İyi okumalar.
Todoroki'nin maillerine bakmasına izin verdim ama ben o mailleri yazarken yanımda olmaması iyi oldu.
Ben bir salağım. Gerçek, gerçek bir gerizekalıyım. Son maili okuyup da verdiği ipucunu görünce kendimi çok kötü hissettim: 'Seni öyle yanlış yönlendirmedim.' Tabii ki yanlış yönlendirmedi çünkü o Blasty ve o tatlı ve harika ve bir şey yollamadan önce düşünüyor. Benim gibi değil.
Kimliğini söylemek istememesiyle ilgili konuşmamızdan sonra kim olduğunu tahmin etmeye karar verdiğime inanamıyorum.
Ben cidden salağım.
Ve o kim olduğumu biliyor, bu bana kendimi daha da kötü hissettirdi. Mail atacağımı düşünmemişti ama tahminimden dolayı üzülmüştü. Kim olduğumu biliyor. Takma isim olarak 'Red' seçtiğim için ayrı gerizekalıyım. Eğer beni tanımlayacak bir kelime söylemem gerekseydi saçımın rengi yüzünden kırmızı derdim. Saçlarımı boyadığım için kendimle gurur duyuyorum. Belki o yüzden isim olarak Red seçmişimdir.
Biraz ödüm bokuma karıştı. Ellerim bacaklarımın altında, ayağımla yere vurarak odamda, bilgisayarımın karşısında oturuyordum. Blasty'nin mailine cevap vermek istedim çünkü vermemek kabalık olurdu, değil mi? Ama aynı zamanda ne söyleyeceğimi de bilmiyordum. Belki özür dileyebilirdim? Kesinlikle tekrardan özür dilemeliydim. Bu sefer fena sıçtım.
"Eijirou, yemek hazır!"
Yemekten sonra. Ertelemek işe yaramaz ama yemekten sonra yazacağım.
Zorla aşağı indim ve masadaki yerime oturdum. Annemle babam o sabah haberlerde gördükleri bir şey hakkında konuşuyorlardı. Kaori elinde telefon, yüzünde kız arkadaşı olduğunu fazlaca belli eden bir gülümsemeyle biriyle mesajlaşıyordu. Yemekler masadaydı. Normal bir aile yemeğiydi ve bir şeyin koştuğunı hissettim. Huzurdu.
Ne beklediğimi bilmiyordum. Arkadaşlarıma isteğim dışı açılmıştım. Bu seferki kararı kendim almak ve aileme bir şey söylemek istiyordum.
"Bir şey söyleyebilir miyim?" Uzun bir sessizlikten sonra sordum.
Kaori bana baktı. Sanırım ne yapacağımı anladı. Annemle babam kafa salladılar. Kaşığımı bırakıp, yine ellerimi bacaklarımın altına koydum. Belki de titremelerini engellemeye çalışıyordum.
"Naber?" Ben fazla uzun süre sessiz kalınca annem sordu.
İnsanlar bunu nasıl yapıyor bilmiyorum. Blasty bunu nasıl yaptı bilmiyorum. İki kelime. İki lanet kelime ve onlar için asla eski Eijirou olmayacağım.
Bunun kolay olacağını nasıl düşündüm bilmiyorum.
"Eijirou, eğer bana hamile olduğunu söyleyeceksen..." Babam başını salladı. Tabii ki şaka yapacaktı.
"Baba, yapma," Kaori azarladı. Çok ciddi duruyordu.
"Sadece söyledim..."
Annem bana endişeyle baktı ve kafasını salladı. Bana dönüp, cesaret verircesine gülümsedi. "Naber bebeğim?"
Yutkundum.
"Ne yazık ki, hamileyim," kendimi durduramadan konuştum.
"Biliyordum," babam güldü.
"Şaka bir yana," sonunda konuşmadan önce bir an duraksadım. "Ben geyim."
İki kelime.
Annem konuşana kadar kimseden ses çıkmadı. "Tatlım, bu... wow, bu... bize söylediğin için teşekkürler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kirishima Against the Perks of Closet Living
FanfictionBu hikaye tamamen RedHeadFireBread'e aittir, ben sadece Türkçe çevirisini yapıyorum. Kapak tasarımı bana aittir. İyi okumalar. Kirishima'nın hayatı baya normaldi: Okula gidiyor, onu seven bir ailesi ve harika arkadaşları vardı. UA Lisesi'ne giden s...