Berlin'den
Ali'lerin evinin önüne geldiğimizde,Pars kapıyı hafifçe çaldı.
Anında kapı açılmıştı. Karşılaşmak istediğimiz manzara asla dağılmış bir Tekelioğlu değildi.Gözyaşlarının izleri yanaklarındaydı ve gözaltı morlukları çok net belli oluyordu.
Gözleri aşırı derecede şişmiş ve kızarmıştı,dudağı kupkuruydu.
"Ali?" dedim ona sarılarak.Ağlamaya benim omzumda devam edince içimde bir şeylerin koptuğunu hissettim.Arkadaşımı,dev adamımı hiç bu kadar üzgün görmemiştim.
Ali her zaman toparlayan taraf olmuştu,toparlanmaya muhtaç olan taraf değil.
Benden ayrılıp gözyaşlarını sildi hızla.Ardından kapının kulpunu tutup geçmemiz için geri çekti.
Gülümseyip içeri geçtiğimizde,salonda oturan Nisan ablayı görmüştüm.
"Hoş geldiniz çocuklar!"
"Ooo Nisansu buradaymış!" dedi Pars Nisan ablanın yanına giderken.Hızla ona sarıldı.
Ben de yanlarına gittiğimde Nisan abla Pars'tan ayrılıp bana sarılmıştı.
Ali ise ters görüntüsüne zıt bir şekilde bize bakıp gülümsüyordu.
Ayrıldığımızda evin gece mavisi deri koltuklarına oturduk.Nisan abla dışarıda dolaşacağını söyleyip evden çıkmıştı.
"Ali...Şey doğru mu?" dedi Pars kafası yerde bir şekilde.
"Yalan söylenecek bir şey yok,evet ondan hoşlanıyorum."
"Kendine dikkat et,Ali.Dağılmışsın resmen."
"Toparlanacağım,sadece kendimle yüzleşmek istiyorum.Ben...Ben kendimi kaybettim.Kim olduğumu bilmiyorum,Berlin. Kendimi bulmak istiyorum..."
"Nasıl istersen kardeşim."
Ardından ufak bir sessizlik oldu.Olduğumuz ortam oldukça gergindi.
Pars'ın telefonunun çalmasıyla açıp kulağına götürdü.
"Efendim anne?..Ne?..Bekle geliyorum tamam...Tamam panik yapma bir şey yok!"
Hızla ayağa kalktığında,ikizin de bakışları ona dönmüştü.
"Hayırdır?" dedi Ali sakince.
"Ayça ateşlenmiş,Berlin,senin arabanla bi hastaneye kadar gitsek olur mu?"
"Soru mu bu geri zekalı?" dedim ve hızla ayağa kalktım.
"Ali biz kaçıyoruz,sonra tekrar konuşuruz."
"Tamam kardeşim."
Kapıya hızla ilerlerken Ali de peşimizden geliyordu.
"Bana da haber verin!" dedi biz arabaya binerken.
Aynı gün,20.00.Ali'den...
Telefonuma gelen mesajla irkildim.Yarı açık gözlerimle telefonuma gelen bildirime baktım.
Baharın 2. ayı: Ablacım ben bugün Sare'lerde kalacağım.Haberin olsun,bekleme beni.Öpüyorum çoooookkkkkkk
Ali: Cıvıklaşma tamam ben de öpüyorum.
Ardından ne yazdığına bakmadan telefonu kapattım.Tekrar bildirim gelince gözlerimi sinirle açıp gelen bildirime baktım.
Barış: Kapıyı aç.
Heyecanla ayağa kalktım.Elim ayağıma dolaşmıştı.
Ablam bugün arkadaşında kalacağı için,Barış buraya gelse de sıkıntı olmazdı.
Kapıyı açıp Barış'a döndüğümde nefes nefese kalmıştı.Hiç ama hiç beklemediğim şekilde karşımda duruyordu.Dağılmış,gözleri kızarmış,mutsuz,kırgın?..
Üzerime doğru gelmeye başladığında sarılacak zannedip geri çekildim.Fakat o sarılmaktan çok daha başka bir şey yaptı.
"Barış? Ne işin-"
Henüz lafımı bitiremeden,Barış'ın dudakları benim dudaklarımla buluştu.
NE?!
Selüüüüm barışsınlar artık aq