☬ 10 - Sığınmak istiyorsun.

206 30 48
                                    



  Başaramayacağız.
İkimizde konuşarak
başaramayacağız Jimin.
Ben öfkemi sunmak için
sana yumruklar atacağım
sen ise kalbimi döveceksin.


Çarşamba
14,30

Yatakta yüzüme vuran güneş ışıklarıyla hafifçe gerilip elimi yatağımın yanında boşluğa attım. Başım dünden kaldığım için biraz ağrıyordu, komidinin üzerinde ilaç şişelerini elimle yoklayıp aldım. Ağzıma attığım ilaçı tükürüğümle yutarken hafifçe doğruldum. Kuru ağzımdan zorla gecen ilaç boğazımı kaşındırmaya başlarken içerden gelen sesleri duymak için dikkat kesildim.

"Sana onu oraya götürmemen gerektiğini söylemiştim!" Bu Taehyung'un sesiydi fazlaca öfkeli çıkarken yatağımda biraz daha yana kayıp aralık kapımdan seslerin daha net gelmesi için uğraştım. Hoseok endişeyle lafa daldı. "İkinizde sesinizi keser misiniz? Yoongi hyung uyanacak!" Bunu söylerken bile yüksek çıkan sesi yüzümü güldürmüştü.

"Haklısın, gerizekalının tekiyim. Ona o teklifi bile yapmamalıydım! Ama yemin ederim bunun olacağını düşünememiştim." Namjoon'un kırıklarla dolu sesi kalbime baskı yaparken içimden kendini suçlamaması gerektiğini söylüyordum. "Sıkma sende canını hyung olan oldu. Bundan sonra izin vermeyeceğiz tamam mı, Yoongi hyung çok güçlü." Hoseok'un ağlamaklı sesiyle daha fazla odamda kalmak istemeyip onlara iyi olduğumu göstermem gerekiyordu.

Hem kendimi iyi hissediyordum. Saatlerce uyuyordum ve vücudum artık dinamikti. "Seokjin'in Jimin'in kuzeni olduğunu nasıl bilmezsin Namjoon!" Sesini kısık tutmaya çalışan Taehyungla bir süre duraksadım. Elim kapı kolunu sıkıca kavrarken parmak uçlarım beyazlaşmıştı.

"Bilmiyordum, Seokjin bilerek bana yaklaşmış olmalı, herkes Yoongiyle aramızdaki samimiyeti biliyordu nasıl olsa." Sesindeki hayal kırıklıkları bir bir vücuduma batmaya başlarken aslında arkadaşımın ne kadar kırıldığını yeni anlıyordum. Namjoon'un sesini bu kadar çaresiz duyduğum ilk andı.

Taehyung sıkıntıyla nefes aldığını duymuştum, "Yoongi'nin kaza geçirdiğini bilerek mi oraya çektiler yoksa tamamen tesadüf müydü sizce?" Hoseok'un korkuyla sorduğu soruyla bu sefer Namjoon duvara sert bir yumruk atmıştı.

Ağzından en ufak bir inleme çıkmazken Taehyung Namjoon'un kolunu kavramıştı, "Salak mısın Namjoon, Yoongi bunu görseydi hepimizi öldürürdü." İçimde oluşan acı gitgide göz pınarlarıma ev sahipliği yaparken elimin altında kalan kapı kolunu kırmak ister gibi sıkıyordum.

"Lanet olsun benim suçum! Arkadaşımı sırf o Seokjin pisliği yüzünden oraya götürdüm." Sesindeki sinir oturma odamdan yüzüme kadar sertçe çarparken ne yapacağımı bilemiyordum.

Hoseok üzüntülü sesiyle, "Saçmalama Namjoonie, hiçbirimiz duygularımıza engel olamayız."

Kırgınlıklarım ayaklarımın altında bir su birikintisi oluştururken ne yapacağımı bilmiyordum. Park Jimin neden hayatıma bu şekilde girip arkadaşlarıma bile zarar vermeye yeminliydi anlamıyordum. Hem kırgın olup hem bir şeyler yapmayı istemek çok kötüydü. Düzeltmesi gereken ben değildim, Park Jimin di, ama böyle olmaya da dayanamıyordum. Namjoon'un kullanılmış gibi çıkan ses tonu kanımı dondurmuştu.

Sanki bütün her yanım bağlanmış bir şekildeydi ve ben ilk defa ne yapacağımı bilmiyordum. Park Jimin, beni nasıl bir oyuna çekiyordu bilmiyordum. Bildiğim tek şey vardı o da sadece benim zarar görmem gerektiğiydi. Arkadaşlarımın hayatına bu şekilde karışmamalıydı.

ICARUS ྅ 𝐲𝐨𝐨𝐧𝐦𝐢𝐧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin