Bölüm:30

288 37 140
                                    

İyi okumalar.

Ertesi gün ilk derse girecektik. Genelde dersten önce tuvalete gider, sonra da arkadaşlarımla takılırım. Bakugou'nun sırasında oturduğunu görünce gülümsedim. Ben sınıfa girer girmez göz göze geldik. Üniforması üstündeydi ve sırasına bir şeyler yazıyordu. Ne yazdığını bilmiyorum ama Bakugou harika gözüküyordu.

"Selam," ona doğru yürürken konuştum.

Yanına geldiğim zaman gerçekten gülümsedi. Normalden farklı bir şey değildi: İçeri girip ona merhaba derdim ama bu gün cesur hissediyordum, o yüzden sırasındaki kağıdı çekip sırasına oturdum. Çantam onunkinin yanına, yere düştü.

Bana baktı ama oturmama izin verdi. "Selam," diye cevapladı.

Aramızda konuşulmamış şeyler vardı. Büyük ihtimal konuşmalıyız. Okuldan sonra buluşmakisteyip istemeyeceğini sormak istedim ama nasıl soracağımı bilemedim. Benim yerime konuştu. "Benimle öğle yemeğine çık," dedi.

İkimiz de üçüncü sınıf değiliz. Teknik olarak dışarı çıkmaya iznimiz yok. "Olur."

Gülümsüyor. Bütün sınıfın önünde gerçekten gülümsüyor. Herkesin sustuğuna eminim. Çok daha parlak bir şekilde gülümsedim ama onu gülümsetebildiğime inanamıyorum. Ayağa kalkıp çantamı aldım ve sırama geçtim.

"Ne...?" Ben yanından geçerken Midoriya sordu.

Cevap vermedim. Aizawa gelip derse başladı ama zar zor odaklandım. Sık sık Bakugou'ya baktım ve bu resmen arkada oturmanın en büyük yararıydı. Ya da ortalarda. Her neyse, baya güzeldi çünkü yakalanmadan onu izleyebiliyordum. Aizawa'nın beni görmezden geldiğini düşünüyorum ama Midoriya bir şekilde biliyorum. Öğle arası geldiğinde ben gidemeden yanıma geldi.

"Kacchan'la yakın olduğunuzu bilmiyordum," sırıtarak konuştu.

"Shh," sırıtarak onu susturdum.

Çantamı alıp kapıya koşturdum, Bakugou beni bekliyordu. Okuldan çıkarken elini tutmak istesem de kendimi durdurdum. Okuldan çıkınca elini tutup kıkırdadım. Tekrar gülümsedi, daha önce hiç bu kadar gülümsediğini görmemiştim ama çok güzeldi ve gülümsemeyi bırakmasın istedim.

Sokakta el ele yürüdük ve okuldan birkaç bina ötedeki bir markete gitmeye başladık.

"Bunu daha önce yaptın mı?" Ona sordum.

"Hayır," cevapladı.

"Ben de," birbirimize baktık, ben güldüm ve markete yürümeye devam ettik. Güzel, güneşli bir gündü ve karlar sonunda eriyordu, ceketsiz çıkabileceğimiz bir gündü. "Çok sessizleştin," bir bina daha geçtikten sonra konuştum.

"Şimdi mi genelde mi?" Sordu. Sırıtışı ufak bir gülümsemeye dönüştü.

"Şimdi," cevapladım. "Tuhaf geliyor ama hoşuma da gitti."

Bakışlarını yola çevirdi. "Sadece senin yanında sessizim."

Elimizi salladım. "Yoksa dilinin tutulmasına sebep olan o tatlı adamlardan mıyım?"

"Sen o tatlı adamsın."

Buna kızardım. Sessizce markete girdik. Elimi bırakıp spesifik bir reyona gitti. Telefonumu çıkardım, tonla mesaj gelmişti.

Mina: Uh, nrdsn?

Kaminari: ;) güvende olun, çocikler

Sero: hmmm, Bakugou da yok, ne tuhaf.

Kirishima Against the Perks of Closet LivingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin