Selaaam! ☘️ Normalde bundan önce yazmış olduğum "Ellerimde Sen Varsın" kitabı ile biraz kitleye ulaşmış fakat sonra bitirmeye yakın tekrar baştan okuduğumda çok fazla amatör ve ilk kitap acemiliği olduğunu fark etmiştim. Daha sonra o kitabımı yayından kaldırıp uzun süre kitap yazmadım. Fakat yeni bir fikrin içimde filizlediği müjde ile tekrar yazmaya başladım. Bu sefer biraz daha dikkatle yeni bir kitap yazmak istedim. Umarım beğenirsiniz. Tekrardan sizlere kavuşmak üzere...
* * *
Havada bir yığın koyu bulutlar ve yüzümde su damlacıkları, akan yağmura karışan gözyaşım. Bilemezdim, bilemezdik böyle olacağını. Çok sevmiştin beni ama ben bilemedim kıymetini Meyus.''neden?'' böyle olmamalıydı. Böyle hayal etmemiştim. Gel nefret edeyim yine senden yeter ki sen sev beni!
Genç kız yürüdüğü yağmurlu havada sevdiğini anarken o çoktan gitmişti sonsuzluğa. Şimdi elinden bir şey gelmiyor ve cesedinin bile nerede olduğunu bilmiyordu. Hayat tekrar birleştirecek miydi onları yoksa sonsuz bir karanlık mı vardı genç kızın önünde? Gelin bir de bu hikayeyi 5 yıl önce görelim..
* 5 yıl önce *
Evden hızlıca kendimi sokağa attığımda nefes nefeseydim. Okula yetişmek gibi bir derdimin olmamasına rağmen her seferinde hızla hazırlanıp okula yürümeyi tercih ediyordum. Etrafıma uzun süre bakındım ve havanın hafif soğuk olduğu bu günde bunun belki de insanlardan esen bir soğukluk olduğunu düşündüm. Sanki o kadar kötü ve hissizdiler ki hava da onlara eşlik etmek istiyor gibiydi. Okula yaklaştığımda yine tedirgin olmuştum. Hakkında öğrendiğim vahşi ve kan dondurucu olaylardan sonra uzak tuttuğum bir çocuk vardı. Adı Meyustu. Hatırlamak istemediğim ama kendisinin onu hatırlamam için çabaladığı çocuk. Çok tehlikeli ve bir o kadar da çapkındı. Fakültemin merdivenlerinden tam içeri girerken o da dışarı çıkıyordu. Onu görmemezlikten gelip direkt sınıfıma doğru ilerlerken arkamdan bir şeyler söylemişti.
''benden ömür boyu kaçamazsın, güzellik!'' onun benle uğraşmasına alışkın olmak kadar kötüsü yoktu. Ona cevap vererek onunla ilgileniyormuş hazzını ona hiçbir zaman yaşatmak istemiyordum. Beni tanımadığını, o eğlencelik, günü birlik kızları listesine beni de eklemek istediğini fark ettiğimde (en azından hissettiğime göre) anlamıştım. Sınıfa girer girmez Asel ve Mina peşimden koşuyorlardı.
''bugün ne dedi?''
''kızım çatlatmasana insanı söylesene!'' onların bu tavırlarına alışmıştım. Her gün istisnasız Meyusla konuşmamı ve onunla takılmamı istiyorlardı ama ben kendime bu haksızlığı yapmayacaktım. Gerekirse herkes ona âşık olacak ama bir tek ben ondan nefret edecektim.
''size de günaydın kızlar!'' ikisi de gözlerini devirip yine konuşmadığımı anlayıp susmuşlardı. Hoca derse girdiğinde yine her zaman ki inek öğrenci gibi notlarımı almaya başlamıştım. Ders bitince kızlarla bahçeye çıkmak için hazırlanırken camdan dışarı bakıyordum ve meyusun yanında bir kızla fazla samimi bir şekilde konuştuğunu gördüm. Benden ilgisinin çekilmiş olduğunu düşünerek mutlu oldum. Bahçeye çıktığımızda Mina yine ondan bahsetti.
''yanında kız var ama yine gözü sen de her zamanki gibi. Bu arada geçenlerde bir çocuğu çok fena dövdüğünü duydum.'' ben yine bu anlatılanları umursamayıp telefonumu karıştırırken Asel'in dedikleriyle ona döndüm.
''çocuğun öldüğü hakkında dedikodular var!'' kaşlarımı çattım. Psikopat ve katildi ama kimse onu tutuklayıp hapise atmıyor muydu?
''ve siz de benim bu çocukla konuşmamı istiyorsunuz değil mi? Ne kadar masum(!) bir çocuk değil mi ama?'' Asel ve Mina gözlerini devirdiklerinde ben de önüme döndüm. Onun gibi birisiyle olmak isteyeceğim son şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sillage
General FictionNeden öyle gizemli yürüyordu ki? Kafasındaki kapşonlüsüyle çok çekiciydi. Sanki inatla güzelleşmek ister gibi bir de çok şık şal sarmıştı o ince ve zarif boynuna... Ah sen kadın! Beni deli ediyorsun... Biliyor musun güzelim? Seni etkileyeceğim ve bu...