Bölüm 8➿

62 31 146
                                    

 Heyyoo her ne kadar içime sinmeyen bir bölüm olmuş olsa da tabii ki de yayınlayacam. Can sıkıntısıyla ilk kelimeyi yazdım ve 1100 kelimelik bir bölüm oluştu..

Ama gene de eğlendim her şey de eğlenecek bir şey bulurum ben (gjgihhjj).

Sizi çok tutmayayım ben o halde. E hadi.!

Keyifli okumalar😘❤

Belki de bu dünya başka bir gezegenin cehennemidir.🌠

Yarım saat olmuştu eve geleli Nisa'nın Istanbul'a yemeğini yedirmesini bekliyordum. Ne de olsa ben, Nisa, Furkan, Eren ve Istanbul parka gidecektik. Sırf Istanbul mutlu olsun diye ince düşünüp sık dokumuştum. Eh Feza Seçkin olmak bunu gerektirir neticede.!

Telefonumu bildirimlerden horon teptirmeye meyilli sitelere saydırmakla meşgulken aynı zaman da sitelerden gelen burç yorumları, gezegen gelgitlerini de okuyordum ee boş durmamak lazım. Bildirimler geliyorsa okumalı insan.

Beş dakika sonra cümbür cemaat hazırlanmış bir benim kalkmamı bekliyorlarmış gibi kapı pervazında dikiliyorlardı. "Hiç öyle bakmayın hepinizden önce hazırlandım. Bildirimlerimi kontrol ediyordum."

"Tamam Feza kalk artık beş dakikadır seni dikizliyoruz ruhun duymuyor." Eren sapık mısınız olum niye beni dikizliyorsunuz demek istesem de üşendim.

Nisa, siyah kot pantolon üstüne beyaz bir triko giymiş saçlarını dağınlık topuz yapmıştım. Her zaman ki gibi sade ve şıktı işte.

Eren ise, kot pantolon üstüne giydiği siyah tişört ve deri ceketiyle amman yine aynı Eren pek bi övmeye gerek yok sıpayı.

Furkan, siyah pantolunun üzerine ince beyaz tişört ve kot ceketle tamamlamıştı boynuna taktığı zincirle ve sıktığı parfüme bakılacak olursa bu akşam parkta kız avına çıkacaktı. Fazla gereksiz bir tip yahu! Çocuğun var senin çocuğun. Bunu ona söylesem: "Ee Feza çocuğuma ana da mı bulmayak mı?" Der.

Ben ise sabah giydiklerimleydim. Hiç kusura bakmayın Bihter Ziyagil gibi günde üç-beş kombin değiştiremem.

 

Istanbul, benim ve Nisa'nın elini tutmuş seke seke yürüyordu. Furkan hala Istanbul'a alışmış değildi. Biz de alışması için elimizden geleni yapiyorduk. Gerçi bu durum Istanbul'un umrundaymış gibi de değildi. Küçücük çocuk bile babasının ne halt olduğunu hissetmiştir belki de!

Furkan'a çok sövüyor gibi görünmüş olabilirim ama seviyom ya ah yufkadan bile ince yüreğim.! Sonun da meşhur Hazar parkına gelmiştik. Hepimuz istemsiz olsa gerek Furkan bile! Istanbul'a dönmüştük. Sanırım yüzün de oluşacak mutluluğu hepimiz görmek istiyorduk. Etrafına dehşetle bakiyor kikirdiyor hepimize bakıp gülücükler açiyordu.

Ya ama ben çok mu çok hoş oldum. "Buyaşı çoyk güjel." Bunu herhangi birimizi  değil de daha çok kendine söylüyor gibiydi. Aylin cadalozu bu kızı hiç mi parka götürmemişti ne? Hazar parkı da sıradan parklardandı işte. Neden uzay mekiği görmüş gibiydi bilmiyorum.

Çakma AşktrologHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin