İnsanoğlu her zaman gerçeklerin peşinde koşmamalıdır, sizi mutlu eden bir yanılsamayla da pekala mutlu olabilirsiniz...
-Hayalet Yazar
_________________________
Bölüm şarkısı: Ophelia - The Lumineers
_________________________
Yiğit:
Kanepede otururken donuk bakışlarla televizyon ekranına bakıyordu. Biraz gerisinde olduğumdan ve kapı pervazına yaslanmış bir şekilde onu seyrettiğimden habersizdi. Sıkıntıyla iç çekerken 2 gece önce yaşananlardan sonra zorunda kalmadığı sürece benimle konuşmamasını kabullenmeye çalışıyordum. Neyse ki herhangi bir ciddi yanık oluşmamıştı da olayın üstüne gitmem gerekmemişti. Çalan kapı sesiyle irkildiğini gördüğümde yaslanıyor olduğum yerden doğrularak "Ben bakarım." diye seslendim. Arkasını dönerek beni gördüğünde kanepeden kalkmıştı. Kapıyı açarak beklediğim mobilyanın gelmiş olmasına yarım da olsa bir tebessüm etmeye çalıştım. Adamlara geçmeleri için yol verirken Ayla arkamda belirmiş, "Yatağın mı?" diye fısıldamıştı. Başımla onaylayarak yatağı nerede kurmaları gerektiğini göstermek üzere yukarı çıktım. Ayla da aynı şekilde peşimden gelirken ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Odayı göstererek yatağın olmasını istediğim yeri açıklarken Ayla'nın araya girerek güneşin gün içinde ve özellikle sabahları geliş açısıyla ilgili bir şeyleri açıklaması üzerine onun istediği yere yerleştirilmişti.
Yeniden baş başa kaldığımızda, salonda kanepeye oturmuş, karnına aldığı kırlentle bacaklarını kendine çekmişti. Kanepenin önüne gelerek yere oturdum ve oyunları çıkardım. Elimle uzattığım joystick, kısa sürede sahibi tarafından alınırken ona güzel ve özel bir kol almayı zihnimin bir köşesine not ettim.
Sessiz sakin bir şekilde oynamaya devam ederken arada bakışlarını yakalıyor ama bunu çaktırmıyordum. Kaşıntılarım bir ara inanılmaz boyuta gelince yere uzanmış istemsizce sırtımı halıya sürtüyor olduğumu fark ettim.
"Sen iyi misin?" Diye fısıldadığında bakışlarımı ekrandan ayırmadan "Lekeler." Diye mırıldandım.
"Kremi sürmedin mi?"
"Sırtıma yetişmedi elim."
Elindeki kolu bırakarak "Ben sürmeliyim." Dedi. Bunun bir temas sayılıp sayılmadığından emin değildim ama kaşıntıdan delirmek üzere olduğumdan yalnızca başımla onayladım ve kalkıp kremi getirdim. Üzerimdeki tişörtü çıkaracağım sırada yüz ifadesinin gerilediğini görünce arkamı dönerek tişörtü yalnızca sırtımı açık bırakacak şekilde sıyırdım. Kremi canımı yakmaktan korkarak nazikçe sürerken korkmaması için hareket etmemeye özen göstermiştim. Kaşıntılarım ciddi boyutta azalırken "Sağol cidden azaldı bayağı. Geçer birkaç dakikaya." diyerek elinden kremi aldım ve odama geri götürdüm. Aşağı inerken çalan telefonuma baktığımda annemin aradığını gördüm. Yanıtlarken çağırmamasını umuyordum.
"Efendim anne."
"Yiğit, oğlum müsait miydiniz?"
Kısa bir süre düşündükten sonra "Sayılabilir." diye mırıldandım. Tek istediğim, benden Ayla'yı zor durumda bırakacak bir şey istememesiydi.
"Aşkım, huysuzlandı bugün. Seni görmek istiyormuş. Yani işte seninle olmak, nasıl denir bilemedim."
Aşkım'ı uzun süredir boşladığımı fark ederken anneme çabucak "Onu almaya geliyorum ben, bugün bizde kalsın." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dokunmak Yasak
JugendliteraturKitabın eski adı: Minik Kadınım "Ya bana dokunmanı hiçbir zaman istemezsem." diye fısıldadı. Ona bugüne dek dokunan herkesin ölmesini istedim. &&& Merhaba, ben Ayla... Size eksik kalan bir hikâyeden bahsedeceğim... Eğer dinlemek isterseniz... Yirm...
