Olayın şokuyla ona karşılık verememiştim.O ise sanırım onu artık sevmediğimi zannediyordu.
Kendini geri çektiğinde,gözlerinin dolduğunu görmüştüm.Kollarını bedenime sarıp sıkıca sarıldı.
"Özür dilerim..."
Kulağıma fısıldadığı özürle kendime gelmiştim.
"N-Neden? Yani şey,ne için?"
"Her şey için...Sana yaşattığım üzgünlükler için,seni kırdığım zamanlar için.En çok da seni fark edemediğim için özür dilerim,Ali."
"Beni öptüğünde...Benden iğrendin mi?" dedim çenemi tutamayıp.
"Ali,iğrenmedim.Senden hoşlanıyorum sanırım..."
Kollarını gevşettiğinde gideceğini anlamıştım.Kolundan tutup önüne geçtim.
"Hiçbir yere gidemezsin,Ozansoy.Seni kendime rehine olarak alıyorum!"
"Rehine değil de,eş olarak alsan?"
Söyledikleriyle vücudumdaki tüm sıcaklık yanaklarıma gitti sanmıştım.
"Çok tatlısın!" dedi gülümseyerek.
"Sen de öyle..." dedim çekingen bir tavırla.Kafam da otomatikman aşağı düşmüştü.
Çenemden tutup kafamı kaldırdığında,ela gözlerine takılı kalmıştım.
"Beni...Hala seviyor musun Ali?"
"E-Evet..."
Duyduğuyla gülümseyip bana tekrar sarıldı.
"Sana sarılmalara doyamıyorum be gamzeli!"
Söyledikleriyle kısa bir kahkaha atarken,bir şey fark etmiştim.
Şu an sarışınım yanımdaydı ve...Artık sevgiliydik sanırım?
"Seni seviyorum." dedi kendinden emin bir şekilde.
"B-Ben de seni...Seviyorum."
"Tekelioğlu,kendine gel! Ne bu halin böyle?!" derken geri çekildi.
"Yürü git duş al sana kıyafet bakacağım.Dışarı çıkalım!"
"Barış hiç keyfi-"
"İtiraz istemiyorum!" diye bağırarak odama geçtiğinde,mecburen ortalığı toplayıp duşa girmiştim.
Barış'tan...
Ali duş almaya gittiğinde,dolabını açmış kıyafetlerini inceliyordum.Çok hoş bir sweatshirt bulmuştum.Koyu lacivert rengindeydi ve üzerinde Neptün vardı.
Onu yatağının üzerine bıraktıktan sonra,bir de siyah yırtık kot pantolon çıkarmıştım.Bu takımla oldukça iyi görünecekti.
Seçtiğim şeyleri yatağın üzerine oldukça düzgün bir şekilde bıraktım ve salonda telefonumla ilgilenmeye başladım.