Plan

13 1 0
                                    


Bir köşeye kıvrılmış gözlerimin karanlığa alışmasını bekliyordum. Gözüme bir türlü uyku girmiyordu. Mahir uzun koltuğa boylu boyunca uzanmış bir ayağı koltuktan taşmış gibi yere değiyordu. Etrafında bulunan kağıt yığınının ortasında kalmıştı. Yorulmuş olmalıydı. Dış görünüşünden belli olmasa da nedense yorulduğunu düşünüyordum. Değişik bir ifadesi vardı. Benimle konuşurken kaşlarını kaldırıyor uysal davranmaya çalışıyordu, uyurken daha sakin uyanıkken de tam aksine çok tehlikeli görünüyordu. Onunla tanışalı birkaç gün olmuştu ama ona dair hiçbir parça kafamda ve doğru yerde değildi. Ona baktığında tek gördüğüm canının gerçekten yanmış olduğuydu. Bu hissi iyi biliyordum çünkü aynından bende de vardı. Ama onun ifadesinin yanında henüz anlam veremediğim ve benim kesinlikle tanımadığım bir duygu saklıydı. Bir şeyler biliyordu ve bu bildikleri her neyse beni de ilgilendirdiği apaçık ortadaydı. En azından aynı tarafta olduğumuzu düşünerek rahatladım. Ne de olsa böyle bir adamı karşınıza almak istemezdiniz.

Uyusa da sessiz nefes alışları yanımda birinin olduğunu hatırlatıyordu. Bu da kafamın dağılmasını sağlıyordu. Onu izlerken fark ettim ki kollarını birbirine dolamıştı ve arada bir daha kendine daha da çok sarılıyordu. Dişlerini birbirine bastırdığını fark ettim. Ev soğuk olmalıydı. Anıların sıcaklığı beni yakarken onu etkilememesi gayet normaldi.

Madem burada uyuyacaktı, sanırım üstüne bir şeyler getirmeliydim. Histerik bir şekilde ayağa kalktım. Merdivenleri çıkarken soluğum hızlanmıştı. Güzel evimin mutluluk kokusu hala içerideydi.

Anılar her metrekareye işlemişti. Birden Mahir in benimle konuşurken söylediği son sözlere aklım ilişti. ''Senin onların öldüğünü unutmaya ihtiyacın var, benimse hatırlamaya''.

Bu cümleden sonra benimle konuşmamıştı. Aklı sürekli bir şeylerle meşgul gibiydi. Ayrıca evin her yerini aramış, bulduğu faturalardan market fişlerine kadar bir araya toplamıştı. Neden ona güvendiğimi bilmiyordum. Ama anlattıklarından sonra evimi yakan insana karşı nedense yanımda olduğuna inanmıştım. Tabii bu yangın eğer onun kurmacası değilse...

Hızla odama çıkarken ayağım halının başına takıldı. Yalpaladım ve ellerimi yere koyarak düşmemi engelledim. Evime geldiğim nereden de belliydi. Sakarlıklarım bile bedenimi yeniden bulmuştu. Ama her zaman aşina olduğum düz yerde düşmek de beni biraz sinirlendirmişti. Ses yapmadığımdan emin olmak için aşağıyı dinledim. Hayır hala uyuyordu.

Odama gittiğimde yatağımın üzerindeki büyük battaniyeyi kaptım. Her şey olduğu gibi yerinde duruyordu. Çok oyalanmak istemediğim için ışığı hızla kapatarak kapının eşiğinden geçtim. Tam o sırada aklıma bir şey gelmiş gibi bir adım geriledim ve ayağımı yere sürttüm. O sırada ayaklarımın altındaki zeminin pürüzlü yüzeyini fark ettim. Bunlar yangının izleri miydi? Parke tamamen siyah renkteydi ama çok da yanmamış, yalnızca yüzeyin zedelenmesine neden olmuştu. Şimdi halıya takılmamın sebebi çok daha iyi anlaşılıyordu. Ne yalan söyleyeyim gördüklerim beni oldukça korkuttuğu için oyalanma niyetinde değildim. Hızlı ama sessiz adamlarla aşağıya indim battaniyenin ucu yere sürtüyordu. Bir yandan battaniyenin ucunu toparlarken aynı zamanda ilerliyordum ki sert bir şeye çarptığımı fark ettim. Evimi ezbere tanıyordum buraya bir duvar konmuş olamazdı öyle değil mi?

Kafamı kaldırdığımda parıldayan bir çift gözle karşılaştığımda öyle bir çığlık atmıştım ki ağzımın kapanması bile sesin tamamen saydamlaşmasını sağlayamamıştı.

Elini ısırdığım anda '' benim!'' diyerek inledi. Daha sonra biraz ilerleyerek ışığı açtı.

''Napıyorsun sen?'' derken elini, acısını almak ister gibi tutuyordu. Bu yüzden elini mi yoksa şu anda ne yaptığımı mı sorguladığını anlamamıştım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 01, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MAHNAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin