6. BÖLÜM - FOK BALIKLARI ÇOK YALNIZ

142 14 107
                                    


6. BÖLÜM

FOK BALIKLARI ÇOK YALNIZ

"Efendim? Pardon? Ne diyorsun oğlum sen? Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?"

"Evet duyuyor, var mı itirazın?"

"Bana bak! Bu zamana kadar nasıl kadınlarla tanıştın, sana nasıl davrandılar bilmiyorum ama beni sakın o senin etrafında çomar olmuş, pervane gibi dönen kadınlara benzetme, tamam mı? Terbiyesizliğin gereği yok!"

"Bak sen! Nasıl biriymişsin sen bakalım?"

"Sen kimsin ki ben oturup sana kendimi anlatacağım be?! Hadsiz!"

"Bana bak. Ben de senin o etrafındaki entel, dar kısa paçalı, elinde araba anahtarı düşmeyen, sabahtan akşama kadar nargile tüttüren heriflere benzemem. Bana böyle atarlı giderli konuşma!"

Gerçekten sinirden delirmek üzereydik ikimizde. Gözlerindeki siniri görüyordum ama umurumda değildi. Bu dangalak kim oluyordu da beni öpüyordu? Ne bu laubalilik ve kendini bilmezlik? Hangi hadle, hangi özgüvenle bana bunu söyleyebiliyor hayvan herif? Geri adım atmaya gerçekten niyetim yoktu.

"Sen benim etrafımdaki erkeklere kurban ol be! Onların tırnağı olamazsın sen. Egosu şişik, tipine güvenip de kendini bir halt zanneden balon!"

"Demek tipimi beğeniyorsun, beni yakışıklı buluyorsun. Bu da güzel."

Cümlesinin sonundaki o hınzırca gülüşü görmemek mümkün değildi. Dudağının çapkınca yukarı kıvrılışını ve gözlerindeki o beğenilmiş olmanın verdiği ego resmen okunuyordu. Siniri bir an hafiflemiş ve anlamsız bir özgüven patlamasına bırakmıştı yerini. Ama teslim olmak yok! Asla bu savaşı ona vermeyeceğimden eminim.

"Sen kim oluyorsun da ben seni beğeneceğim ya? Sen hiç aynada kendi tipine baktın mı? İzmir'de sokağa çıksam, bir dakika içerisinde senin gibi en az elli tane bulurum be! Ayrıca emin ol hepsi de senden kat kat yakışıklı olur."

Bu lafımın üzerine bir de kahkaha attı köpek! Ben aşağılamaya çalıştıkça bu geri zekâlı tuhaf bir zevk almaya başladı. İyice sinirlenmeye başladım. Ya bu adam aşağılanmaktan hoşlanıyor ya da sinirlerine hâkim olup beni iyice delirtmeye çalışıyor. İtiraf etmeliyim gerçekten başarıyor da.

"Tamam, evet bulabilirsin belki. Ama ne sen şu an İzmir'desin ne de sokağa çıksan benim gibisini şu an bulabilirsin." Sözünden sonra bir kahkaha daha patlattı.

Şu an gerçekten bu adamın gırtlağına sarılıp boğmak, şuracıkta öldürüp müdür yardımcısının odasının altına kimse görmeden gömmek ve onu sonsuzluğa uğurlamak istiyorum. O kadar sinirlendim ve delirme noktasına geldim ki sinirden titrediğimi fark ettim. Aynı zamanda sesim de titremeye başlamıştı.

"O kadar iğrençsin ki, senden midem bulanıyor."

Cümlemin sonunda artık dayanamadım ve gözyaşlarımı salıvermeye başladım. İnanın üzüldüğümden değil gerçekten de çok zoruma gitti ve sinirden ağlamaya başladım. Öyleyim çünkü. Sinirlendiğim zaman ve kendimi yeteri kadar savunamadığımda ağlamaya başlarım. Nasıl desem, böyleyim işte. Bu konuda yalnız değilimdir, değil mi?

Cümlelerim kalmamıştı artık. Gözyaşlarım bir yandan sessiz sessiz akıyor, bir yandan da ıslak gözlerimle gözlerine bakıyordum öfkeyle. Adeta gözlerimle savaşıma devam ediyordum. Gözlerim sırılsıklamdı. Bir yandan gözyaşlarım yanaklarımdan usul usul akarken diğer yandan yerine yenileri geliyordu. O kadar buğulanıyordu ki görmemi bile engelliyordu. Gözlerimi kırpmadım bile. Gözyaşlarım canımı yaksa da vazgeçmedim. Öfkeyle bakmaya devam ettim. Mermisi kalmayınca bıçakla saldıran bir asker gibiydim. Silahım yetersizdi, biliyorum. Bu savaşın sonunda ölmek vardı ama önemli olan savaştan kaçmamaktı.

DERSİMİZ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin