9. Bölüm~Karımsın Zaten

108K 3.3K 258
                                    

9. Bölüm

Korkmuştum. Kendimden ve ona olan aşkımın aşırılığından. Önce onu sevdiğimi söyledim, ardından karısı oldum. Bu oyuna alet olup onun nefretini kazanmak istemedim. Ama birden kendimi nikâh masasında evet derken buldum. Kendimi ona fazla kaptırmamak adına sürekli temkinli davrandım. Ama dayanamayıp dudaklarından öptüm. Bana karşı soğuk olmasının çözüm olacağını düşünmeme rağmen bana karşı daha ılımlı yaklaşmasını istedim. İçimde mantıksal tarafım ile duygusal tarafım sürekli çatışma halindeydi. Bunun bana zarar vereceğini bilsem de en çok Enes için endişeleniyordum. Bencil bir âşık yüzünden mutluluğundan olmuştu. Ona bu kadar acı çektirmemek için duygusal tarafımı yavaş yavaş zehirleyip öldürmem gerekti.

Yine de kolları arasında uyurken kendimi sımsıcak bir masalın ortasındaymış gibi hissetmeden edemiyordum. Düzenli kalp atışlarını duymak güvende hissettirmişti. Sadece iki gün daha istedim kendimden. İki günü daha duygusal tarafımı dinleyerek geçirecektim. O halde şimdi bana sarıldığı bu anın tadını çıkarabilirdim.

Nefes almak için kafamı hafifçe yukarıya doğru çıkartmaya çalıştım. Bu sırada Enes'in bir şeyler mırıldandığını fark ettim. Dikkatlice dinleyince ağzından çıkan kelimenin "Mine" olduğunu anladım. Üzülmüştüm. Bana sarılıyor sanarak mutlu olurken, onun ağzından sevdiği kızın ismini duymak çok kötü bir duyguydu. Bu duygu onun kollarının arasından çıkmama sebep olmuştu. Yavaşça arkamı döndüm ve gözlerimi kapattım. Uyumalıydım. Suçluluk duygusunun acı tadının, ağzıma yayılmamasını sağlamak için çabucak uyumalıydım.

Uyandığımda Enes yanımda yoktu. Belki bir yerlere eğlenmeye gitmişti. Kafamı kaşıyarak banyoya doğru yöneldim. Kendi başıma eğlenip Enes'e ders verecektim aklımca. Fakat o sarılışından sonra kafam karışmıştı. Zaten saçma bir oyundu. Yine de ona inat olsun diye değil de kendim eğlenmek istediğim için eğlenecektim. Buna ihtiyacım vardı.

Kısa sürede hazırlanmıştım. Çok güzel gözükmüyordum. Kendim gibi de değildim. Ortalama bir genç kızın az aşağı standartlarında gibiydim. Oda kartını cüzdanıma koydum ve telefonumu da alıp odadan ayrıldım.

Dışarıya çıktığımda otelin adını ve oda numaramızı telefona kaydettim. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Sadece ayaklarımı takip etmeye karar vermiştim. Kaybolmamak için geçtiğim yerlerdeki tabelaların fotoğraflarını çekiyordum. Müzik seslerinin daha da yakınlaştığını fark ettim. Evet, belki bir yerlerde bir şeyler içebilirdim. Şu üzerime yapışmış sessiz kız karakterini ancak alkol silebilirdi. Dışarıya mavi ışıklar saçan barın içine girdim. Müzik son sesti. Öyle ki, vurulan ritimleri içimde hissediyordum sanki.

Aslında gayet normal bir bar görüntüsü vardı. İnsanı korkutacak cinste insanlar yoktu. Fakat sahnede alkolün etkisiyle dans eden insanları görünce utanıyordum. Daha fazla kapıda beklemeden içkilerin bulunduğu yöne doğru ilerledim. Karşımda uzun kızıl sakallı, kel bir barmen vardı. Burnu, kaşı ve dudakları piercing ile doluydu. Kaşları bile kızıl olan adamın gözleri beni bulunca irkilmiştim.

"Ne istersin?" Sesi görünüşüne tam uyuyordu. Kalın ve ürkütücü. Korkuyla yutkunduktan sonra cevapladım. "Çok ağır olmayan bir şey istiyorum."Kafasını salladıktan sonra "Meyve aromalı bir şeyler ister misin? Çilek, portakal, vişne..."dedi. Kafamı olumlu anlamda sallayıp "Portakal olsun," dedim. Yan tarafa doğru giderken yanıma biri oturmuştu. Kafamı yavaşça çevirip baktığımda benim yaşlarımda genç bir çocuk gördüm.

Kumral saçlı, buğday tenliydi. Elindeki bardağı inceliyordu. "Neden bana bakıyorsun?" Bardağı inceleyen gözleri beni bulduğunda korkuyla gözlerimi büyüttüm. "Sana bakmıyorum." Ela gözleri hafifçe kısılırken konuşmaya devam etti. "Sen de haklısın yakışıklıya kim bakmaz ki?" söyledikleri karşında afallasam da bozuntuya vermeyerek "Yani yakışıklı sayılırsın," dedim. Ondan beklemediğim bir hareketle bana dönüp elini uzattı. "Ben Mehmet."

BELAGATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin