İş yerine çabucak uyum sağlamıştım. Bunun da iş arkadaşlarım ve bana gösterdikleri nezaketten kaynaklanıyordu. Kendimi ciddi anlamda onların yanında evimdeymiş gibi hissediyordum ve galiba sonunda hayatım düzene giriyordu.
Evet Kim Jongin belki de artık bir şeyleri yoluna koymanın zamanı gelmiştir, belki biraz olsun sen de yağmurlu günde işe yetişmeye çalışırken yanından geçen araba yüzünden ıslanmak ya da otobüsü kaçırmak gibi basit dertlerden yakınabileceğin zamanlara geçiş yapmışsındır. Her şey sırayla. Kendimi telkin etmekte yalnız geçirdiğim şu son senelerimde profesyonel olmuştum.
Önce eşyalarımı eski binamın kilerinden yeni daireme taşımış, dairemde kendi düzenimi oluşturmuştum. Tabi bunu Kyungsoo'nun itirazlarıma rağmen bana eşlik etmesiyle gerçekleştirdim. Şaşırdık mı?
Sonra ofis masam. Masa deyip geçmeyin tıpkı eviniz, odanız gibi orayı da size ait yapmak daha verimli çalışmak için altın kuraldır. Eşyalarım arasından çıkarıp getirdiğim annemle olan en sevdiğimiz fotoğrafımı masamın en göz önünde bulunan kısmına koyduğumda buradaki işim de bitmişti. Deneme sürecini bile atlatmadan böyle yapmam çocuklara garip gelebilirdi belki ama daha kendimi burada kalacağıma inandıramazsam patronumu nasıl inandıracaktım ki?
"Jongin bu ay Muhtasar ayı biliyorsun, yanıma gel sana göstereyim bizim program biraz karışık." Programı bırakın bir Muhtasar Beyannamesi nasıl hazırlanır onu bile bilmiyorum.
Hızla Yixing'in yanına sandalyemi çekip ne yapıyorsa not aldım. Madem üç ay sonra bunu benim yapacağımı söyledi o zaman onlara hatasız bir beyanname sunacaktım. Maaşımın dolgunluğundan size bahsetmiş miydim? Olsun bir daha hatırlatayım. Benim aklımdan hiç çıkmıyor da.
Aslında çok zor bir şey yoktu teorikte bildiklerimi pratikte program nereye nasıl isterse öyle yerleştirmem gerekiyordu. Teknolojiye bir kez daha selam olsun!
Akşam Junmyeon hyungla bazı alınacaklar için iş çıkışı markete uğradığımızda sepete attığı çilekli sütler dikkatimi çekti. Seo Yoon bunlar için henüz küçüktü. Birden gözümün önünde çilekli süt bağımlısı Junmyeon hyungun görüntüleri canlandı, deli gibi görünmemek için gülmemeye çalışarak kafamdaki görüntüleri unutmaya çalıştım.
"Kyungsoo hakkında biraz konuşalım mı?" Eline aldığı paketin içindekiler kısmını kaşları çatık bir şekilde incelerken konuştu.
"Tabi hyung, dinliyorum." Okuduğu şeyi anlamamış olacak ki oflayıp sepete attı. Anlaşılan bu konularda titiz olan Eun Mi'ydi. "Az çok çözmüşsündür Kyungsoo biraz ele avuca sığmaz bir tip. Ve oldukça inatçı."
Sadece ele avuca sığmaz mı? Tam anlamıyla utanmaz bir çocuktu. Tabii ki babasına sabahları yatağıma sere serpe uzanıp beni izlediğini anlatmadım yoksa tekrar evsiz kalabilirdim.
Bahse girerim normalden daha erken uyanıp yanıma geliyordu.
"Senden biraz anlayış istiyorum. Kardeşi doğunca her çocuk gibi biraz daha agresifleşti. Hal ve tavırlarını kontrol etmek için otoritemizin yetmediği zamanlar oluyor. Sadece sana hayran, hevesi geçince rahat nefes alırsın. Biliyorum buna hakkım yok ama bir süreliğine eğer sevgilin varsa evine getirmemen daha iyi. En azından hevesi geçene kadar. Üzülmesini istemiyorum, ilk defa aşkı tadıyor ve ilk aşklar hiçbir zaman unutulmaz. Hüzünle hatırlasın istemeyiz değil mi?"
Böyle düşününce boğazıma bir yumru oturmuş birkaç kere yutkunsamda bir türlü o hissi geçirememiştim. Ona daha nazik davranırdım elbette çok gösteremesem de onu seviyordum. Ama hareketlerimi yanlış anlaması kaçınılmazdı, arasını nasıl tutturacaktım ki? Bunun sorumluluğunu üzerime almaya hazır değildim.