Eight

2K 224 355
                                    

Medya: Gelinliğimiss
Sonunda düğün gününe gelebildik.

"Şarapları mahzenin kolay girilebilecek kısımlarına yerleştirin. Siz de masadaki örtülerin taşlarını kontrol edin. Hiçbir eksik istemiyorum, birazdan kontrole geleceğim." diyen Hyera'nın yanına adımlayıp bana dönmesi için omzuna dokundum.

Etraftaki çalışanları dikkatle inceleyen gözlerini irkilerek bana çevirdi ve hızlıca kaşlarını inişe geçirdi. "Seulra, senin burada ne işin var? Seni hazırlamaları için yardımcılarımı göndermiştim." dedi. Son cümlesini söylerken gözlerini kısarak yalancı sinirini belli etmeye çalışmıştı.

"Akşama daha çok var Hyera, sıkıldım." dedim. Düğün hazırlıklarını o kadar abartmışlardı ki saat başı yeni bir şey çıkıyordu ortaya. Odama giren çıkan belli değildi ve sabahtan beri Hena ile Mary'i de görmemiştim. Kimin yanına gitsem meşguldü, Yunseo doğumu yaklaştığı için sürekli istirahat halindeydi ve bu durumda yanına gidebileceğim son kişi de Yunseo'nun ablası Hyera olmuştu elbette.

Saraydaki herkes bu evliliğin zorunlu olduğunu biliyordu. Buna rağmen o kadar çok uğraşıyorlardı ki şaşırmamak elde değildi.

"Gel de mutfaktaki yiyeceklere bakalım öyleyse." diyen Hyera'yı başımı sallayarak onayladım ve onun önden gitmesini bekleyerek peşine takıldım.

Saray koridorlarındaki hareketlilik ve gürültü o kadar fazlaydı ki bir an yüzümü buruşturmama engel olamamıştım. Hızlı adımlarla önümden ilerleyen Hyera'ya ayak uydurmaya çalışarak minik adımlarla koştum ve yeniden ona yetiştim.

"O kadar yoruldum ki, düğünden sonra çocukları Namjoon'a bırakıp tüm gün uyumak istiyorum." deyip ensesine yapışan saçlarını geriye doğru atan Hyera'ya güldüm. Sanki kendi düğünüymüş gibi her şey ile en ince ayrıntısına kadar uğraşıyordu.

"Çok uğraşmana gerek yoktu aslında." dedim birazdan kızacağını bilmeme rağmen. Tam gözlerini kısmış bana söylenmeye başlayacakken omzuma sertçe çarpılmasıyla geriye sendeledim ve solumdaki duvara sertçe itildim. Omzumdaki acı suratımı buruşturmama sebep olurken bana çarpan kişiye bakmak için başımı kaldırdım. Gözlerindeki siyah kalem ile ürkütücü bakışları altında bana ters bir bakış atarak yanımdan hızlıca geçen askeri üstten aşağı süzerken acıyan omzumu sıvazlayarak yanımdaki telaşlı gözlerin sahibine, Hyera'ya baktım. "Sorun yok." dedim. Rahatlaması için bunu söylemiştim ancak omzumdaki ağrı hiç küçük bir sorun gibi gözükmüyordu.

Benim kim olduğumu bilmesine rağmen hiçbir özür dilemeden yanımdan geçen asker ise içime kuşku tohumlarını bir güzel ekmişti.

Yüzündeki kızgın ifade ile arkamdaki askerlerin peşinden bakmaya devam eden Hyera, "Bugün koridorlardan geçmemeleri için özellikle Namjoon'a tembihletmiştim onları." diye sinirle söylendi.

Omzumdaki ağrıyı geçirmek için bir elimle sıkarken başımı eğmiştim. Belimdeki kemere sıkıştırılmış kağıdı görünce kaşlarımı şüpheyle çattım ve kimseye göstermemeye çalışarak hızlıca kemerimden alıp bileğime sakladım.

Hareketlerime anlam vermeyerek garip bakışlar atan Hyera'ya dönüp zaten ağrıyan omzumu bahane ederek yüzümü buruşturdum yeniden. "Şifacıya mı gitsek acaba Seulra, belki ağrını geçirmek için bir şeyler sürer omzuna." diye konuştu endişeyle.

Başımı iki yana sallayarak sırtımı yaslandığım duvardan çektim ve olabildiğince dikleşerek Hyera'ya döndüm. "İyiyim ben, geçer birazdan." dedim. Beni tereddütte kalsada onayladı ve yeniden mutfağa doğru yöneldi. Peşinden ona yetişmeye çalışarak hızlı adımlar atıyordum. İlerideki mutfak kapısını görünce biraz daha yavaşlayarak yürümeye devam etmiştim ki karşımdan bize doğru gelen Taehyung ve abisi Prens Namjoon'u seçebilmiştim.

Serilla | TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin