Fedai Bölüm 3

156 8 3
                                    

Selam, bekletmeden diğer bölüm geldi...Alt fotoda ki Devrim..:) Keyifli okumalar Dilerim..:)

Yaklaşık bir saatlik yolculuk sonrası çarşıya girebilmişti Enes. Etrafa bakarken ortamın büyülü egzotik havasına kapıldı. Anlata anlata bitiremezdi Devrim memleketini. Her can kendi evine özlem duyarmış demek. Onun anlattığı kadar güzeldi buralar. Doğunun etkisi insanlarıyla ve kıyafetleriyle gözler önündeydi. Çarşı esnafına çevirdi başını, İstanbul dönüşü buralardan bir iki eşya almayı düşündü.
Yorgunluk Enes'i bitap düşürmüştü zira Navigasyon cihazına göre daha bir saatlik yolları vardı. Devrimin yaşadığı ev çarşı dışında kalıyordu. Ve biraz mola verseler fena olmayacaktı.

"Güven, hadi uyan da bir şeyler yiyelim." Diyerek arkadaşını uyandırdı. Yolculuk boyunca da uyumuştu ve bundan sonra nasıl uyuyacak çok merak ediyordu. Güven'in en gıpte ettiği özelliği adamın uyuyan prenses olmasıydı. Eğer öyle bir rol verseler Güven'in bu rolü başarıyla yerine getireceğinden emindi. Herif ömrünün üçte ikisini uyuyarak geçirebilirdi.

Bir restoranın önüne geldiklerinde arabayı en yakın yere park edip, yukarı çıktılar ve karşıda ki şark köşesine geçtiler. Buradan manzara kusursuz görünüyordu. Önce derin bir nefes aldı.

"Biliyor musun Enes," Dedi Güven. "Bu memleket Devrim gibi kokuyor."

Aniden dondu Enes, geldiğinden beri aklında olup da dile dökemediği şeyi söylemişti Güven. Hakikaten öyleydi. Sanki ona daha yakınmış gibi. İnsan memleketi gibi kokabilirdi sahiden. Gülümsedi.

"Belki havasından, belki suyundan. Ama insan yaşadığı yerin toprağına benziyor gerçekten."

"Bak şimdi ben de memleketi özledim." Dedi bir iç çekerek...

"Dur daha bismillah, yeni geldik." Dediğinde etrafına bakındı Enes.

"Devrim'in evleneceği kızı merak ettim. Bizimkini nasıl kandırdı acaba.." Derken Güven, hareketleri yavaşladı Enes'in. Doğru, ne zamandır birlikteydiler acaba? Zira Devrim kolay kararlar alan biri değildi.

"Aramızda onunla en iyi anlaşan sendin. Sana bile söylemediğine göre ciddi ciddi merak ettim şimdi." Dedi Güven. Boğazına bir yumru takılır gibi oldu Enes'in, Devrim her şeyini anlatırdı kendisine. Başkalarına açık değildi ama Enes'e karşı fazla boş boğazdı. Bu da demek oluyor ki araları sandığı kadar iyi değildi. Belki kendisiyle yaşadığı o son olaylar yüzünden ipler kopmuştu bilmiyordu. Lakin bu kadar kolay kopacak bir bağ için mi gelmişti buralara kadar? Hayır. İnanmak istemiyordu. O eski Devrim'in değişebileceğine inanamazdı.

**********
2014 nisan sonu

Bir adım sonra durdu Enes. Nefes almaya çalışıyordu. Yaklaşık bir haftadır Güven ve Tuna'nın sıkı denetiminde olmak canını sıkmaya başlamıştı. Hastanede ki o halini gördüğünde Güven öfkeden köpürmüş ve Veysel'in peşine düşmeye karar verdiyse de Tuna engel olmuştu. Şahsen Enes de engel olmasını isterdi zira bir güne bir yaralı yeterdi. O gün bu gündür de sürekli takip ediyorlardı. Bu artık sıkıcı bir hal almıştı. Bakılmaya muhtaç bebek değildi ya kendisi? Belki şuanda öyleydi ama şimdi bunu tartışmak istemiyordu içinde... Lavaboya tutunduğu an eliyle kaburgasını tuttu, eskisi kadar acımıyordu ama sızısı derindi.

"Yaranı sıcak tut." Dedi tanıdık bir ses. Başını çevirince Devrim'in tuvaletten çıktığını gördü.

"Tavsiyen ölümcül olmuyor artık." Derken derin bir nefes almak istedi ama bedenine yayılan ani bir sızıyla kaburgasını tutarak başını aşağı eğip gözlerini kapadı.

"Karşımda acıyla kıvranırken seni izlemek eğlenceli olsa da bir süre sonra sıkıyor." Dedi." Çabuk iyileş, yeni yaralarını ne zaman alacağına dair bahse gireceğim. Veysel'in de bu aralar canının sıkıldığını duydum. Belli ki adamın stres topu olmuşsun."

Zehr-i SERMESTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin