13. Bölüm~İlk Adım

131K 3.4K 239
                                    

13. Bölüm

Kalp çarpıntılarını bedenimde hissederken irkiliyordum. Vücudu tamamen üzerimdeydi, kıpırdayamıyordum. Bu duyguyu tarif edemiyordum. Tamamen onu hissediyordum. Boynuma çarpan nefesiyle birlikte iç geçirmeme engel olamıyordum. Ani bir hareket ile onu üzerimden ittim. Yan tarafıma düşerken inilti şeklinde bir ses çıkardı.

Havaya kaldırdığı saçları alnını açıkta bırakmıştı. Beyaz teninin üzerinde belli olan siyah kirpiklerine odaklandım. Çok fazla uzun olmasalar da hoş duruyorlardı. Elini yastığa doğru attı. Eline baktığımda yüzüğün hala parmağında olduğunu gördüm. Üzerindeki kıyafetler uyumak için çok rahatsızdı. Elimi beline koyup onu hafifçe salladım. "Enes... Enes... Enes..." Ona Enes diye seslenmenin ne kadar güzel ve garip bir duygu olduğunu daha önce anlatmıştım değil mi?

Gözlerini aralayıp yüzüme baktı. "Üzerini değiştir de yat," dediğimde doğruldu. Hala sarhoşluğu üzerindeydi. Yataktan ayaklarını sarkıttı. Boş boş halıya bakıyordu. "Süt ısıtmamı ister misin?" dediğimde "Gerek yok," diyerek beni tersledi. Ayağa kalkıp banyoya doğru uyuşuk adımlarla ilerledi.

Onu dinlemeyip aşağıya doğru indim. Cezve gibi bir şey aramış ama bulamamıştım. En sonunda elime geçen ufak tencerede karar kıldım. Süt kutusunu tencerenin üzerine devirdim ve ısıtmaya başladım. Çok sıcak olmaması için çok bekletmemiştim. Tenceredeki sütü bardağa boşaltıp yukarıya doğru çıktım.

Üzerini değiştirmişti. Yüzünden akan su damlacıkları sayesinde yüzünü yıkadığını anlamıştım. Elimdeki bardağı görünce gözlerini devirdi. "Gerek yok demiştim," dedi tüm sıkılganlığı ile. Derin bir iç çekip bardak ile beraber yanına gittim. "İçmelisin," diyerek bardağı ona uzattım. Elimden aldığı bardağı tepesine dikti. "Oldu mu?" dedikten sonra sevinçli bakışlarımla birlikte "Oldu," diyerek cevap verdim.

Elinden aldığım bardağı mutfağa bıraktım. Yukarıya doğru çıkarken merdiven korkuluğuna koyduğum elime gözüm kayınca yüzüğümün parmağımda olmadığını fark ettim. En son okulda çıkarıp pantolonumun cebine koymuştum. Adımlarımı hızlandırarak yatak odasına girdim. Enes yatmıştı ama uyuyup uyumadığından emin değildim.

Banyoya girip kirli sepetine attığım pantolonumu aldım. Pantolonun ceplerine baktığımda yoktu. Sepeti karıştırsam da bulamayacağımı biliyordum. Kaybetmiştim işte. Bir yüzüğe sahip çıkamamıştım.

Bunu Enes'in sorun etmeyeceğini gayet iyi biliyordum ama ailesine ne diyeceğimi bilemiyordum. Odaya geri dönüp çantama bakmayı denedim. Çantamı karıştırırken çıkan seslerden dolayı Enes yattığı yerden doğruldu. "Bir sorun mu var?" Sesi uykulu çıkmıştı. Belli ki uyumuştu. Cevap vermek yerine çantamı karıştırmaya devam ettim. "Zeynep..." kafamı ona doğru çevirip yüzüne baktım. "Hayır, yok bir şey,"diyebildim sadece. Daha fazla ısrar etmeyip tekrar yattı. Ben de yatağın altına falan bakınıyordum. En sonunda aramaktan vazgeçip yatağa yattım. Telefonumu elime alıp saati yediye kurdum. Bu sabah onu Mine'nin uğurlaması hala gururuma dokunuyordu. Bu yüzden erken kalkmakta yarar vardı.

Gözlerimi kapattım. Enes'in dudaklarıma değen dudakları aklıma geldi. Az önce yarı ayık olsa bile hiçbir şey hatırlamıyordu değil mi? Konuşmasından ve huysuzluğundan hatırlamadığı belli olsa bile içime bir kuşku düşmüştü. Herkesin farklı farklı sarhoşluk anıları vardı. Benim aklım sonradan dank edenlerdendi. Hiçbir şeyi hatırlayamayanlarda vardı. Enes'in bu kişilerden olmasını diledim. Onu ilk öpüşümün sebep olduğu utancı zar zor atlatmışken, onun beni öpüşünü kim bilir ne zaman atlatırdım.

Gözlerimi heyecan ile açtığımda rüyamdaki müziğin alarm sesi olduğunu anladım. Telefonu elime alıp alarmı kapattım. Çok fazla rüya görmezdim ben. Görsem dahi uyanır uyanmaz unuturdum. Yan tarafıma doğru döndüğümde Enes'in hala uyuduğunu gördüm. Kolları yastığın altındaydı. Yutkunduktan sonra elimi boynuma götürdüm. Terlemiştim.

BELAGATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin