*Güneşin en güzel sabahına uyanmışım gibi...*
'Bazı sabahlara uyanırsınız, uykunuzu alamamış ama uyandığınıza şükredersiniz. Ya da gece kabus görmüşsünüzdür, sabah her şeye şüpheyle yaklaşırsınız. Kan ter içinde uyanıp, bir daha uyuyamayacağınıza eminsinizdir ama gözlerinizi kapattığınızda hemen uykuya dalarsınız. Dalmak... Uykuya mı yoksa derinlere mi? Kafanızı karıştırır bazı uykuya dalmalar. Benim hikayemde böyle başladı...'
(Deniz)
Terler içinde uyandığımda direk saate baktım. 04.58. Garip bir rüyadan uyanmıştım. Ya da bir kabus. Artık her ne derseniz. Psikoloğum her gece rüyamda ne gördüysem uyku günlüğüme yazdırır. Bunun bana 'iyi' geleceğini söyler hep. İyi gelir mi bilmiyorum ama içimin rahatladığını hep hissederim. Biriyle dertleşirmiş gibi yazarım hep. Dediğim gibi bu beni hep rahatlatır.Çalışma masama geçip solda ki çekmecelerimden ikincisini açıp sakladığım uyku günlüğümü çıkarıp aldım. Çekmeceyi kapatıp, masamın üstünde ki kalemlikten siyah pilot kalemimi aldım. Rüyamda ne gördüysem içimi döke döke yazdım.
Sevgili uykum,
Dün gece hayal dünyamın ne kadar genişlediğini gördüm. Gece bana gösterdiğin o hastane odasından sonra aslında bir hayli düşündüm diyemem. Ama garip bir şekilde içime kurt düşürdün. Şimdi anlatıyım sana neler gördüğümü. Annemin kucağında iki bebek vardı. Biri ben biri de bana benim kadar benzeyen bir çocuk. Kızıl saçlı ve yemyeşil gözlü. Benim erkek halim gibi. Annem ona 'Ateş' demişti. Ve bana bakıp 'Deniz' dedi. Bizi koklayak öptü. Sonra garip bir şey oldu. İki beyaz önlüklü adam Ateş'i annemin kolları arasından çekip aldı. Annemin çığlıkları tüm hastane koridorunda yankılandı. Ve ben uyandım. Sence gerçek olma ihtimali ne kadar? Sanırım annemlerin odasında casusluk yapmam gerekecek!Yazılarımı bitirdikten sonra saatin 09.40 olduğunu gördüm. Anne ve babamın yanına kahvaltı yapmaya indim. Annem bugün çok güzel şeyler yapmıştı. Krepler, yumurtalar, çikolatalar, reçeller. Demek annemin keyfi yerindeydi. Sanırım onlara biraz çıtlatabilirdim.
"Eee... Anne bir şey sorabilir miyim?" Diyebildim biraz ürkekçe.
"Söyle meleğim. Yine mi dolabının kulbunu kırdın yoksa?" Annemin dediğinden sonra kahkaha atıp omuzumu silktim. "Hayır daha değil annem. Ben sadece neden tek çocuk olduğumu merak ediyorum. Yani bir erkek kardeşim olsun isterdim." Annem dediklerimden sonra şok geçirmiş halde bana baktı. Yüzündeki hüznü görebiliyordum. Asla yalan söylemeyi beceremezdi. Ama ben hep inanmış gibi yapardım.
" Sen bize yetersin kızım. Daha ne çocuğu bu yaştan sonra. Hey Allah'ım!" Annem bana yalan söylüyordu. Odama yavaşça çıkarak kapıyı aralık bıraktım. Aklımı bir sürü soru kemiriyordu. Benim bir kardeşim hatta ikizim şuan benden belki çok uzakta belkide çok yakınımdaydı. Benim bir ikizim vardı. Bunun doğru olmadığını düşünerek yatağıma sakince oturdum. Çünkü annem birazdan işe gidecekti ve ben casusluğuma başlayacaktım.
(Ateş)
Öğlen 12.15 mi? Kimse gelip beni kaldırmamıştı. Açıkçası biraz saçma bir geceydi benim için. Yine o saçma sapan rüyalardan farklıydı. Rüyayı düşünmeden hemen lavaboya gidip yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Aynaya bakıp kendimi inceledim. Rüyamda gördüğüm kız benim tıpatıp aynımdı. Yemyeşil gözler, kızıl saçlar... Sonra aynada bakarken birkaç tane daha iltifat ettim kendime. Yakışıklıydım aslında. Bir sevgilim ve yakın 2 dostum vardı. Karizmatik gülüşüm, dağınık saçlarım ve her kızın düşeceği bir ademelmam vardı. Bu düşüncelerim bir sesle bölündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Denizinde Sönermiş
Teen Fiction" Tam karşımdasın Deniz. Senin gözlerine baktıkça kendimi görüyorum. Kendi gözlerimi. Tam karşımdasın ama sana dokunamıyorum. Ne kadar saçma değil mi? Adında boğulmak istiyorum Deniz. Denizlerinde boğulmak. Çünkü bilirsin Ateş Denizinde Sönermiş..."...