*Bir arada ve çok mutlu.*
'Her arkadaş arkadaş mıdır? İnandınız mı? Kimse o kadar güvenilir değildir. Bazısı seni sırtından bıçaklar, bazıları seni bıçaklanan yerlerinden akan kandan haz alır. Hiç kimse iyi değildir. Hiç kimse bilemezdi böyle olacağını. Bilemezdi aşkın nereden çıkıp geleceğini.'
''Ateş!'' Deniz'in Ateş'i uyandırmak için seslendiği onuncu sefer falandı. Ateş zorla kaldırılmaya alışıktı. Ama dünden kalan o yorgunluk onu zorluyordu. Hem uyku hemde Deniz'in bağırışları Ateş'in pes etmesi için yeterliydi. Ateş yatağında doğrulduğu zaman odasının kapısının açık ve odasının toplu olduğunu gördü. Gece yerleşirken dağıttığı kıyafetler topluydu. Her zaman yaptığı için tişörtünü çıkararak yatmıştı. Ayağa kalktı ve bir tişört alıp üstüne geçirdi. Odasından çıktığında burnuna yemek kokuları girmeye başlamıştı.
Deniz sabah erken kalkıp ev alışverişi yapmıştı. Şimdi ise mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. O sırada yumurta elinden kayıp yerde kırıldı. Deniz ayağına gelmemesi için ayağını hemen kenara çekti. Ve bir bez alıp orayı temizledi. Merdivenlerden gelen sesleri duyduğunda Ateş'in sonunda uyanmış olduğunu anladı. Ve bir süliet belirdi kapıda.
''Her gün böyle uyanacaksam severim ben bu işi he!'' dedi Ateş mutfağa girerken.
''Her gün böyle uyanacağız.''
''Neler yaptın bakalım!''
''Yumurta kırdım, krep yaptım, çay demledim ve patates sosis kızarttım.'' dedi Deniz heyecanlı bir sesle.
''Enfes görünüyor valla sultanım!'' masaya geçip oturdular. İkisi de aç oldukları için saldırdılar yemeklere. Yemeklerini yerken Deniz konuşmaya başladı.
''Annem aradı.'' Ateş yemek yemeyi kesmişti bir anda. Deniz'e baktı. ''Ne?''
''Aradı konuştuk işte. Anlattı dosyaları vs. Sonra nerde olduğumu sordu. Cevap vermedim. Aramızı düzelttim çünkü onlara ihtiyacımız olacak. Evet hesaplarımızda tonlarca para var. Ama her türlü desteği sağlayacaklar. Böylesi daha iyi bizim için. Değil mi?''
''Tabii ki Deniz. Onlar ailen. İyi olmuş. Bu arada çocuklar hazırmış. Saat 18.00 da uçakları var. Bizde onları almaya gideceğiz Ordu'ya. Gelecek misin?''
''Tabii ki geleceğim Ateş bu da soru mu?!''
''Tamamdır. Hadi kahvaltıyı bitirdiysek toplayalım.''
''Yardım mı edeceksin bana''
''Evet!''
Ateş ve Deniz yedikleri şeyleri toplamaya başladılar. Havadan sudan konuştular. Biraz da Deniz'in annesinden. Deniz bildiği her şeyi Ateş'e anlattı. Arada güldüler. Hayır hiçbiri ağlamadı bu sefer. Güldüler.
-----
''Hazır mısın Deniz? Geç kalacağız!'' dedi Ateş. On dakika önce yola çıkmış olmaları gerekiyordu. Ama Deniz kızlığını kullanarak geç kalmayı başarmıştı.
''Hazırım!'' Ateş Deniz'i süzdü. Altında ki şorta gözü takıldığı sırada derin bir çekti.
''Üşümeyecek misin böyle?''
''Yooo.'' dedi ve ayakkabılarını almak için ayakkabılığı açtı. Ve içinden siyah Vans'larını alıp giydi. Ateş'te aynı şekilde ayakkabılarını giydi. Kapıdan çıkınca Deniz arkasını dönüp kapıyı kilitledi. Asansörün yukarı tuşuna basıp gelmesini beklediler. Kapı iki yana doğru açıldığında kendilerini içeri attılar. Deniz hemen çantasını açıp içinden rimelini çıkarttı. Ateş ona şoklar içinde bakarken Deniz, rimelini sürmeye devam etti. İşi bitince rimeli çantaya geri attı ve asansörün kapıları sonuna kadar açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Denizinde Sönermiş
Teen Fiction" Tam karşımdasın Deniz. Senin gözlerine baktıkça kendimi görüyorum. Kendi gözlerimi. Tam karşımdasın ama sana dokunamıyorum. Ne kadar saçma değil mi? Adında boğulmak istiyorum Deniz. Denizlerinde boğulmak. Çünkü bilirsin Ateş Denizinde Sönermiş..."...