Serilla | Taehyung

Three

Medya: Baba adayımız Yoongi.
Sanki sesimi duymuş gibi kraliyet kostümleri giyip klip çıkardı mübarek ndjjdksla

Oy rica edeceğim, okuyorsanız basın şu yıldıza nolur ya!?
Satır arası yorum istiyorum bir de, zahmet olmazsa :)
Neyse bu kadardı mcmxmxö

Keyifli okumalar dilerim.

Ailemin küçük ve tek kızıydım. Doğduğum günden beri hep şımartılmıştım ve hiç sevgi eksikliği hissetmemiştim. Hassas oluşum da belki buradan geliyordu ama hiçbir şey bana yalan söyledikleri gerçeğini değiştirmiyordu.

Evet, bir prensestim. Hanedanlıkların birleşmesi ve birliğin sağlanması açısından bu tip evlilikler hep olurdu ve bir gün bunun gerçekleşeceğini de hep biliyordum ama ben küçüktüm. Henüz yeni 19 yaşına basmış bir genç kızdım. Çocuk olmaktan daha yeni çıkmıştım ben.

Nasıl olur da bana hiçbir şey söylemezlerdi?

Benim onlara ne kadar kırılacağımı biliyorlardı, benim tek bir göz yaşıma kıyamayan ağabeylerim ne kadar üzüleceğimi çok iyi biliyorlardı.

Karşımda gözlerimin içine bakan bu adam her şeyi bilirken, benim bilmemem için nasıl bir sebepleri vardı da ben onları haklı bulacaktım şimdi?

Gözlerimdeki yaşları boştaki elimle silip dikleşmek için hareket ettim. Karşımdaki bu prens, asla onu benimsemeyeceğimi bilmeliydi. Belimdeki elini itip bedenlerimiz arasında mesafe olmasını sağladım.

"Prenses, iyi misiniz?"

Sorduğu soruya kaşlarımı çatarak cevap verdim. Neden ağladığımı gayet iyi biliyordu. Bu saf ayakları bana düşmezdi. Ben artık çocuk değildim.

"Siz çok iyi biliyorsunuz, Prens Taehyung." dedim. Yüzünde oluşan ifadeyi çözemezken, daha fazla onun yanında kalmak istemediğimin de farkındaydım.

Erkeklerden nefret ediyordum. Kendi ailem dışındaki bütün erkeklerden nefret ediyordum.

Elbisemin eteklerini düzelterek hızlı adımlarla yanından ayrıldım. Jimin'i bulmalıydım.

Merdivenleri elimden gelen en hızlı şekilde indiğimde solumda kalan odadan duyduğum konuşmalar yerimde durmamı sağladı. Bugün ikinci sefer kapı dinleyecek olmak terbiyeme kesinlikle aykırı bir durumdu ancak onların benden, en çok beni ilgilendiren bir bilgiyi saklamaları, kendimi dizginlememe izin vermiyordu.

Kapıya daha çok yaklaşırken, etrafa göz atıyordum. Birilerine saygısız prenses olarak tanıtmak istemezdim kendimi. İçerideki seslere odaklandığımda babamın sesini duydum.

"Seulra henüz çok küçük, biliyorsun. Ayrıca yaşadığı o olaydan sonra tüm erkeklerden çekiniyor. Bunu kızıma yapamam."

"Hanseol, biliyorsun ki oğluma yakışacak en ideal gelin adayı Seulra. Onu kendi kızım gibi severim ve ona asla bir zarar gelmesine izin vermeyeceğimi de biliyorsun."

"Sorun bu değil Jooseon. Kızımla arama mesafe girmesini istemiyorum. Onu koruyacağını biliyorum ama erteleyebiliriz. Seulra biraz daha büyüdüğünde-"

"Hanseol yapma, o kadar vaktimiz yok, biliyorsun."

"Bana sormadan bu teklifi kabul eden sendin Jooseon. Kızımı kimseye vermiyorum, bu kadar!"

Yükselen seslerle kapıdan birazcık uzaklaştım. Kapıya doğru gelen adım seslerini işitince hızla geri çekildim. Bu sırada kapı açıldı ancak babam tam çıkacakken durdu.