11-UZAT ELİNİ

15 11 1
                                    


SELLAM^^

Bir bölümden daha selamlar canlarım.

Keyifli okumalar...^^



Keyifle geçen diğer günlerimizden farklı saatlerden sonra sırayla duşa girdik.Üzerimizi de değiştirdikten sonra mutfakta oturmuş bitki çayımızı içiyoruz.Eylül ayında olmamıza rağmen hava hala sıcaklığını kaybetmemiş güneş gün gibi ortadaydı.Ama fazlasıyla eğlenmiştik.

Daha sonra çocukların anneleri geldi almak için bizim de onlarla oynadığımızı görünce sevindiler.Biraz daha bekledikten sonra bize teşekkür edip çocuklarını da alıp gittiler.Burçin bana döndü ve elindeki fincanı masaya bıraktı.

'Canım biliyorsun iki gün kaldı okulların açılmasına benim bir kaç eksiğim var.Ben bugün onları almaya gideceğim sen de gelecek misin?'

'Benim de almak istediklerim var.Hazırlanıp çıkarız birazdan.' elimde ki boş fincanı masanın üzerine bırakıp odama çıktım.Dolabımın kapağını açıp göz gezdirdim.Ardından altıma salaş siyah kot şortumu,üzerime ise siyah dar askılı bir badi çıkardım.Çıkardıklarımı üzerime geçirip tepeden topladığım saçlarımı açtım.Kızıl saçlarım omuzlarıma döküldü.Hafif bir makyajla da hazırlığımı tamamladım.

Fazla oyalanmadan aşağı indim.Burçin de kapının önündeydi.Altına beyaz kot şort,üzerine de mavi bir tişört giymişti.Mavi gözlerini ön plana çıkardığı için ona çok yakıştırıyorum bu rengi.

Ayakkabılarımı giydim,zaten ayakkabılarını giymiş olan burçin de kapının önünde bekliyordu.Birlikte dışarı çıktık ve ilerlemeye başladık.Bir anda aklıma bulut geldi.Kaf demiydi acaba.Burçin'e dönüp 

'Canım begonvile uğrasak mı?' biraz düşündükten sonra kabul etti.Bulut'a benimle ilgilendiği için teşekkür etme fırsatım olmamıştı.O yüzden uğramak istiyordum.Her zaman orada olmuyor ama belki bir ihtimal oradadır diye uğramak istedim.

Biraz yürüdükten sonra begonvile vardık.Önden burçin arkasından da ben girdim.Sahra hanım yine tezgahın arkasında bardakları siliyordu.Yanına yavaşça yaklaştım 

'Merhaba' sahra hanım anında kafasını kaldırıp bana baktı.Gülerek elindekileri bıraktı ve yanıma gelip sarıldı.

'Hoş geldin kızım.Nasılsın?' yorulmuş gibiydi yine.

'İyiyim.Siz nasılsınız?' burçine sarılıyordu o anda kafasını kaldırıp yüzünü buruşturdu.

'Sizli bizli mi konuşucağız hep' gülümseyerek baktım ağız alışkanlığı işte.

'Alışkanlık benimkisi.Zamanla olur.Bu arada bulut yok mu?' bulutu sormama şaşırmamıştı, ne de olsa hastanede benim yanımda kalan buluttu.Arkadaş gibi bir şeydik işte ben de bilmiyorum.Sahra hanımın yüzü bir anda bir şey hatırlamış gibi oldu.

'Bulu yok kızım.Ama sana bunu vermemi istedi.' diyerek mutfağa girdi.Ne vermesini istemiş olabilirdi ki.Burçin de merak etmişti,imalı imalı bakıp duruyordu yüzüme.Hediye alt üstü yani.Sahra hanım mutfaktan çıkıp yanıma geldi.Elinde orta boy siyah bir kutu vardı.Biraz büyüktü sanki neydi ki bu.Gülerek elindekini uzattı.Elindeki kutuyu daha fazla bekletmeden aldım.

'Ben de bulutun numarası yokta siz verebilir misiniz?' teşekkür etmem gerekirdi ne de olsa.

'Tabii' cebinden telefonunu çıkartıp rehbere girdi.Ben de elimde ki kutuyu tutması için burçine verip cebimden telefonumu çıkardım.Sahra hanımın elinden telefonunu alarak yazan numarayı kaydettim.'Bulut'.Telefonunu geri verip teşekkür ettim.Biraz daha ayak üstü sohbet ettikten sonra işimizin olduğunu söyleyerek ayrıldık.

'Acaba ne var onun içinde' bu kız çok meraklıydı.Sadece gülmekle yetindim.Çok geçmeden kırtasiyeye varmıştık.İçeri girip elimde ki kutuyu çıkışta almak için bir çalışana verdim.Burçin benden önde ilerleyerek ihtiyacı olanları almaya başlamıştı bile.Ben de yavaş yavaş ilerleyerek kalem bölümüne geldim.Renkli kalemlerin her birinden aldım neredeyse.Kalem bölümünde işim bitince defter kısmına ilerledim.Bir tane ajanda alıp diğerlerine göz gezdirmeye başladım.Bir dakika,neden buluta ajanda almayayım ki.Zaten şirkette çalışıyor lazım olabilir.Ayrıca karşılık olarak benimde bir şey vermem gerekir.Çok büyük bir şey olmasa da kafidir.

Siyah bir ajanda bulup aldım.Üzerinde küçük bulu resmi ve bir ay vardı.Anlamlı gibiydi,bunu seçtim.Kednime bir kaç defter daha aldıktan sonra diğer ihtiyaçlarımı da alıp burçin ile birlikte kasaya geldik.Bulutun hediyesini hediye paketine koydurttum.Burçin anlamaz gözlerle bana bakarken çalışanın elinden kutumu alıp dışarı çıktım.Arkamdan da burçin geldi.

'O hediye kime?' 

'Bulut'a tabi.Ben neden hediye almayayım ki.Ayıp olurdu.' gülerek ine o imalı bakışlarını atmaya başladı.

'Ayıp olurdu tabi.Ne iyi ettin de aldın' yalandan kızgın bir şekilde bakıp adımlarımı hızlandırdım.

'Kızım yavaş yürü.Şaka yaptım,alman gerekirdi tabi' arkamdan seslenince adımlarımı yavaşlattım.Hemen bana yetişip yanımdan yürümeye başladı.Beş dakika kadar sonra eve vardık.Birlikte içeri geçip elimizdekiler ile birlikte odamıza çıktık.Burçin kendi odasına ben kendi odama geçtim.Elimdekileri yatağımın üzerine koydum.Ve yatağın üzerine oturdum.Kutuyu yavaşça açmaya başladım.Heyecanlanmıştım.Kutunun kağıdını açtıktan sonra kapağını açtım.Kutunun içinde köpük kağıda sarılmış bir şeyler vardı.Kağıdı kaldırıp altındakine baktım.

Kısa çaplı geçirdiğim şoku atlatıp,kutunun içindekini çıkardım.Gerçekti,cidden gerçekti.Çok istediğim,almaya giderken kaza geçirdiğim ışıklar.Hem de bir sürü.Hepsi o kadar güzel ki.Gözlerimin dolduğunu hissettim o an.Kısa bir anlığına bahsettiğim ışıklardan almıştı bana.Hem de bir tane de değil bir sürü.Aldığım hediyenin ne kadar küçük olduğunu düşündüm.

Telefonumu açıp buluta mesaj yazdım.Umarım görürdü.Ne kadar sevindiğimi anlatamam.Kutunun içindeki ışıkları teker teker odama asmaya başladım.Çok güzel görünüyorlardı.Kullanılan malzemesi o kadar özel ki,onu özel ve değerli kılan da o zaten.Ama sanırım benimkileri özel ve değerli kılan bulutun almış olması.

Kutunun içinde ışık kalmayınca kapağını kapatıp atmak için kutuya yöneldim.Kutunun içinde açık mavi rengine sahip bir kağıt vardı.İkiye katlanmış kağıdı aldım ve yatağımın üzerine oturdum.Kağıdı açıp yazanı okudum.Size yemin ederim çok duygulandım.Sol gözümden bir damla yaş akıp kağıdın üzerine düştü.Fazla mı abartmıştım ki.Kağıttaki yazıyı tekrar tekrar okudum ve arkasına bugünün tarihini attım.Özel eşyalarımı koyduğum kutunun içine bıraktım kağıdı.Ne güzel yazmıştı.

'Uzat elini yak tüm tüm ışıklarını'

Telefonuma gelen bildirim sesiyle irkildim.Komidinin üzerine bırakmış olduğum telefonu alarak açtım.Mesaj buluttan gelmişti.

'Teşekküre gerek yok.Zaten benim yönettiğim firmanın ürünleri onlar.Lafı bile olmaz.

Uzat elini yak tüm ışıklarını güzellik.'





Selllam^^

Bir bölümün daha sonuna geldik ncjhjcnd umarım beğenmişsinizdir.Çok sık bölüm atamıyorum ama atmaya çalışacağım.Görüşmek üzere.










Siz benim ışığımsınız...

IŞIKLARI YAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin