MERAKLI

31 4 3
                                    

Bazı anlar vardır, hiç beklemediğiniz anda hayatınızın mahvolmasına sebep olur. Tıpkı on yedi yaşımda olduğu gibi. Ve Bazı kelimeler vardır, mahvolan hayatını çıkmaz sokağa sokar. Tıpkı şu anda olduğu gibi.

"Ne?"

"Duydun."

Duymuştum ama idrak edemiyordum.

"Bir dakika, bir dakika yanlış duydum değil mi? Operasyon falan demedin."

Kafasını sallayarak onayladı.

"Tam olarak öyle. Doğru duydun."

"Ne? Saçmalama ordan bakılınca yem gibi mi duruyorum. Hem ben ne anlarım?"

"Anlayacaksın merak etme."

"Merak etmiyorum zaten. Çünkü böyle bir şey olmayacak."

"Üstünü giyin."

"Hayır!"

Kaşlarını çattı.

"Dediklerimi ikiletmeden yap."

Çatık olan kaşlarımı daha fazla çatarak ukala bakışlarımı attım.

"Pekâlâ bende üçletirim, dörtletirim yada daha fazla tirim. Senin o beton kafan anlayana kadar."

Huysuz huysuz bakıyordu bana karamelleriyle. Hızlı ve uzun bacaklarıyla yanıma bir çırpıda geldi. Dibimdeydi.

"Giyin!"

"Hayır!

"Giyin!"

Kükredi adeta.

"Hayıııır!"

Bende kükredim tiz sesimle. Derin nefes aldı. Biçimli sarı kaşlarını havaya kaldırarak,

"Öyle mi?"

Diye mırıldanarak sordu.

"Öyle."

Bunu sen istedn. Sağlam kolumdan tutarak beni büyük yatağımın karşındaki duvarın önüne getirdi. Duvara olmayan tuşları girerek, beni içeri attı. Küçük beyaz bir odaydı.

"A.. a sen ne yaptığını zannediyorsun?"

Kararlı bakışlarla bana bakıyordu.

"Kabul edene kadar burda kalacaksın."

Beni korkutmaya çalışıyordu. Başarıyordu da. Ondan çok korkuyordum ama belli etmemeye çalışıyordum. Çünkü ben onun, yaptıklarından daha güçlüydüm.

"Beni böyle korkutamazsın."

Gözlerini kısarak bana bakıyordu.

"Denemekten zarar gelmez." Diye mırıldanıp devam etti.

"Sana dediklerimi kabul edene kadar burdasın. Dediklerimi yapmak zorundasın."

"Hayır!"

O kararlıysa bende kararlıydım. Hemde iki misli.

"Yapmayacağım. Beni böyle basit şeylerle kandıracağını mı zannediyorsun?"

Başını salladı.

"Evet!"

Ukala! Kendini beğenmiş. Kısasa kısas yapıyordu. Ahmak!

"İkna olduğunda bana seslen."

Hâlâ ısrarcıydım.

"İhtiyacım olmayacak."

Arkasını dönüp gidecekti ki bana döndü. Karanlıktan korkmazdım. Evet korkardım ama sonra alıştım. Alışmak zorunda kaldım. Hem zor zamanlarımda kendimi karanlığa kapatıp kendimi kilitlerdim. Yanımda kimseyi istemediğim zamanlar. Aslında küçükken de karanlığı severdim fakat tek kalınca ölümüne korkardım.
Moruk olan kolumun yanına gelip durdu ve iri ellerine bir şeyler aldı.
Önüme gelip durdu. Bana baktı fakat ben onun güzel gözlerini göremiyordum. Ellerimi ellerine aldı ve bağlamaya başladı. İşte bundan çok korkardım. Birinin ellerimi bağlaması. Ölümüne korkardım. Bir ara tam kabul edecektim fakat Hayır! Onun dediğini yapmayacaktım. Yine. Yeniden!.
Hem yapsam bile nervosonun* dediği de bir nevi ölüm yoluydu.

AY IŞIĞI & ORENDA.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin