Herkesee selam öncelikle kitap konusunda kendimi yeni yeni keşfetmeye başladığımı söylemek istiyorum. Bir yanlışım bir kusurum varsa affedin. Umarım severek okursunuz. Çok güzel bir şarkıda bıraktım şuraya bir yere dinleyerek okumanızı tavsiye ederim
Oy ve yorum bırakmayı unutmayın lütfen benim için düşünceleriniz çok önemli 🖤
"İzmir Kapalı Açık Ceza Evinden aramanız var, ödemeyi kabul ediyor musunuz ?" ve telefon elimden kayıp boş sokakta kulakları rahatsız edecek bir sesle yankılandı
Taş kesilmiş bir halde sokağın tam ortasında öylece kaldım. Bir ses duvarlarıma çarpa çarpa yıktı beni. Beni o sokak ortasına gömdü ve ben kalkamadım bir daha. hangi yüzle hangi vicdanla arıyordu bilmiyordum onca iğrençlikten sonra neden nasıl? Aklımı yerinden oynatacak gibiydim gitmeli nefes almalı kendime gelmeli ve ondan yaptıklarının hesabını sormalıydım. Canımı benden nasıl aldığını ve ölesiye yakasında olduğumu bilmesini sağlamalıydım. Bunun yerine sustum. Ellerim benden bağımsız olarak telefona ulaştı ve saniyeler içinde dudaklarımdan dökülen cümlelere inanamadım.
"Evet, kabul ediyorum"
Birkaç dakika sonra onun sesini duydum.
"Turna,- birkaç saniye cevap vermemi bekledi, yada orda olduğuma dair herhangi bir ses duymayı
"Turna yalvarırım dinle beni, B-ben yapmadım. - yutkundu kelimeleri toparlayamıyor aksine ağladığına emin olduğum bir sesle konuşuyordu.- "Yemin ederim ben yapmadım. Ben ona nasıl kıyarım he söyle bana,uzun bir sessizlik girdi araya.
Evlenecektik biz, evim yuvam olacaktı o benim. Ben ona nasıl kıyarım"
Sustum bir cevap bekledi ama tek duyduğu sessizliğim oldu ve devam etti.
"Tamam bana inanma,- şimdi daha zor konuşuyordu ağlamaktan ve bağırmaktan boğazı tahriş olmuş olmalıydı. "ama burda bir boklar dönüyor, bunun peşini bırakma-öksürdü ve telefon birkaç saniye uzaklaştı. Sesi avizeye yaklaştığında öncekinden daha kısıktı.
"Onu bul Turna canımızı bizden alanı bul." ve telefon o an kapandı. Dizlerimde derman kalmamış gibi yere çöktüm, avuç içlerim yerdeki küçük taşlara can yakarcasına sürttü ve ben orda göz yaşım kalmayana kadar acı içinde ağladım.
Ne kadar süre o şekilde durdum bilmiyordum hava katran karası bir hal almıştı sokak haddinden fazla ıssız ve sessizdi. Yavaşça ayağa kalktım dizlerime yapışmış ve pantolonumu yırtıp geçen taşları elimde silktim acı umurumda bile değildi. Acelesiz adımlarla yürümeye başlamıştım ki boş sokakta güçlü iki adım sesi yankılandı. Kendinden emin ve tok bir sesti. Buradan bir an önce gitmeliydim.
Adımlarım hızlandı nefesim daraldı. O da böyle hissetmişmiydi, korkmuşmuydu benim gibi. Elim sol gögsüme gitti acı bir sancı yer edindi ve ben ufak bir çığlık bahşettim. " Ha siktir"
Elimle ağzıma vurdum usulca duymamasını diledim. Artık adımlarım hızlı değil koşarcasınaydı. Öyle hızlı koşuyordum ki kulaklarım uğulduyor önüme bile bakmıyordum. Ayağım koca bir taşa takılmış ve ben yeri boylayacağıma o kadar eminken belimden hızla sert bir şeye doğru çekilmiştim. Burnum kaba bir şekilde çarptı ellerim anın etkisiyle tutanabileceğim ilk yere tutundu. Gözlerim hala kapalıydı ama tuhaf bir koku duyuyordum biraz kahve biraz sigara ve hiç anlam veremediğim bir koku daha. Ben sigara kullanmazdım peki ya bu koku neydi.Kirpiklerim ıslaklıktan dolayı birbirine yapışmıştı gözlerimi usulca araladım gördüğüm ilk şey beyaz bir gömlek oldu.
"Canın- durakladı derin bir nefes aldığını duydum "Canın çok yanıyor mu?"
Tok ve hoş bir tınıya sahip bir ses yankılandı kulaklarımın hemen dibinde nefesi yanağıma çarpıyordu kafamı sesin olduğu yöne kaldırdım şimdi nerdeyse burun burunaydık. Keskin yüz hatlarına ve delici bakışlara sahip bu adamın neden kollarındaydım ben ve neden bu soruyu soruyordu. Sanki elektrik çarpmış gibi ellerimi omuzlarından çekip bir adım gerilemek için adım attım. Ama kollarım boşluğa düştü. Neden geriye gidemiyordum ben. Gözlerim belimde duran kollarına gitti hala niye tutuyordu bu beni
Son bir gayretle ellerimi kollarına koyarak ondan kurtulmaya çalıştım gitmeliydim buradan
"Ellerinizi belimden çekin hemde hemen" neyime güvenerek dikleniyordum ki ben Parmakları etime gömülürcesine sıkılaştı ifadesi bir caniyi andıracak kadar sertti.
Güldü bu sinirli bir gülüştü ona diklenmeme kızmış olmalıydı. Umursamadım"Sizi son kez uyarıyorum elinizi çekin" gözlerini kıstı eğlenir bir ifadeyle yüzünü yüzüme yaklaştırdı "Peki ya çekmezsem?"
Omuzlarımı silktim madem oyun istiyordu alacaktı. Dudaklarımı kulağına doğru usulca yaklaştırdım bu tavrıma şaşırmış hatta birazda gerilmişti kim bilir ne düşünüyordu pislik
"İşte bu olur" ve o daha cevap veremeden yüzüne yumruğumu geçirmiştim. Başım şimdi büyük beladaydı. Aferin sana turna.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LERZEDAN
Chick-LitParmaklarım usulca ensesinin bitimindeki saçlarına gitti. Küçük bir çocuğu teselli eder gibi sevdim. Ayrılmamız düşündüğümden uzun sürdü kafasını hafifçe kaldırdı ama benden uzaklaşmadı, ağlamamıştı ama kendini o kadar sıkmıştı ki, gözleri kıpkırmız...