| Kan |

33 12 16
                                    

Bölüm 5

  ' İnsan pek de vefalı bir varlık değildi.'

Sevmemeliyiz- Sena Şeker


   Bu adamın benimle derdi tam olarak neydi?

   Dün imada bulunması, sosyal hesabından takibe alması daha sonra böyle bir itirazda bulunması...

   Sadece bakıyordum. Anlamaz bir şekilde. Eminim herkes aynı durumdaydı. Boş bakışlarımın odağı onun ifadesiz çehresiydi. Sanki çok normal ve olanaklı bir şey söylemiş gibi bakıyordu.

   Bu elbiseyi seçmiştim ve bununla çekim yapılmasını istiyordum. Değiştirmeye gitmeyecektim. Yapımcıyla göz göze gelmem ve konuşmaya başlamam ile Asaf'ın gözlerinden bir hayal kırıklığı geçmişti.

  ' Hayır istemiyorum! ' dedim, kendimden emin bir şekilde.

   Eda'nın bana kaş göz yapması, Uzay'ın ' napıyorsun' der gibi anlamsız bakışlarına karşılık fikrimden dönmeyecektim. Sonuçta ortada bir sözleşme vardı ve benim isteklerim de bunun dahilindeydi. Kendimden emin bir şekilde tekrar ettim yine.

  ' Kıyafetin değiştirilmesini istemiyorum.! Bununla çekim yapılsın.' Dedim tek kaşımı kaldırıp Asaf'a bakarak. İfadesiz ifadesiz bakmaya devam edip sonunda konuşmaya tenezzül bile etmeden iç çekip kafa sallamıştı.

   Çekime onay verilince başlamıştık sonunda.

­­------------

   3 saatlik süren çekimin ardından evime varmıştım. Bugün dünkü kadar yorucu geçmemişti. Bu nedenle akşam Eda, Uzay ve Yalçın'la birlikte bir gece kulübünde eğlenmeye gidecektik. Hızlıca bir duş alıp bir şeyler yemeye koyuldum, karnım doyduğunda saçlarımı bukleler halinde şekil vermeye başlamıştım bile. Saçlarımı en çok bu haldeyken seviyordum. Kıvırcık ya da dalgalı olmaları hoşuma gidiyordu.

   Saçlarımla işim bittiğine balkona çıktım. Temiz havayı ciğerlerime doldurup gökyüzüne bakmayı sürdürdüm. Gökyüzünü ayrı seviyordum. Aylardan ağustos olmasına rağmen hava bunaltıcı bir şekilde sıcak değildi. Yakıcı güneş yerine olduğu yerden çokta yakmayan güneş insanların tepki odağıydı.

   İnsanlar her şeye bir neden bir sebep bulur ondan şikayetçi olurlardı. Bir şeyleri öyle kabullenmek yerine en basit yolunu arar ya da şikayetçi olurlardı. Bu düşüncenin tam aksine ben, şikayet etmek yerine çözüm odaklı düşünürdüm hep. Galiba her şeyden memnun kalmak insanların görevi değildi.

   Güneş tepede, bulutlar etrafında bir pamuk şeker misali dağılmıştı. Sitenin 5. Katında oturuyordum. Gökyüzüne ne kadar yakın olsam da yükseklik korkum vardı. 5. Katta oturmamın nedeni yükseği sevmem değil, tek başına yaşamamdan dolayı hırsız vakasından korkmamdı.

   Küçükken yaşadığım bir trajedi yüzünden bu hale gelmiştim. Sitede ufak bir ses duysam veyahut bir şeylerden şüphelensem hemen bizimkilere haber verirdim. Onlarda bunun bilincinde olduğundan dolayı hep yanımda olmuşlardı. Yoksa olacaklar genelde pek de iç açıcı olmuyordu. Ya bir olay koparıyordum ya da herkesi ayağa kaldırıyordum. En kötü özelliğimde panik atak olmam ve yüksekten korkmadı beklide.

   Gökyüzüne dalmışken çalan telefonumla balkondan odama geçtim. Eda arıyordu. Hemen aramayı yanıtlayıp, hoparlöre aldım telefonu. Bu esnada fırsattan istifade kıyafetimi belirleyecektim.

  'Efsun napıyorsun, hazırlandın mı? Ya ben seçemedim kıyafetimi. Bugün Uzay'a güzel gözükmek ve kalbini çalmak istiyorum ama sırf istediğim için hiçbir şey yapamadım hala. Yanına gelsem olur mu? Hem makyajını da yaparım. Lütfen lütfen kabul et..' benim konuşmama dahi izin vermeden art arda sıralamıştı cümlelerini. Söylediklerine sadece gülümsemiştim. Ne zaman heyecan yapsa bir şeyler ters gidiyordu ve tepe taklak oluyordu. Bugünlerde Uzay'a hoş gözükmek istemesinin sebebini bilmesem de bunu güzel karşılayıp ona yardımcı olmak adına,

BÜYÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin