AY IŞIĞI & ORENDA.

🌟İYİ Kİ DOĞDUN🎂

                     ÖZEL BÖLÜM

Senin için serda'm🌙;

       Sabah uyandığımda ilk işim duş almaktı. Banyodan çıktıktan sonra üstüme, 'smile at any moment' yazan siyah salaş t-shirt giymiştim. Anlamı her anında gülümse idi. Altına ise açık kot renginde bol bilek pantolon giymiştim. Saçımı dağınık at kuyruğu yapmıştım. Dağınık, sıkıdan daha fazla yakışıyordu minyon tipime. Hafif, pembik ruj ve azıcıkta rimel sürdüm fondöten sürme ihtiyacı duymamıştım. Bu aralar çok şükür ki yüzümde sivilce çıkmıyordu. Doğrusu zaten yüzümde fazla sivilce çıkmaz ama buraya geldiğimden beri stresten sivilce çıkıyordu ara ara. Aynaya bakıp tebessüm ettim. Uzun zamandan sonra yabancı gelmişti bana gülümsemek. Bu tebessümun nedeni ise Açelya idi. Benim canım orkusugam! Bugün özel bir gündü.
Bugün onun doğum günüydü.

28.05.1997

Bir planım vardı ama sadece kafamda. Planımı gözden geçirirken odamdan dışarı çıktım. Açelya'nın kaldığı odaya baktığımda kapı görünmüyordu. Sadece duvar vardı bu demek oluyordu ki şuan orkusuga uyuyor.
Sabah başının ağrıdığını söylemişti. AY ışığı ona ilaç vermişti ama ne kadar işe yaradı bilmiyorum. Koridordan geçerken gökyüzü manzaralı büyük tabloya baktım. Bu tabloya bir ömür baksam sıkılmazdım. Çok güzeldi. AY ışığı ile tavşan yan yana oturmuş gökyüzünü izliyorlardı beraber. Düşüncelerimden ayrılıp hemen koridordan çıktım. Gözlerim onu ariyordu ama yoktu. Siyah deri koltuğa dogru ilerledim. Gözlerimle etrafi taradım. Yoktu. Biraz daha ilerledim. İlerledim ve duvarın son kısmına geldim bu duvar kapının nasıl açıldığıni henüz bilmiyordum.
Erol taş kılıklı adam görünmüyordu.
Saat geç olucaktı ya. Bu düşünceyle duvara bir tane ayakla vurdum fakat duvara değilde nervosoya* çarpmıştım.

"Dikkat etsene"

Kaşlarını çatarak kükremişti bana.

"Çok kibarsınız Mösyö. Fakat çokta etkilenmişe benzemiyorsunuz. Burdan bakınca bir davara vurmuşum gibi geliyor."

Davar kelimesini duyduğunda yüzünü buruşturdu. Ona ne var anlamında ağzımı yana kaydırdım. Karamellerini devirdi.

"Bende seni odalarda ararken duvarın arkasında buldum."

"Yani?"

"Yani diyorum ki sana bir şey söyleyeceğim. Daha doğrusu bir istek."

İki kaşı yukarı kalktı. Büyük ihtimalle şaşırdı çünkü ilk defa ondan bir şey istiyordum. Doğrusunu söylemek gerekirse içim hiç rahat değildi. Ondan bir iğne dahi istemiyordum ama Açelya için yapacaktım. O herşeyde  önemliydi. Gururumdan bile. Dinliyorum anlamında başını salladığında,

"Bugün Açi'nin doğum günü. Yani Açelya'nın. Ona bir sürpriz yapmak istiyorum bun...."

"HAYIR!"

Şimdi anladınız mı? Nasıl böyle birinden istekte bulunabilirdim ki?
Kaşlarımı çattım. Başımı salladım sağa sola,

"Alt tarafı bir pasta kesmek istiyorum Açelya için başka bir şey değil?"

Kaşları hâlâ çatık idi.

"Buras bar değil,  eğlence yeri hiç değil."

Gözlerimi kısarak baktım güzel yüzüne.

"Sadece barlarda ya da eğlence yerlerinde mi pasta kesilir doğum günleri için. Hemen hemen herkes evlerin..."

Sözümü keserek onun yüzüne ezici bakışlarla baktım.