Selam millet yine ben, :XD Umarım bölümü keyifle okursunuz.. sizi seviyore, bölüm sonu görüşürüzzz...:XD
******
Kaderin insanın yolculuğunda büyük bir rolü vardı. O istemezse atacağınız adım her daim boşa çıkardı. Yani çok istediğiniz ya da hiç istemediğiniz şeyler hep onun elinden geçerdi. Şans yoktur der inananlar. Yaşadığınız talihsizlikler ya da yaşayacaklarınız zaten yazılmıştır. Ancak, kaderin karışmadığı bazı seçimler insana aittir. Belki de insan hatayı tam da burada yapıyordu aslında...
İnkâr ne kadar doğruydu o vakit? İnkâr neyi değiştirirdi o zaman? Değiştirebilmiş miydik sahiden?Merdivenleri hızlı adımlarla çıkarken nefes nefese kaldı. Kapıyı vurmadan içeri girdiğinde suratında koca bir gülümseme duruyordu. Sırtını kapının eşiğine dayarken başını da yasladı. Onun heyecan ve panik halini içerde ki adam şaşkın bir ifadeyle izliyordu:
"Ne oldu lan?" Dedi birden.
Gülmeye devam ediyordu genç. "Var ya buna inanamayacaksın."
"Allah allah terfi mi ettin?" Derken gülümsedi. "Aaa dur ya, onun için önce bir işe girmen lazım." Diyerek tek kaşını kaldırdığında, gülen çocuğun birden suratı asıldı.
"Moralin içine nasıl sıçılır çok iyi biliyorsun lan." Dedi hayıflanarak "Ekonomik kriz benim hatam mı kardeşim. Kime gitsem biz size döneriz diyorlar. Ben bir gün birine bir dönücem..."
"Güven, hadi abicim... saydırmada ne oldu anlat?"
"Ha," Derken yine gülümsedi. "Bizim ki ya, evleniyormuş bu hafta oğlum."
"Kim bizim ki?"
Yüzüne boş boş bakarken suratı asıldı:"Oha lan," Dedi tek kaşını kaldırırken: "Tamam bir yıl önce bastı gitti herif ama bu kadar da pasif değildi be. Hemen mi unuttun kardeşini." Diyerek içeri girdi. Kimden bahsettiğini anlamıştı karşısında ki genç ama şaşırmakla meşguldü. Kısık bir sesle ağzından bir kelime çıktı.
"Devrim."
*****
Evde bir panik havası hakimdi. Her şey tamam mıydı? Valizler, çantalar, biletler.... kimlikler? Ah o da tamam. Sanırım ne var ne yok almışlardı. Bir haftalık Gaziantep yolculukları için biraz fazla değil miydi topladıkları karar veremedi gençler.
"Vay be," Derken gülümsedi sarışın. "Ben ölsem evlenmem demiyor muydu bu herif?"
"Ee, evlenmem diyenden korkucan oğlum." Diyerek sırıttı öbürü.
Elinde kutunun birini tutarken tek kaşını kaldırdı:"Şişşt Enes," Dedi yüzünde kararsız bir ifadeyle: "Sence bu lokum olur mu lan hediyelik? Oğlum erkenden kalkıp Emin önüne gittim valla."
Enes, Güven'in suratına boş boş baktı önce: "Haklısın kardeşim Antep'te lokum yoktur yesin garipler..." Diyerek bir iki adım geldi ve paketi eline aldı. "Kız istemeye mi gidiyoruz lan? Birde turksh delight yazanından almış."
"Ne bilim abi ya, hiç yakın arkadaşım evlenmedi ki, ne götürülür bilemedim. Don falan mı alsaydım acaba?"
"Güven, sen kafanı yorma böyle şeylere demedim mi ben?" Derken gülümsedi.
"Yok be ya, hem sen ne anlarsın. Devrim görünce çok sevinecek birkere. En sevdiği lokum lan." Diyerek tekrar gülümseyip aldı hediyeyi. "Bak bize de aldım yolda yeriz."
"Doğru. Ben zaten lokumsuz yolculuk yapamam kardeşim iyi düşünmüşsün." Diye kinayeli konuşsa da anlamadı diğeri.
"Tabi oğlum." Derken sırıtarak valizleri taksiye yerleştirdi. Hızla diğer çantaları da yerleştirdikten sonra yola koyuldular. Yaklaşık 40 dakika yolculuğun ardından hava alanına ulaşabilmişlerdi. Çekin sonrası beklemeye başladılar. Enes yaslanırken, Güven önce kocaman sırıttı ve yüzüne baktı:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehr-i SERMEST
RomanceBir bakış ki kudreti hiç bir lisanda yoktur, Bir bakış ki hem şifa, hem zehirli ok tur Demiş faruk Nafız. Enes, bir edebiyatçı gözüyle bu kelimelerin ne manaya geldiğini böyle derinden hissetmemişti o vakit, ta ki zehrin kendisini görene kadar. Ya...