Six

2.1K 214 279
                                    

Medya: Taehyung'un kıyafeti.
Onu da hayal edebilin diye bir tane Francis koymadan olmazdı..

Keyifli okumalar dilerim.

Ellerim titriyordu. Kalbimin atışını hızlandıran bu anı yaşamak tüm vücut fonksiyonlarımı da ele geçirmiş gibiydi zaten. Gözlerimi sonunda kırpmayı başararak bir tepki verebildim. Zihnimdeki karmaşayı sadece bir anlık susturmayı başarsam yeterdi onu itmeme ve başardım. Titreyen ellerimle onu elimden geldiğince uzağa ittim ve sesimin titremesine ve şu zamana kadar ki resmiyetimi önemsemeden konuştum. "Bir daha sakın bana yaklaşma. Aklındaki o aşk evliliğini de at gitsin. Hiçbir zaman olmayacak öyle bir şey."

Yüzündeki ani afallamayı fırsat bilerek hızlıca kapıya yöneldim. Elim kapı koluna gitmişken başımı hafifçe çevirdim. "Ayrıca," dedim. "Senden nefret ediyorum."

Adımlarımı hiçbir hazırlığı umursamadan salona yönelttim ve salondaki insanların şaşkın bakışları arasında oradan çıktım. Zaten zorunlu bir evlilik olduğunu herkes bilmiyor muydu? Öyleyse şaşırmaları biraz bile umrumda olmazdı.

Kolumdan tutulup çekilmemle durmak zorunda kaldım ve arkama döndüm. Peşimden gelmişti. Onunla konuşmak falan istemiyordum. Gitmek için kolumu çekmeye çalıştım ancak bu, tutuşunu daha da sıkılaştırmasına sebep oldu. Koridordan geçen insanlara rağmen yine çok yakınıma gelmişti.

Gözlerimi delip geçercesine bir bakışı vardı ki korkmama sebep olacak kadar da koyuydu göz bebekleri. Başımı yan tarafa çevirerek odağımı değiştirdim. Bu yaptığım hoşuna gitmemiş olacak ki sinirle nefesini verdi ve çenemden tutarak ona dönmemi sağladı.

"Seni öptüm ve sen de beni itmedin. Neden hâlâ inat ediyorsun?" dedi. Ses tonu biraz yüksek olduğu için birkaç hizmetçi bize dönmüştü.

Nasıl bu kadar rahat söyleyebiliyordu böyle şeyleri? Gerçi o, benim gibi eline el değmemiş bir insan değildi. Kim bilir kaç genç kızı odasına götürmüştü?

"Bu kadar basit bir şey bu yaptığın değil mi?" dedim. Sesim kırgın çıkıyordu. Çünkü prensesler bekâretini evleneceği soylu için saklamak zorundayken, prensler istediği kadını odasına çıkarabiliyordu. Eğer bir ilişkiye girersen tüm hayatın sonlanıyor demekti ve bu adaletsizlikten başka bir şey değildi.

Öfkeliydim, tüm bu adaletsizlikler yüzünden öfkeliydim. Gözlerim bu sefer sinirden dolarken biraz önce eğdiğim başımı kaldırdım. "Hani sordun ya, beni mi yoksa evlenmeyi mi istemiyorsun diye?" dedim ve devam ettim. "Bir erkek ile birliktelik yaşamak, evlenmek, bir ilişkiye girmek kadar berbat bir şey daha yok benim için. Bu yüzden evlilik başlı başına korkutucu ancak bir noktada kabul edilebilir gibi geliyordu bana."

Durdum ve derin bir nefes aldım. Söylediklerimi dikkatle dinliyordu ve sanki bir sonraki cümlemi tahmin eder gibi bir ifade vardı suratında. Belki de çok kırılacaktı ama umrumda değildi.

"Şimdi de fark ettim ki," dedim. "Asıl korkutucu olan senin gibi biriyle evlenmekmiş."

Bakışlarındaki parlaklık gözle görülür bir şekilde söndü ve suratındaki öfke yerini kırgınlığa bıraktı ancak çok sürmedi ve hırs bürüdü harelerini. "Evlendiğimizde tüm bu dediklerini hatırlatacağım sana. Kendi ayaklarınla yanıma geleceksin ve o hiç istemediğin aşk var ya," dedi. Evet hiç istemiyordum. "Bende tadacaksın, bunun için elimden geldiğinden daha çok çabalayacağım."

Alaycı bir şekilde güldüm ve kolumu sertçe çektim elinden. Başımı belli belirsiz iki yana salladım ve arkamı döndüm. "Göreceksin," dedi. Durdum, ona hiçbir şekilde aşık olmazdım, olmayacaktım.

Serilla | TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin