Twelve

1.3K 180 512
                                    

Medya: Boş kalmasın diye bu bölüm
hiç bahsetmediğim elbisesini koydum.
Bu sefer de bunu giysin.

Oy vererek okumaya başlayın ve satır
arası yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.

Keyifli okumalar dilerim.

Elimdeki kitapları kitaplığa yerleştirip arkamı döndüm ve Mary'nin uzattığı diğer kitapları aldım. Bir haftadır kafamı dağıtmak için yapmadığım iş kalmamıştı. Tüm yardımcıların garip bakışlarının arasında mutfağa girip sebze bile doğramıştım ama içimdeki endişe yerini farklı bir duyguya bırakmıyordu.

Kraliçe Miran bu endişeli halimi fark etmiş olacak ki sıklıkla yanıma geliyor ve benimle sohbet etmeye çalışıyordu. Üç oğlu da güney sınırına gittiği için o da bir miktar endişe içerisindeydi tabii.

Tüm vaktimi Hena ve Mary ile geçiriyor, arada bir Hyera ile oturuyorduk. Yunseo'nun ne durumda olduğunu bilmediğimiz için de ayrıyeten çok korkuyorduk. Şimdi bir de bu not işi çıkmıştı. Birileri sürekli benim üzerime oynuyordu. Artık ciddi ciddi çıldırmak üzere olduğum noktaya gelmiştim.

Ailemdeki herkes sağ salim Consilva'ya ulaşmıştı. Abilerim ve Taehyung'dan herhangi bir haber alamamıştık. Yunseo'yu bulup getirebilecekler miydi, onu bile bilmiyorduk.

"Prensesim, buradaki kitaplar bitti. Biraz dinlenmek ister misiniz?" diye sakince konuşan Mary'i başımı sallayarak onayladım ve üzerine çıktığım oynar merdivenden inerek boş bir koltuğa oturdum. "Hena mektupla ilgili bir şey öğrenebilmiş mi, biliyor musun?"

"Hayır Prensesim, en son kütüphanedeki sözlükleri incelemeye gideceğini söylemişti ancak oradan da bir şey çıkmadı sanırım."

Derin bir nefes aldım ve ayağa kalktım. "Bu böyle olmayacak, Mary." Dedim. Peşimden geleceğini bilerek hızlı adımlarla odadan çıktım. Son çare, Kraliçe Miran'a gidecektim. Taehyung ve abim dönene kadar herkesten saklamayı düşünmüştüm ancak öylece oturup bekleyemezdim. "Prensesim, Kraliçe ile paylaşmanız doğru mu sizce?"

Adımlarımı durdurdum ve hemen arkamdan gelen Mary'e döndüm. "Bize ancak o yardım edebilir." Dedim. Başını sallayarak beni onayladı ve devam etmem için eliyle yön gösterdi. Birlikte Kraliçe Miran'ın odasının olduğa koridoru döndüğümüz sırada koşarak gelen biriyle çarpışmamla beraber geri sendeledim. Mary sırtımdan destek olarak düşmemi engellediği için ona hızlıca teşekkür ettim ve karşımda koştuğu için nefes nefese kalmış olan Hena'ya döndüm. "Ben de sizi arıyordum Prensesim." Dedi heyecanla.

"Bir şey mi buldun?" diye sordum merakla. Başını aşağı yukarı sallayarak beni onayladı ve ortalık alanda konuşmamızın doğru olmadığını düşünmüş olacak ki yeniden odama döndük.

Mary kapıyı kapatıp hemen yanımıza oturunca Hena daha fazla beklemeden konuşmaya başladı. "Prensesim, notu aldığınız gün size sormadan bir şey yapmıştım." Dedi çekinerek. Kaşlarımı çatarak diyeceği şeyi bekledim. "Biliyorsunuz kuzeniniz İskoçya'dan dönmüştü?" başımı sallayarak onu onayladım. Aklıma gelen şeyi yapmış olabilir mi diye düşünürken lafına devam etti. "Kütüphanedeki araştırmalarıma göre nottaki yazı İskoç Gaelcesi ile yazılmıştı. Kuzeninizin size bu dilde sözcükler içeren şaka amaçlı birkaç mektup gönderdiğini hatırlarsınız. Ben de bize yardım edebileceğini düşündüğüm için hemen sizin ağzınızdan bir mektup gönderdim. Nottaki yazıyı da farklı bir kağıda geçirdikten sonra çevirisini yapması için zarfın içine koydum. Bir tanıdığım yardımıyla gizlice gönderdiğim için cevap almak konusunda endişelerim vardı ancak biraz önce cevap geldi." Dedi ve elbisesinin kemerine sakladığı zarfı çıkarıp uzattı. "Ben açmadım, direk size getirdim."

Serilla | TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin