Bu bölümle tanışmalarından bu yana iki sene geçmiş oluyor. Şu an Kyungsoo 14, Jongin de 24 yaşında. Aklınıza takılan bir şey varsa çekinmeden sorabilirsiniz.
Düşüncelerinizi merak ediyorum, yorumlarınızı esirgemeyin lütfen. İyi okumalar💖
•••
İyi kötü birlikte iki yılı devirmiştik. Aldığım maaşımı kira ya da faturalara yatırmadığım için borçlarımı daha doğrusu babamın borçlarını kapatmıştım. Artık kiramı olması gerektiğinin iki katı ödeyerek Junmyeon hyungun asla kabul etmediği borçlarımı ödüyordum. Ama alanın küçük olması ve dairemde çok da vakit geçirmediğim için az gelen faturalarla iki katını ödesemde çok koymuyordu.
Gerçi hafta sonları hep Kyungsoo'ylaydık. Ödevlerini yaptığı gibi soluğu benim yanımda alıyor ve bana daha iyi bir dünya için yapmak istediği değişikliklerden, hayallerinden, ailesini ve beni nasıl gururlandırmak istediğinden bahsediyordu. Bende onun heyecanlı anlatışını bayıla bayıla dinliyordum.
Gittiği terapiler sayesinde zamanla durulmuş, bize anlatamadıklarını çevresinden bağımsız birine anlatmak ona iyi gelmişti. Yakın zamanda gitmeyi de bırakmak istediğini dile getirip artık insanlarla yaşadığı problemleri bir başkasının yardımıyla değil kendi başına çözmek istediğini söylemişti. Bana karşı hareketleri de daha yaşının insanı gibi geliyordu artık ya da sadece iddia ettiği olgun tarafını göstermek, kendini kanıtlamak istiyordu. Eskisi gibi beni köşeye sıkıştırmıyor, laflarıyla herkesi suspus bırakmıyordu. Tabi çok büyük bir değişim beklemeyin sonuçta o Kyungsoo'ydu. Benim başımın tatlı belası. Ama ne bela...
"Kyungsoo kaç kere söyledim sana canım orası bataklık, buraya yanıma gel."
Şimdi ise haftasonu güzel havayı değerlendirip pikniğe gelmiştik. Yeni yeni yürümeye başlayan Seo Yoon için bulunmaz bir fırsattı. "Ama kurbağa gördüm diyorum. O bana lazım!"
İtiraz edercesine ayaklarını yere vura vura yanımıza gelip somurtmaya devam etti. Haddinden fazla sevimliydi. "Ne yapacaksın kurbağayı? Sakın evcilleştireyim deme yılan maceramızdan sonra kalbim bunu kaldıramaz." Sakın sormayın, düşüncesi bile tüylerimi diken diken etmeye yetiyordu. Şu kadarını söyleyeceğim bir sabah uyanıyorsunuz ve boynunuza bir yılan sarılmış. Evet. Bu kadardı.
"Hayır hyung ya üç gün küs kaldın benimle sence bir daha öyle bir hataya düşer miyim?" Kaşlarını kaldırıp indirerek o üç gün süren küslüğün acısını her zaman çıkaracağını bir kez daha konuşmadan tarafıma iletti. Ama itiraf ediyorum çok güzel süründürdüm.
Bak sürünmek dedim yine aklıma geldi. İğrenç.
"Deney yapacağım onunla kimseye güvenmiyorum artık." Üstü kapalı laf dokunduruyordu alçak hem de Junmyeon hyungun yanında. Neler olduğunu öğrenmemesi gerekiyordu çünkü verdiğim sözden birazcık caymış olabilirdim...
Ben bir halt yedim geçenlerde.
Chanyeol ve Yixing'le iş stresini atmak ve sonunda atlattığımız yıl sonu kapanışlarından kurtulma sevincimizi kutlamak için takılalım dedik. Aynı zamanda amacımız yılbaşında yapamadığımız eğlenceyi telafi etmekti üç ay gecikmeli de olsa. Alkollü ve hatunların da bol olduğu ortama üç bekar ile tabiki Eun Mi'den Junmyeon hyung için izin çıkmadı. Birazcık dalgamıza maruz kaldı ama olsun o kadar. Hanımköylü.Gecenin sonunda, nasıl oldu bilmiyorum önümü göremeyecek kadar sarhoş olup mekana girer girmez gördüğüm ve hoş bulduğum bir çocukla kendimi dairemin kapısında buldum. Onun adresine gitmemiz gerekiyordu öyle söylemiştim. Sanıyorum ki ailesiyle yaşıyormuş.