahkaha attı. Bu adam gülmeden duramıyor muydu?

"Onu da alıcam merak etme sen!"

İçimdeki sinir katmanı patlamak üzereydi. Ve bu katman patladığı an işten geçer, önüme geçer herkes ölür... Dudaklarımı ısırdım. Aptal adam ise çekip gitmişti, ben burada oturuyordum. 'İnsan bir çözer piç!' Evet şimdi sırada sıkıntıdan patlama zamanı...

"Kimse var mı??"

Sanırım yoktu, etrafa bakındım ya adamla yatma numarası yapıp kaçacaktım ya da buradan bir yok bulup kaçacaktım...

"Var!"

Ne?! Bir dakika burada benden başka birileri mi var? Benim gözlerim me zamandan beri görmüyor.

"Nerdesiniz?"

"Karanlık taraf, boşuna bakma arka tarafındayız!"

Ayağa kalktım. Evet bunca süredir ipler ile uğraşıyordum. Ne yapalım bu konuda çok iyiyim?

"Ne ara çözdün??!"

Aradan bir yerden kız sesi gelmişti. Ayrıca bu ses çok tanıdıktı. Belki sadece beyin oyunu.

"İki saattir onlar ile uğraşıyordum."

Şimdi ne yapacaktım peki? Onları mi kurtarmam gerekiyordu? Tamam ama yanımda tutamazdım. Onların olduğu tarafa doğru yöneldim. 7 saniye sonra gözlerim karanlığa alıştı. Oha!!! Bunlar kaç kişiler??! 10...15...18...22 çüş!!

"Boşuna şaşırma biz bit birlerimiz ile burada tanıştık."

"Aynen öyle, adamları bizi topluyor ve canları sıkıldığı zaman ya kullanıyorlar ya da direkt öldürüyorlar!"

Gözlerim anında açılmıştı. Yaşlı kadın bile vardı, pardon yaşlı kişiler! Adama bak istediği gibi kullanıyor! Kıskandım! Ne güzel kendimi 1. sanıyordum. Birisi geldi yerimi kaptı.

"Bizi kurtaracak mısın Jungkook?"

Daldığım yerden hemen ayrılıp adama baktım. Adım mı nerden biliyordu?

"Adımı nerden biliyorsunuz?"

"Adamları seni buraya taşırken birisi sana Jungkook dedi, oradan biliyorum!"

Kafamı onaylarcasına salladım. Zaten ne diyebilirdim ki? Hemen yanlarına yaklaşıp ellerini çözdüm. Hepsi bileklerini temizledi.

Kapı açılmıştı... Ama nasıl? Yutkundum... Onun burada ne işi vardı?

"Adamın yardımcısı geldi, çabuk olun saklanın!"

Adamın dediğini kafam almıyordu. Ne?! O mu adamın yardımcısı?

mine! /taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin