*Sevmek, suç değildir.*
'Yazdığımız soruların cevabını bulamamak. Sorduğun sorunu cevabını alamamak. Sinirden duvarları yumruklamak. Ateşin denizinde onursuzca sönmesi gibi. Sıkıntı dolu dakikalar. Saçma sözler. Cevap alana kadar kahvenin soğuması ve üzerinde oluşan kaymak... Sevmek, sevmemek... Fütursuzca atan kalpler. Kurduğum bu cümleler saçma geldi değil mi? İşte bazı şeyler bunlar kadar uyumsuz ve saçma...'
''Sonra Onur...'' gülmekten konuşamayan Berat devam etti. ''Kızın üstüne... KUSTU!'' hepsi bir ağızdan gülmeye başladı. Sabah sabah boş oldur diye düşünmüştü Deniz haricinde ki herkes. Ama bilindiği üzre tüm masalar tıklım tıklımdı.
''Ya Berat! Bunu herkese anlatmak zorunda mısın? Deniz varya önüne gelene anlatıyor. Kusmamın sebebi ilk kez içmiş olmamdı. Asıl seninkini anlatayım. O gün bu mal içti içti sonra sarhoş oldu. Nereye gittiğini göremeyince denize uçtu!'' ve yine herkes kahkahayı patlatmıştı. Tam o sırada onlara doğru gelen yaşlı bir adamı farkettiler.
''Öküz gibi bağırdınız olum. Atıcaklar bizi burada-'' derken adam çoktan gelmiş konuşmaya başlamıştı.
''Deniz kızım!'' Deniz adını duyunca adamın yüzünü gördü ve,
''İhsan amca!'' masada ki herkes şaşkın biçimde bu ikiliye bakıyordu. İhsan amca Deniz'e sıkı sıkı sarıldı.
''Kızım buralarda ne yapıyorsun? Dedenler vefat ettiğinden beri göremedik sizi burada. Annenler nerede?'' dedi meraklı bir ses tonuyla.
''Annemler İstanbul'da. Benim ev vardı ya burada. Buraya taşındım arkadaşlarımla. Asıl sen ne yapıyorsun burada! Nasıl özlemişim seni anlatamam. Bizim evi ne yaptınız?'' dediğinde Onur, Deniz'in hüzünlü gözlerine baktı.
''Sizin ev boş kızım. Havin yengen arada girip suluyor çiçekleri. Ama başka bir şeye dokunmaya kıyamıyor. Sevindim kızım buraya taşınmana daha çok göreceğiz seni desene. Yengenle bekliyoruz sizi mutlaka. Bakıyım arkadaşlarına.'' dediğinde Deniz onları tanıştırmaya başladı.
''Gençler bu benim İhsan amcam. Dedemin kardeşi. Bunlar da benim arkadaşlarım İhsan amca. Bu Onur.'' Onur saygıyla kafasını eğip ''Memnun oldum'' dedi.
''Bu Berat.''
''Memnun oldum efendim.'' dedi. Onur fısıltıyla Merve'ye ''Terbiyeli davranmaya çalışıyor dengesiz'' dedi ve kıkırdadı.
''Bu Merve.'' Merve başını sallayıp İhsan amcanın elini sıktı.
''Ve bu da...''
''Ateş! Oğlum...'' dedi duygulu gözlerle İhsan amca. Ateş ne olduğunu anlamadan adama bakarken adam devam etti. ''Sen... Siz birbirinizi nasıl buldunuz? Gülay amma sevinmiştir şimdi.''
''Orası biraz uzun hikaye İhsan amca. Evet birbirimizi bulduk. Annemlere hiç gitmedik ama. Direk buraya geldik. Lütfen sende kimseye söyleme.'' adam ,
''Olur tabii kızım! Ateş... Ne kadar benziyorsunuz yavrularım benim. Seni hep merak etmiştik. Lütfen sende gel bize olur mu?'' Ateş kafasını sallayıp ''Tabii gelirim.'' dedi. Adam Deniz'e ve Ateş'e sarıldıktan sonra masadan uzaklaşıp gitti.
Ateş içinden neler olduğunu idrak edemiyordu. Sanki biri onunla oyun oynuyordu. Herkes biliyordu ona neler olduğunu, ama kimse konuşmamıştı. Bu düşünceler Ateş'i yiyip bitirirken konuşmaya başladı. ''Bitirdiyseniz kalkalım mı?'' herkes onayladıktan sonra Deniz,
''Ben bir kapıya gidip geliyorum.'' dedi. Deniz masadan kalkıp kapıya doğru yöneldi. Kapıda ki masaya geldiğinde durdu ve ''Ziya amca! Nasılsın?'' adam şaşkın şaşkın Deniz'e bakarken onu hemen tanıdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Denizinde Sönermiş
أدب المراهقين" Tam karşımdasın Deniz. Senin gözlerine baktıkça kendimi görüyorum. Kendi gözlerimi. Tam karşımdasın ama sana dokunamıyorum. Ne kadar saçma değil mi? Adında boğulmak istiyorum Deniz. Denizlerinde boğulmak. Çünkü bilirsin Ateş Denizinde Sönermiş..."...