Beni gerçekten çok uğraştıran bir bölüm oldu, en sonunda bitti. Kaç kere sildim, ben de bilmiyorum. Umarım beğenirsiniz :)
Uzun bir bölüm sizlerle ;)***
Sen anlat masalını yine,
Ben bir yerde sana yetişir dinlerim seni...
Ama inanma konusuna hiç girme,
Ben masallara inandığım aklımı annemin yanına gömdüm!*
Anıl koltukta otururken merdivende bir ses duyup, dönüp baktığında genç kızın valizini indirmeye çalıştığını gördü.
“Beliz!” dedi telaşla ve koşarak kızın elinden valizi alıp, aşağı indirdi. Sonra da kıza şaşkın bakışlarının ardından “Neler oluyor?” diye sordu.
“Gidiyorum.”
“Nereye?”“Babamın yanına. Şehre. Burası bana iyi gelmedi.”
Anıl yüzünü sıvazladı. “Beliz yapma Allah aşkına. Çocuk gibi davranıyorsun.”
Beliz sinirle adamı itti, “Evet!” diye gürledi. “Çocuk gibi davrandım. Çocuk gibi anlattığın masala inandım. Çocuk gibi o masaldaki prensesi kendim sandım!” derken bir daha itti adamı, “Ama kafanı takma asker, annemin anlattığı masalın yalanını atlatmış insanım ben, seninki beni yıkmaz! Sadece salaklığıma üzülüyorum.”“Beliz...”
“Sakın ama sakın bir daha bana dokunma, konuşma, bakma! Anıl bana yaklaşma... Bana yaklaşma!” valizini yerde sürükleyip kapıdan çıkıp gitti.***
Beliz kapıyı tıklattı ve kafasını uzattı iki kadın hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. “İyi günler ben...”
Ferda arkasına baktı küçük kızı görünce, “Bi saniye,” dedi ve sinirle tekrar Gazel’e döndü, “Anlamıyorum şekerim, niyeti ne anlamadım! Gel, diyorsun ama neye gel diyorsun? Şimdi benim de bir ağırlığım var, ona göre nazımı niyazımı yapayım değil mi? Hep bir kapalı laflar, hep bir imalar. Sonra da hopppp döndür olayı! Ben anlamıyorum erkekler çok gereksiz ya, ben iyiydim öyle bu yaşıma kadar! Bir penis iki yumurtalığa kalmadım yani! Tamam kasları da var, azıcığın bir çıt üstünde yakışıklı da, ha bir de karizmatik,” sonra cilveli bir şekilde kıkırdadı, “Bir de gülüşü çok şey... Seksi.” Birden sinirlendi, “Hayır terbiyesizsin! Sen ne diye yürürken kokarca gibi etrafına östrojen salıp, benim libidomu yükseltiyorsun? Edepsiz!”Beliz duydukları ile hemen içeri girdi, “Yemin ederim Anıl da aynısını yaptı!” deyip, valizini yana koydu ve tam kadının karşısına oturdu. İki kadın ona şaşkın şaşkın bakarken o devam etti, “Geldi bana, masal dedi, sen prenses, ben prensim dedi, aşk dedi meşk dedi, sarıldı, notlar yazdı, öpmekten bahsetti...” bir an düşündü, “Tam olarak ondan bahsetmedi ben bağladım olayları, ama prensesim sonuçta, o da prens ya, prenses ile prens öpüşürler değil mi? Oradan şey ettim. Neyse... Sonra bende inandım bu masala, ona yaklaştım. Ne dese beğenirsiniz?”
“Ne dedi?”
“Dedi ki, ben onu doğru anlamamışım. Ben onun sevgilisi olsaymışım havlu olmazmış üstümde, o olurmuş...” havaya bakıp biraz düşündü, iki kadın ise onu dehşetle dinliyordu, “Sonra dudakları şeyimde, yani dudaklarımda olurmuş, bir de ben onun-“ toparlamayınca elini ‘boşver’ der gibi salladı, “Öyle işte, yani o benimle film izlemez, film çevirirmiş kısaca.”Ferda “Vay edepsiz!” diye cırladı. “Ama bu erkekler çok tehlikeli. Hep akılları sekste, ben sana söyleyeyim, başka düşündükleri bir şey yok.”
Beliz de kadının gazıyla “Aynen öyle!” dedi.
Gazel ofladı ve Beliz’e bakarak “Sen kimsin bu arada?” diye sordu. “Geldin daldın odaya.”“Ya Hüseyin Yılmaz’ı sordum toplantıda dediler. Senin yanında bekleyebilirmişim deyince de buraya geldim,” dedi sırıtarak.
Ferda yüzünü buruşturdu, “Hep toplantıda zaten. Yok mu o toplantılar o! Ah ah! Koca camdan duvar yapmış, fantezik canavar!”
“Ne camı?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR YANGININ KÜLLERİ - ATEŞ SERİSİ II / FİNAL
Lãng mạnAdam bir yangından kalan küldü... Kadın ateş... Adam ateşte yanma niyetinde değildi, ama kadının bakışları yakıyordu işte... Kaçamıyordu... ve teslim oldu, yandı... Anıl Bozkurt, o kadının ateşi ile cayır cayır sessiz sedasız yandı... ve hayatın cid...