Bölüm 5➿

115 37 130
                                    

 Uzay ki mutluluktur; ele geçmeyen bir sonsuzluktur uzay..🌠

  

Yazarken baya eğlendim, sizin de bol bol eğlenmeniz dileğiyle bol bol yorum ve vote bekliyorum.😘

Keyifli okumalar❤️

Ve işte ordaaa...

Benim tek hem cins kankam... Nisom. Ne kadar da özlemişim onu tabi kıskanmadım da değil yani de neyse, neden haberim yoktu neden şimdi görüyordum..? Kesin gene süpriz yapmak istemiştir tanırım onu  Nisa aslında herkesin sevdiği saydığı bir tip. Yani bende anlamıyorum normalde benim arkadaşlarım hep manyak ve sevimsiz olur-ben hariç- ama bu kızı herkes seviyor bea.

Nisa'yı görür görmez. Eren ile göz göze geldik. Ve ben cafe de olduğumuzu unutup istemsizce çığlık attım. Açıkçası da hiç utanmadım. Ne utanıcam be. Benim manyak grubum bir araya gelmiş. Tabi ki de çığlık atıcam. Hah.

Nisa...

Ah ah sarı upuzun saçlarını düşünüyorum da hala kıskanıyor gibiyim. Paytak ve içli köfteye benzeyen koşuşturmasını hatırlayınca da bir kahkaha tufanı kopuyor ben de.  1.62 boyların da yaklaşık 55 kilo civarların da dünyalar güzeli olan hemcinsim tam bir Evangeline Lilly cooluğu olmasa da bir Elizabeth Mitchell ağırlığı vardı kız da şimdi göz var nizam var.. Birçok akranlarına rağmen yüksek derece de Ingilizce konuşması onu başlı başına özel kılıyordu zaten..! belki de eğitim hayatı boyunca yaptığı en büyük hatalardan biri dil üzerine yoğunlaşmamasıydı.

 Saatlerce oturup dedikodu yapmak mı?

Evet biz tam olarak oturup saatlerce onu yapar kantinden, marketten hiç çıkmazdık o yer kilo alırdı, ben yer aynı kalırdım -yüce metabolizmalar aşkına-  bu durum ikimiz için de sinir bozucuydu yiyip yiyip kilo alamayanlar dünyanın sadece yüzde 6'sını oluşturduğunu duyunca bir özel hissetmedim değil yaniii..!

  Kızçemin değerini bilemeyen Can ona çocuk muamelesi yapıp ayrılınca kalbinin bir porselen gibi kırılma sesini Can hariç duyman kalmamıştı sanırım. Gereksiz şahsiyet işte ne olacak..!

 Deli dolu hiper aktifliğiyle herkesin dikkatini çekmesi ve birçok insanın onu deli gibi kıskanması hoşuna gitmiyor değildi hani. Erkeklerin onunla konuşabilmek için sıraya girdiğini söylesem abartmış olmam kesinlikle eh! bi çeşit eğlence anlayışı işte. En çok ta marsmellow kıvamında ki elleri yok mu saatlerce elleriyle oynama hissiyati veriyordu bu da bi çeşit zevk meselesi şıııhhhtt..!! fesat düşünenleri kovuyoruz. Sonuç olarak o her şeyiyle bir Nisa Görnü'yü oluşturuyordu.

...

Ben çığlığı bastığımda Niso koşa koşa yanıma geldi ve bana sarıldı. Sarılmamız bitmeden Eren ve Furkan da bize katıldı ve grup sarılmamız böylelikle tamamlandı. 

Saatlerce oturup Furkan'ın İzmir'de neler yaptığını Nisa' nın Fransa seyahatini Eren'in reklamcılık sektöründe ki başarısını  ve benim nasıl bi manyak olduğumu konuşmuştuk!  Tam göz devirmelik bir cümle -lan benim hiç mi iyi yönlerim düzgün işerim olmazmış- kendime   -üç cık cık dört  teessüf çektim.- sizlerin yerine.

  Ardından benim ısrarım üzerine Medyum Bulgar'a gitmeyi kabul etmişlerdi. Şimdi tam kapının önün de durmuş içeri girme sıramızı bekliyorduk en son ne zaman geldiğimi hatırlamiyorum bile. Furkan'ın "Olum burda güzel kızlar var mıdır?" sorusuna benim göz devirmemle, Eren'in acaba var mıdır? düşüncelerine dalmasıyla, Nisa'nın kafasına vurup "Gözlerini oyarım." sözleriyle Furkan'ı etkisiz hale getirmiştik. Nisa, Eren ve benden çok Furkanla iyi anlaşırdı biraz fazla kıskançtı ama oldundu mesela ben hiç öyle değilmdir..!!

 Nihayet sıra bize gelmişti içeri girince son geldiğimden farklı olduğunu gördüğüm de nutkum tutulmuştu adeta duvarlarda ki Mimosa, Canopus, Vega, Kastor, Wezen yıldızlarla kaplanmıştı en baş köşeye de en parlak yıldız olan Sirius asılmıştı hafif kırmızı ve beyaz ışıklarla aydınlatılmış oda buhar küreleriyle, ilginç kahve fincanlarıyla, tarot kartları, evren haritalarıyla, değişik işe yarar otlarla dekore edilmişti. Odanın ortasın da yuvarlak kırmızı örtüyle sarılmış olan masanın üzerin de yine şaheser aksesuarların olduğu alttan bakan tuhaf giyimli değil de gayet normal giyimli Medyum Bulgar masanın başın da oturmuştu. Lakin göz kalemini bonkör olup bolca gözlerine boca etmişti.

"Biz nereye geldik lan Eren" bunu söyleyen Furkan'a dönüp "Sus be! konsantrasyonunu bozacaksın." demek yerine çemkirmiştim adeta. Nisa etrafa gayet büyülenmiş gözlerle  süzüyordu eh! bi o anlar bu odanın değerini zaten. Eren'nin korkmuş vaziyette etarafa bakıp  sesini çıkarmamasına   gülsem mi, ağlasam mı? bilemedim.  

 "Hoş geldiniz böyle oturun" bol kalemli gözlerini kısmış eliyle gösterdiği yerlere oturduk. Zavallı Eren çok kasılmış duruyordu Furkan ise içinden -Dance Monkey- şarkısını söylediğine yemin edebilirim ama ispatlayamam. Bir Nisa'yla ilgili ve heyecanlı bakiyor olmalıydık ki Medyum Bulgar  da bunu fark etmiş gibi bize odaklanmıştı. Sen ne biçim medyumsun be! saygısızlık kabul etmiyorum lan! Sirius hatrına dönün odaklanın der. Yoksa burda da mı kahrolası kapitalizm boy gösterecekti?   -bu nasıl iş, bu nasıl iş ja ja ja-   içimde ki şarkı sözlerini def edip medyum Burgar'a odaklandım. 

 Tarot kartları yerine kahve falı bakılmasını tercih etmiştim. Eren, Nisa ve Furkan baktırmayacaklarını buraya gelmeden önce söylemişlerdi. Neymiş efendim ben yine başımı belaya sokmayayım diye benle gelmişlermiş  çocuk muyum ben.. Kahveleri içtikten sonra Medyum Bulgar fincanın soğumasını bekledikten sonra -neyse halin çıksın falin- diyip açtı ben daha yaratıcı bir şey bekliyordum hiçbir zaman beklentim gerçekleşmeyecek mi evren bey..?

 Hepimiz pür dikkat Medyum Bulgar'ı dinliyorduk Furkan bile fantazili iç dünyasından kurtulup acaba ne saçmalayacak kara göç  bakışlarıyla adamı dövüyor gibi bir hali vardı. 

"Ooo üç vakte kadar kara kaşlı kara gözlü bir çocuk çıkacak karşına, sonun da muradına ereceksin aman diyeyim elinden kaçırmayasın oğlanı." 

"Feza'nın müstakbel sevgilisi de anca ya faldan çıkardı  ya da gökyüzünden düşerdi." dedi emin bir şekilde babasından yediği dayaklarla beyin hücrelerini toprağa veren Eren. Bir de üçü bir olup kahkaha attı. Bunun üzerine kalkıp Eren'e tokap attım Nisa Furkan'a  yumruk çaktı bunu neden yaptığını sormayın bilmiyorum, tşk  "lan sanane  benim müstakbel sevgilimin nerden çıkacağı" "ha sanane furkan benim saçlarımdan" diye bağıran Nisa' nın sesini duyunca dönüp bakmak isterdim ama şu an daha önemli bir işim vardı Eren'i paraliyordum Furkan ve Eren de gülme krizine girmiş kediler gibi ciyakliyorlardı. Medyum Bulgar en sonun da dayanamayıp bizi yaka paça dışarı atınca oturup kahkahayı patlattık.

 "Ulan hadi gene iyisin beleşe getirdik gene" diyen Nisa'yla çak yapıp olduğumuz yere çöktük, tartışmak ne yorucu şeydi be. Bir kahve falına 250 YTL vereceğimi düşünmediniz herhalde. Kapitalizme boyun eğmez Feza Seçkin!

O değil de kafama kara kaşlı kara gözlü müstakbel sevdiceğim takıldı "Kim ki e ama çıkmışken fincandan höp diye çıksaydı" sabırsızımdır ben bi dakika  iç sesim dışıma kaçmış olacak ki hepsi bana anlamayan gözlerle bakıp -vah vah bu yine sapıttı.- dermiş gibi bakiyorlardı Furkan'ın kafama vurup "Harbi bu mal." demesiyle üzerine atlayıp kolunu tırmaladım kafama vurulmasından nefret ederim..! Eren ve Nisa da bizi ayırmaya çalışıyorlardı galiba sinirden hatırlıyor muyum ki..? Ah beyin hücrelerim artış ve azalış gösteriyorlar ya da taşınıyorlar da olabilir sonuç ta darbe aldılar..!

Eveett bölüm nasıldı?

Size hitap eden karakter?

Feza mı?

Eren mi?

Furkan mı?

Nisa mı?











Çakma AşktrologHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin