"(Yunho) Bak yanlış anlama biz seni yargılamıyoruz. Sadece sanki bana erkek birinden hoşlanıyorsun gibi geldi."
"(Wooyoung) Yok öyle bir şey. Kimseden hoşlanmıyorum."
"(San) Wooyoung! Nerdesin?"
San'ın sesini duymamla irkilmiştim. Sesi sinirli gelmiyordu. Bu beni nedense mutlu etmişti.
"(San) Oh sonunda buldum seni. Hadi gel, seninle bir şey konuşmam gerekiyor.
Başımı olumlu anlamda sallayıp kendisini takip ettim. Yeosang ile Seonghwa'yı gördüğüm yere gitmiştik. Bu benim sırıtmama sebep olmuştu. Ama San bunu görmemişti tabii.
"(San) Wooyoung ben Joy adına özür dilerim."
Neden onun adına özür diliyordu ki? Onun ağzı yok muydu?
"(Wooyoung) Özür dilemene gerek yok. Özür dileyecek biri varsa o sen değilsin."
"(San) Haklısın. Ama sadece bu değil. Bir de teşekkür edeceğim sana."
"(Wooyoung) Neden?"
"(San) Biz Joy ile sevgili olduk."
Ne? Ne diyordu o? Daha demin bana yürüyen kızla çıkıyor muydu gerçekten...
"(Wooyoung) Ne!? O kız bana daha demin depar attı farkında mısın?"
Neden gülüyordu? Şaka mı yapmıştı? Şakaysa bile hiç komik değildi.
"(San) O olay pek öyle değilmiş. Joy beni kıskandırmak için öyle yapmış. O da beni seviyormuş ve duygularımı ölçmeye çalışmış. Hepsi bu."
"(Wooyoung) Buna inanmış olamazsın değil mi?"
"(San) Doğru söylediğine eminim. Yanımda benden özür dileyerek ağladı."
"(Wooyoung) Bu inanman için bir sebep değil. Beni süzdü bildiğin ve hareketleri çok gerçekti."
"(San) Wooyoung yeter! Ne olursa olsun ben onu seviyorum ve biz artık çıkıyoruz. Alışırsan iyi edersin. Seninle aramı bozmak istemiyorum ve sen şuan beni zorluyorsun."
"(Wooyoung) Ne yani o iki günlük her önüne gelene sulanan kızı mı seçeceksin bana karşı?"
Sustu, bir şey demedi. Ama benim kalbim kırılmıştı. Nasıl o kızın gerçek yüzünü görmez ve kaç yıllık arkadaşını es geçip onu seçebilirdi? Eski San'a ne olmuştu? İki günde ne değişmişti?
"(Joy) Ahh San aşkım. Aaaa Wooyoung merhaba."
Beni görünce utanmış gibi yaptı. Açıkçası oynayamıyordu. Küçük şeytan...
"(Joy) San sana olanları anlatmıştır zaten. Yine de özür dilerim. Seni kullanmam doğru değildi."
Yüzüne bakmıyorum. Şuan tek baktığım yer San'dı. Joy ile ilgileniyor onun saçını okşuyordu. Tiksiniyormuş gibi bir bakış atıp oradan uzaklaştım. Bu vapur gezisi bana hiç iyi gelmemişti...
҉
Sonunda kısa olan ama benim için çok uzun geçen vapur gezisi bitmiş vapurdan iniyorduk.
"(Yeosang) Yaa şeyy... Biz Seonghwa ile sevgili oluşumuzu kutlayacağız da siz de gelmek ister misiniz?"
Utana sıkıla söylemişti. Hâlâ alışamamıştı. Seonghwa sırıtmaya başlamış Yeosang'a lütfen artık utanma diyordu.
"(Wooyoung) Ben geliyorum."
Mingi ve Yunho da aynı anda bizde geliyoruz demişlerdi.
"(Joy) Yaa çok şekersiniz. Ben de davetliyim değil mi?"
Ay sen eksik kal.
"(Seonghwa) Tabii isterseniz gelebilirsiniz."
Joy sevinç çığlıkları atıyor San'a gidebilir miyiz diyordu. San en sonunda kabul etmişti ve Joy onun boynuna atlamıştı.
Artık tepki veremiyordum. Ne yapacağımı şaşırmış sürekli ayrılmaları için dua ediyordum. Çünkü ne dersem diyeyim San kulaklarını herkese karşı kapalı tutacaktı.
"(Seonghwa) Akşam buluşuyoruz o zaman."
Hepimiz olumlu anlamda başımızı sallayıp dağılmıştık. San ve Joy kafeye, Yeosang ve Seonghwa yemek yemeye gideceklerdi. Bizde Yunho, Mingi, Jongho, Hongjoong ve ben eve gidiyorduk.
"(Jongho) Yeosang ve Seonghwa'ya çok şaşırdım."
"(Mingi) Ben daha çok San'a şaşırdım. Kız resmen yürüdü Woo'ya."
Kendilerini dinliyor fakat cevap vermiyor yavaş yavaş onları izliyordum.
Hongjoong arada arkasını dönüyor bana bakıyordu.
"(Hongjoong) Evet San çok saçmaladı. Gözü görmüyor kulağı duymuyor sanki. Gözünün önünde yaşandı olay. Kızın iki ağlamasına inanıyor. Umarım ileride üzülmez."
"(Wooyoung) Umarım."
Verdiğim ani cevaptan ötürü bana dönmüş bakıyorlardı.
'Ne var?' dermiş gibi onlara bakıyordum. Galiba olanlara San'a karşı olan sevgimi çok belli ediyordum...
_____________________________
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
